İran"ın kazancı
Karasularını ihlal eden 15 İngiliz askerini tutuklayan, sonra serbest bırakan İran, bir kere daha bölgede büyük bir devlet ve önemli bir güç olduğunu göstermiş oldu. İran"ın ince manevralarla donanmış politik tutumu herkesi hayranlık içinde bıraktı.
İngiliz askerlerini serbest bırakma kararını, bazılarının iddia ettiği üzere sadece Paskalya hediyesi olarak değil, Hz. Peygamber (saa) adil peygamberlerinin bir hediyesi olarak İngiliz halkına sunduğunu ilan etti. Kabul etmek lazım ki, bu olayda da hoş bir zarafet, iyi düşünülmüş bir şıklık ve elbette politik bir incelik, anlamlı bir mesaj vardı.
Bu olaydan İran"ın kazançlı, İngiltere"nin zararlı çıktığı ayan beyan ortada. İran"ın kazançlarını şöyle sıralayabilirizNULL/font>
1)İngiltere"nin Basra Körfezi"nde İran"ın karasularını ihlal ettiği anlaşılmış oldu. İran bunu hem somut delillerle ispatladı hem de İngiliz askerlerine itiraf ettirdi.
2)İngiltere"nin bölgede işgalci konumda olduğu hususunun bir kere daha altı çizildi. İran, herkesin şu suali sormasını sağladıNULL"nin Irak"ta ve Basra Körfezi"nde işi ne? İngiltere burada ne aradığını söylemiyor da savunmasını ve sözde haklılığını İran"ın karasularını ihlal etmediği argümanına oturtmaya çalışıyor. Buna "yavuz hırsızın ev sahibini bastırması" derler. Zaten kimseye de inandırıcı gelmedi.
3)İngiliz yönetimini ve başından beri tutarsızlıklar içinde politika yürütmekte olan Başbakan Tony Blair"i bizzat İngiliz askerleri yalanladı. Bu, başlı başına bir skandaldır.
4)AB bir kere daha çifte-standart bir tutum takındı. Sanki İngiliz askerleri bir Avrupa ülkesinin topraklarında veya karasularında tutuklanmış gibi, ahlaki ve mantıki meşruiyeti tamamen tartışmalı demeçler vererek İran"ı korkutmaya çalıştı.
5)Gizlense de, aslında İran, hem İngiltere hem de ABD ile pazarlıklar yaptı ve takas yapma karşılığında 15 askeri serbest bırakacağını açıkladı.
6)İran bir kere daha Ortadoğu kamuoyunda büyük bir saygınlık kazandı. Bu saygınlığı sadece Şiiler nezdinde kazandığını sananlar yanılıyor, Sünni dünyanın neredeyse tamamı İran"ı takdir etti.
Bu arada Türkiye"nin takındığı tutumun ibret verici olduğunu, iç kamuoyuna ayran kabartmaktan öte gitmediğini hatırlamakta yarar var. Dahası, her zaman yaptığı gibi, bu sefer de Türkiye, altyapısı yeterince iyi çalışılmamış açıklamalar yaptı ve aslında artık bıkkınlık veren bir üslup ve tarzda Avrupa adına İran nezdinde arabuluculuk rolüne soyundu. Beklenen olmadı.
Türkiye bir bölge ülkesi, AB"den red üstüne redler almaktadır, Batı nezdinde ve AB üyelik sürecinde etkin olmak istiyorsa -ki hiç kimse Türkiye"den Batı"yla ilişkilerini kesmesini veya AB üyelik sürecini koparmasını istemiyor- bölge ülkeleri nezdinde güvenilir, sözü dinlenir ve her adımında bölge ülkelerinin lehine davranan bir ülke konumunda olmak lazım. Tek taraflı arabuluculuk, bölge ülkelerini sanık sandalyesine oturtmak ve Batı adına savcı gibi konuşmaktır.
Her seferinde Türkiye, -mesela Filistinlilerin esir aldığı İsrailli asker olayında olduğu gibi- bölge ülkelerinin yanında değil, haksızın yanında yer alır vaziyette girişimlerde bulunuyor. Kullandığı dil, verdiği mesajlar, takip ettiği tarz ve üslup bölge ülkelerini incitici mahiyette. Bu da artık kabak tadı vermeye başladı.
Son bir noktaNULL fazla kamuoyuna yansımasa da önemli diplomatik kaynakların teyid ettiği üzere, İngiliz askerlerinin serbest bırakılmasında başından beri Suriye ve Katar devredeydi ve hiç kuşkusuz, İran"ın niyeti sonuçta askerleri serbest bırakmak olsa da, Suriye ve Katar"ın bu olayda rol sahibi olmalarını sağladı. Bu da, bu iki ülkeye önemli prestij sağladı.
KaynakNULL Bulaç-Zaman
“İran, Iraka Benzemez”
İranda Bilimsel Devrim