Hz. Fatıma (s.a) Kadınların En Üstünüdür 1
- Buharî Aişe’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Fatıma, (selâmullahi aleyha) Peygamberin (s.a.a) yürüyüşüne benzer bir yürüyüşle geldi; Peygamber (s.a.a) (onu görünce) dedi ki: “Hoş geldin, kızım Fatıma.” Sonra Fatıma’yı kendi sağ veya sol yanında oturttu ve ona gizlice bir şey söyledi. Fatıma ağlamaya başladı. Ben: “Neden ağlıyorsun.?” diye sordum. Sonra (Resulullah yine) gizlice ona bir şey söyledi. (Bu defa) Fatıma güldü.
Ben: “Bu güne kadar böylesine üzüntüyle iç içe olan bir sevinç görmemiştim!” dedim ve Resulullah’ın ne söylediğini sordum.
Fatıma: “Ben Resulullah’ın (s.a.a) sırrını açıklayacak değilim.” diye cevap verdi.
Resulullah (s.a.a) vefat ettikten sonra (tekrar aynı soruyu) sordum. O şöyle cevap verdi: “Resulullah gizlice bana buyurdu ki: “Cebrâil yılda sadece bir defa Kur’an’ı bana sunuyordu. Ama bu yıl iki defa sundu. Ben bu olay için ecelimin yetiştiğinden başka bir sebep görmüyorum. Ve sen Ehl-i Beyt’in arasında bana kavuşacak ilk şahıssın.” (Bunları duyunca ağladım.)
Sonra buyurdu ki: “Acaba cennet hanımlarının seyyidesi (en üstünü) veya müminlerin hanımlarının seyyidesi olmak seni hoşnut etmez mi?” Bunu duyunca da güldüm."
Ahmed İbn-i Hanbel kendi Müsned’inde bu hadisi zikretmiştir. Ancak “cennet hanımlarının seyyidesi (en üstünü)” yerine “bu ümmetin hanımlarını veya müminlerin hanımlarının seyyidesi” tabirini rivayet etmiştir.
İbn-i Sa’d da bu hadisi “Tabakat” adlı eserinde zikretmiş ve yukarıdaki tabiri “bu ümmetin hanımlarının veya her iki alemin (dünya ve ahiretin) hanımlarının seyyidesi (en üstünü)” olarak rivayet etmiştir. İbn-i Esir de Usd-ul Gabe’de aynı hadisi “her iki alemin hanımlarının seyyidesi” tabiriyle, Nesâi ise aynı Ahmed İbn-i Hanbel’in Müsned’inde olduğu gibi rivayet etmiştir. (1)
- Buharî kendi Sahih’inde Aişe’den nakletmiştir ki: Biz Peygamberin (s.a.a) hanımları, topluca Peygamberin (s.a.a) yanında bulunuyorduk. Fatıma (selâmullahi aleyha) tıpkı Resulullah (s.a.a) gibi yürüyerek geldi. (Resulullah) onu görünce “Hoş geldin kızım” dedi; sonra onu sağ veya sol yanına oturttu ve ona gizlice bir şey söyledi; Fatıma şiddetle ağlamaya başladı. Resulullah, Fatıma’nın üzüntüsünü görünce ona tekrar gizlice bir şey söyledi. Bu defa Fatıma güldü. Ben Fatıma’ya dedim ki: “Ben Peygamberin hanımlarının içinde bulunuyorum. Resulullah (s.a.a) bizlerden hiçbirine söylemediği sırrını sana söyledi; sen ise (sevineceğine) ağladın.” Resulullah (s.a.a) oradan kalkıp gidince ben, Peygamberin onun kulağına ne söylediğini sordum. Fatıma: “Ben Resulullah’ın sırrını açıklayacak değilim.” dedi. Resulullah vefat ettikten sonra Fatıma’dan Allah aşkına o sözü bana söylemesini rica ettim.
Fatıma: “Şimdi söylerim” dedi ve şöyle devam etti: “Birinci defa kulağıma, Cebrail’in her yıl bir defa ama bu yıl iki defa Kur’an’ı kendisine sunduğunu ve bunun da ancak ecelinin yakınlaştığı için olacağına inandığını söyledi ve dedi ki: “Allah’tan kork ve sabırlı ol, ben senin için iyi bir selefim.” Bunun üzerine gördüğün gibi ağladım. Üzüntümü görünce ikinci defa kulağıma şu cümleyi söyledi: “Ey Fatıma, acaba müminlerin hanımlarının veya bu ümmetin hanımlarının seyyidesi (en üstünü) olmaktan dolayı sevinmez misin?"
Bu hadisi Müslim, Sahih’inde, Fatıma’nın faziletleri babında rivayet etmiştir. Müslim’in rivayetinin sonunda “ailemin içerisinde bana en çabuk kavuşacak olan sensin” cümlesi de bulunmaktadır. Aynı hadisi, Müslim kitabının başka bir yerinde eksiz olarak nakletmiştir. İbn-i Mace de bu hadisi kendi Sahih’inde aynı fazlalık ile birlikte nakletmiştir. Aynı hadisi Ebu Davud Teyalisi de kendi Müsned’inde ve Ebu Nuaym, Hilyet-ül Evliyâ’da müsnet olarak rivayet etmişlerdir: Bu ikisinin naklindeki tabir şöyledir: “...Alemlerin hanımlarının veya bu ümmetin hanımlarının seyyidesi (en üstünü)...” Tahavi’de aynı hadisi Müşkil-ül Asar’da iki senetle rivayet etmiştir. Nesaî de bu hadisi “Hasâis” adlı eserinde rivayet etmiştir. Nesaî’nin naklindeki tabir ise şöyledir: “...Bu ümmetin hanımlarının en üstünü olmak seni sevindirmez mi?” (2)
- Tirmizî, Huzeyfe’den şöyle rivayet etmiştir: Annem, benden: “Son görüşmen ne zaman oldu?” diye sordu. Ben: “Falanca günden şimdiye kadar (kendisini ziyaret etmemişim)” dedim. Maksadı Peygamber (s.a.a) ile görüşmemdi. Bu yüzden bana kızdı. Bunun üzerine ben: “Akşam Resulullah’ın (s.a.a) yanına gidip akşam namazını onunla kılayım ve ondan bizim için mağfiret dilemesini isteyeyim.” dedim. Gidip akşam namazını Peygamber (s.a.a) ile kıldım; Resulullah yatsı namazını kılıncaya dek namaz kılmakla meşgul oldu. Yatsıdan sonra da yine nafile namazı kıldı. Ben de Peygambere (s.a.a) bakarak namaz kılmakla meşgul oldum. O benim sesimi duyunca: “Kimsin, Huzeyfe misin?” dedi. “Evet” dedim. Buyurdu ki: “İsteğin nedir?” Allah seni ve anneni bağışlasın.” Sonra sözlerine devam ederek: “Bu (gördüğüm) melek, bu geceden önce yeryüzüne asla inmemiş olan bir melektir. O, Rabbinin selamını bana ulaştırmak ve Fatıma’nın cennet hanımlarının en üstünü, Hasan ve Hüseyin’in cennet gençlerinin efendileri olduğunu müjdelemek için gelmiştir."
Bu hadisi Hakim de Müstedrek-üs Sahihayn’de muhtasar olarak iki senetle nakletmiş ve ikinci senedin sahih olduğunu sözlerine eklemiştir.
Yine Ahmed İbn-i Hanbel bu hadisi Müsned’inde, Ebu Nuaym Hilyet-ül Evliyâ’da, İbn-i Esir Üsd-ül Gabe’de ve Muttaki Kenz-ül Ummâl’da nakletmiştir. Muttaki bu hadisi kitabının dört yerinde zikretmiştir. Birinci yerde Ruyani ve İbn-i Habban’ın da bu hadisi Sahihler’inde Huzeyfe tarikiyle rivayet ettiklerini kaydetmiştir. İkici yerde bu hadisi İbn-i Asakir’in Huzeyfe’den naklettiğini, üçüncü yerde İbn-i Cerir’in Huzeyfe’den naklettiğini ve dördüncü yerde yalnız Hz. Fatıma’ya ait bölümü zikredip bu hadisi İbn-i Şeybe’nin naklettiğini kaydetmiştir.(3)
- Hakim Müstedrek-üs Sahihayn’de Aişe’den naklen şöyle yazıyor: Resulullah, (s.a.a) vefatıyla sonuçlanan hastalığında buyurdu ki: “Ey Fatıma! Acaba alemlerin kadınlarının en üstünü, bu ümmetin hanımlarının büyüğü ve müminlerin hanımlarının büyüğü olman seni hoşnut etmez mi?” (4)
- Ebu Nuaym Hilyet-ül Evliyâ’da İmran İbn-i Hasın’den naklen kaydetmiştir ki: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Fatıma rahatsızdır onun ziyaretine gelmiyor musunuz?” “Gidelim” dedim. Hareket edip Hz. Fatıma’nın (evinin) kapısına ulaştık; Resulullah selam verdi ve: “Yanımdaki ile birlikte içeri girebilir miyiz?” diyerek izin istedi.
Fatıma “Evet, ama yanınızda olan kimdir? Allah’a yemin ederim ki abâdan başka bir şey üzerimde yoktur.” Resulullah (s.a.a), o abâyla kendini böyle - şöyle ört diyerek onunla kendisini nasıl örteceğini tarif etti. Sonra Fatıma “Allah’a yemin ederim ki, baş örtüm de yoktur.” dedi.
Resulullah (s.a.a) üzerinde bulunan bir parçayı verdi ve buyurdu: “Bununla başını ört.” Sonra Fatıma eve girmemize izin verdi ve biz içeri girdik. Resulullah (s.a.a) “Durumun nasıldır?” diye sorunca, Fatıma: “Bedenim rahatsızdır; üstelik yiyecek bir şey de yoktur.” dedi.
Resulullah buyurdu ki: “Acaba alemlerin hanımlarının en üstünü olmak seni hoşnut etmez mi?
Fatıma: “Peki İmran kızı Meryem nasıl?” diye sordu.
Resulullah: “O kendi zamanının (döneminin hanımlarının büyüğü ve sen de kendi döneminin kadınlarının en üstünüsün; bil ki andolsun Allah’a seni dünya ve ahirette efendi (ulu) olan birisiyle evlendirmişim.
Bu hadisi Tahavi Müşkül-ül Asar’da nakletmiştir. O bu hadisin sonunda şu cümlenin de yer aldığını kaydetmiştir: “(Hz. Ali’ye) Münafıktan başkası düşman olmaz.” Bu hadisi Muhibbuddin Taberî, Zehair’de zikretmiştir ve sonundaki ilavesiyle birlikte, Hafız Ebu-l Kasım Dimeşki’nin de naklettiğini kaydetmiştir. (5)
- Ebu Nuaym, Cabir İbn-i Semure’den naklen şöyle zikretmiştir: Resulullah (s.a.a) gelip bizim yanımızda oturdu ve şöyle buyurdu: “Fatıma hastadır.” Orada bulunanlar: “Ziyaretine gidelim.” dediler. Kalkıp Fatıma’nın (s.a) evine doğru hareket ettiler. Fatıma’nın evinin kapısı açıktı. Peygamber, yüksek sesle “Kendini iyice ört, bir grup ziyaretine gelmiştir” buyurdu. Fatıma: “Ey Resulullah, üzerimde abâdan başka bir örtü yoktur.” dedi. Bunun üzerine Resulullah abasını çıkarıp kapının arkasından Fatıma’ya doğru attı ve: “Bununla başını ört” dedi. Sonra Resulullah içeri girdi ve onun arkasından da diğerleri girdiler. Biraz oturduktan sonra kalkıp gittiler; sonra ziyarete gelen adamlar: “Allah’a andolsun, Peygamberimizin (s.a.a) kızının bu durumu (bu kadar fakir olması) hayret verici!” dediler.
Resulullah (s.a.a) (bunu duyunca) şöyle buyurdu: “O kıyamet günü bütün hanımlardan daha üstün makama sahiptir." (6)
- Nesaî Hasais’de kendi senediyle Ebu Hüreyre’den şöyle nakletmiştir:
(Yazın) Uzun günlerinden birinde Resulullah (s.a.a) bizim yanımıza geç geldi. Akşam bizlerden biri: “Ya Resulullah, bu gün seni görmememiz bize ağır geldi” dedi. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Şimdiye kadar beni ziyaret etmemiş olan bir melek Allah’tan izin alıp (bugün) benim yanıma geldi. O bana kızım Fatıma’nın ümmetimin kadınlarının en üstünü ve Hasan ile Hüseyin’in cennet gençlerinin efendileri olduklarını müjdeledi.” (7)
Muttaki de bu hadisi Kenz-ül Ummâl’da zikretmiş ve Taberanî ve İbn-i Neccar’ın bu hadisi Ebu Hüreyre’den naklettiklerini kaydetmiştir.
- Muttaki Kenz-ül Ummâl’dan Aişe’den şöyle rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.a) vefatıyla sonuçlanan hastalığı (ölüm hastalığı) sırasında: “Kızım Fatıma yanıma gel.” diye buyurdu... Resulullah bir süre onunla gizlice konuştu. Fatıma ondan ayrıldığında ağlıyordu; ben de orada idim.
Sonra tekrar Resulullah (s.a.a) Fatıma’ya: “Yanıma gel.” dedi. Fatıma da onun yanına yaklaştı ve Resulullah tekrar ona gizlice bir şey söyledi. Bu defa Fatıma ayrıldığında gülüyordu.
(Aişe diyor ki:) Ben ona “Ey Allah’ın Resulü’nün kızı, baban sana gizli olarak ne söyledi?” diye sordum. Fatıma: “Resulullah’ın bana gizlice söylediği sırrını o hayatta iken sana açacağımı mı zannettin!” dedi. Bu durum, yani Resulullah’ın sırrını Aişe’den gizlemesi Aişe’ye çok ağır geldi.
Resulullah (s.a.a) vefat ettiğinde Aişe: “Mevzuu bana bildirir misin?” diyerek Fatıma’dan (s.a) Resulullah’ın ona gizlice buyurduğu sözü sordu.
Fatıma: “Şimdi olur” diyerek şöyle devam etti: "Peygamber ilk önce buyurdu ki: “Cebrail her yıl Kur’an’ı bana bir defa sunuyordu. Ama bu yıl iki defa sundu ve bana bildirdi ki her peygamber ancak bir önceki peygamberin ömrünün yarısı kadar yaşar. Hz. İsa (a.s) yüz yirmi yıl yaşamıştır ve ben altmış yaşımı geçtiğimi biliyorum.”
Resulullah bunları söyleyince ben ağladım. Yine buyurdu ki: “Kızım, müminlerin kadınlarından hiçbirinin musibeti seninki gibi büyük olmayacaktır; bu yüzden senin sabrın hiçbir kimseden az olmamalıdır.”
İkinci defa ise bana gizlice Ehl-i Beyt’ten ona kavuşacak ilk şahsın ben olduğumu bildirdi ve buyurdu ki: “Sen cennet hanımlarının en üstünüsün.” (8)
Kenz-ül Ummâl’ın sahibi bu hadisi, İbn-i Asakir’in naklettiğini kaydetmiştir.
- Hakim Müstedrek-üs Sahihayn’de kendi senediyle Aişe’den, Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma’ya şöyle dediğini nakletmiştir: "Sana müjde veriyorum ki ben, Resulullah’tan (s.a.a) şöyle duydum: “Cennet hanımlarının üstünleri şu dört hanımdır: İmran kızı Meryem, Resulullah’ın (s.a.a) kızı Fatıma, Huveylid kızı Hatice ve Asiye.” (9)
- Muttaki Kenz-ül Ummâl’da Hz. Ali’den (a.s) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (s.a.a) Fatıma’ya (s.a): “Cennet hanımlarının en üstünü olman ve iki çocuğunun da cennet gençlerinin efendisi olması seni hoşnut etmez mi?” dedi. (10)
-------------------------------------------------------------------------
(1) - Sahih-i Buhâri, hadis no: 3353, 3354, 5812, 4080, 3438, Sahih-i Müslim hadis no: 4486, 4487, 4488, Sahih-i Tirmizi hadis no: 3807, Sünen-i İbn-i Mace hadis no: 1610. Müsned-i Ahmed, c.6, s. 282 hadis no: 25209, 25210, 24,839, 23343. Tabakat-ı İbn-i Sa’d, c.2, s.40. Üsd-ül Ğâbe, c.5, s.512. Hasais-ün Nesâî,s.34.
(2) -Sahih-i Buhârî, İstizân bölümü hadis no: 5812. Sahih-i Müslim, Fezâil-üs Sahabe kitabı, Fezâil-i Fatıma bölümü hadis no: 4486, 4487, 4488. Müsned-i Ebi Dâvud, c.6, Ahadis-ün Nisâ bölümü. Hileyt-ül Evliyâ, c.2, s.29. Müşkil-ül Asâr, c.1, s.48-49. Hasâis-ün Nesâi, s.34.
(3) -Sahih-i Tirmizî, c.2, s.306 hadis no: 2714. Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.151. Müsned-i Ahmed, c.5, s.391hadis no: 22240. Hilyet-ül Evliyâ, c.4, s.190. Üsd-ül Gâbe, c.5, s.574. Kenz-ül Ummâl, c.6, s.217.
(4) - Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.156.
(5) - Hilyet-l Evliyâ, c.2, s.42.
(6) - Hilyet-l Evliyâ, c.2, s.42.
(7) - Hasâis-ün Nesâi, s.34. Kenz-ül Ummâl, c.6, s.221.
(8) - Kenz-ül Ummâl, c.7, s.111.
(9) - Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.185.
(10) - Kenz-ül Ummâl, c.7, s.111.
Fatımet-uz Zehra (s.a.)'ın Kısaca Hayatı
Hz. Fatıma'nın (a.s) Peygamber (s.a.a) Neznindeki Makamı
Kur'ân Ayetlerinde Fatıma
Zehra Sevgisi Peygamberliğin Ücretidir
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)' nın Can Paresi
Hz. Fatıma (a.s), Cihadı
Fatımat-uz Zehra (a.s) İlmi
Hz. Fatıma’nın Yüksek Ahlâkı
Hz. Fatıma’nın (a.s.) Faziletleri
Babasının Annesi
Ağlama Ali’m
Hz. Fatıma'nın Vefatı
KASİDE-Yİ FÂTIMA
Yeşil Berât İle Gelir Fâtıma
Kur'an ve Hadisler Işığında Hz. Fatıma (s.a)
Hidayet Önderleri 3