İsrail"i durdurmanın tam zamanı
Filistin"de birlik hükümeti anlaşmasına varılmasıyla birlikte, hükümet İsrail işgaline karşı direnişe odaklanma şansını bulacak.
Asıl önemlisi, Batı"nın ambargoyu sürdürmek için gerekçe kalmadığını ve İsrail"i desteklemenin uzun vadede kendisinin de zararına olacağını anlaması.
Fetih"le Hamas"ın vardığı Mekke anlaşmasıyla, işgalden kurtulmayı ve bağımsızlık kazanmayı amaçlayan Filistin direnişi tarihi bir sürece giriyor. Bu anlaşmayla, ilk kapsamlı Filistin ulusal hükümetinin kurulmasının yolu açıldı.
Mekke"deki kazanımlar sayesinde Fetih, Hamas ve bütün ulusal direniş grupları, İsrail işgali altındaki yıkım yılları sonrası Filistin toplumunu inşa etmeye çalışacak. Bu, halkımızın ulusal haklarını geri alma yolundaki direnişinin sürdürülmesiyle paralel olarak yapılacak.
Mekke buluşmasında son iç savaş olaylarının tekrarlanmasının önüne geçmek için bütün çabamızı harcama kararlılığıyla kenetlendik. Son olaylar hiç kuşkusuz halkımızın kalbini kanattı ve destekçilerini üzdü. Bu olaylardan dolayı şiddetli üzüntü duymakla birlikte, İsrail ve müttefiklerinin halkımıza dayattığı zalim yaptırımların yokluğunda çatışma yaşanmazdı. Birçok güç geçen yıl Filistin"de yapılan demokratik seçimin sonuçlarına saygı gösterseydi, geçen yılki krizin engellenmesi mümkün olurdu.
10 bin Filistinli esir
Mekke anlaşmasının önemi, halkımızın farklı grupları arasında gerçekçi bir ortaklığın temelini atmasında. Bu ortaklık, ulusal birlik hükümetini halkın talepleri doğrultusunda işleve koyacak. Ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü"nün (FKÖ) yeniden yapılandırılmasını ve bütün Filistin gruplarını kapsamasını sağlayacak; böylelikle, FKÖ"nün Filistin halkının yasal temsilcisi olma hakkı somutlaşacak ve Filistin halkının emel ve kanaatlerini ifade eden tek bir ses bulunacak.
Filistin ulusal birlikteliği sayesinde, artık halkımızın temel hedefi özgürlük ve bağımsızlıktır. Direniş sadece işgale yöneltilmelidir. Mekke buluşmasında ortaklık gerçekleşti. Bu büyük kazanımdan sonra uluslararası toplumun anlaşmayı olumlu karşılamasını, ulusal uzlaşımıza ve halkımızın iradesine saygısını ifade etmesini bekliyoruz.
Bir asrı aşkın zamandır halkımız saldırı, işgal ve baskıya maruz kaldı. Bununla birlikte ödünler vermesi ve meşru haklarından vazgeçmesine yönelik girişimler durmadı. Ocak 2006"daki seçimlerden bu yana halkımız uluslararası toplumun, işlemediği bir suç sebebiyle dayattığı ambargoya maruz kalıyor.
İsrail o zamandan beri, kadınlarımızı, erkeklerimizi, yaşlı ve çocukları tutuklamayı, öldürmeyi, evleri yıkmayı, binlerce Filistinliyi sürme suçlarını işlemeyi sürdürdü. Bugün İsrailliler 10 bini aşkın kardeşimizi esir tutuyor. Ayrıca göç ettirdikleri ve evlerine el koydukları milyonlarca mültecinin dönüş hakkını inkâr etmeyi sürdürüyorlar.
Yanı sıra, faşist duvar ve yerleşim birimleri inşaatını veya Filistin"in müsadere edilmiş toprakları üzerindeki yerleşim birimlerini genişleterek uluslararası topluma meydan okumayı sürdürüyorlar. İsrail uluslararası sözleşmeleri çiğneyerek Kudüs"ün Yahudileştirilmesinde ileri adım atıyor; son olarak da, 45 yaş altındaki Filistinlilerin girmesini engellediği kutsal Mescid-i Aksa çevresinde kazı çalışmalarına yeniden başladı. Silahlı güçleriyse geçen cuma dokunulmazlığını çiğneyerek Mescid-i Aksa"yı basıp, namaz kılanlara saldırdı ve onlarcasını yaraladı.
Bugün Hamas ve Fetih olarak ulusal birlik hükümeti kurulmasında uzlaştık. Artık uluslararası toplumun, abluka ve yaptırımları sürdürmek için hiçbir gerekçesi kalmadı. Birçok ülke hükümetinin, yaptırımların en yakın zamanda kaldırılmasını temenni ettiğini biliyoruz. Bu yöndeki hareketlenmeleri olumlu karşılıyor ve Mekke anlaşmasına olumlu bakan bütün hükümetlere teşekkür ediyoruz.
Varılan uzlaşmayla birlik hükümetinin siyasi programı da bu anlaşmayla belirlendi. Bu program, 1967"de işgal edilen bütün topraklar üzerinde, başkenti Kudüs olan tam bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurulmasını, İsrail zindanlarındaki esir ve tutukluların bırakılmasını, bütün yerleşim birimlerinin yıkılmasını ve Filistinli mültecilerin dönüş hakkının temin edilmesini yineliyor.
Pratiğe geçirilme fırsatı verildiğinde, bu girişim bölgede barış sağlanması yolunda önemli bir adım oluşturacak. Dünya ülkelerinin önünde ziyan edilmemesi gereken tarihi bir fırsat var. Ayrıca ödünler vermeye zorlama amacıyla Filistin halkının tahrik edilmesi ve baskıya maruz bırakılması girişimleri de durmalı. Bu yöntemleri deneyenlerin ders alması uygun düşer. Ne yaptırımlar ne de tahrikler Filistin halkını özgürlük ve bağımsızlık amaçlı direnişi durdurmaya zorlayabilir.
Fırsat kaçarsa kan akacak
Önceki bütün çözüm planları İsrail yanlısı çözümler dayattığı için başarısız oldu. Bu planlar, özgürlük ve bağımsızlık yolundaki Filistin direnişinin, Filistinlilerin kınaması gereken terörden başka bir şey olmadığı varsayımıyla hareket etti. Filistinlileri, ılımlılarla aşırılık yanlıları, veya "barış üreticileri"yle teröristler diye kategorilere ayırma girişimi de başarı elde etmedi. Biz şu an baskı ve işgalden kurtulana dek direnişimizi sürdürmekte kararlıyız.
Acaba uluslararası toplum bu fırsatı kullanacak ve İsrail"i Filistin halkının haklarına saygı göstermeye, ulusal uzlaşının meyvesi olan ortak Filistin bakış açısının pratiğe dökülmesini engellemeyi durdurmasına zorlamak için ciddi bir irade oluşturacak mı? Yoksa bu tarihi fırsatı kaçırıp, toplum İsrail"in halkımıza yönelik inat ve zulmüyle mücadelede zayıf, aciz ve pasif mi kalacak?
İş bu noktaya gelirse sonuç çok vahim olacakNULLütün Ortadoğu uzun yıllar sürebilecek kanlı gerginlikler dönemine girecek. Peki uluslararası toplum o zaman ne yapacak? Barış için çaba harcanması gereğine dair konuşmalarını yenileyecektir. Fakat o vakit çok kan akmış ve çok can verilmiş olacak.
Kutsal mekânlara da zarar verdi
Batı"nın uyanmasının ve zamanın artık İsrail lehine çalışmadığını görmesinin zamanı geldi. Zaman İsrail"e bağımlı politikaların da lehine işlemiyor. İsrail terörünü, işgalini ve halkımızın her türlü hakkını çiğnemeyi sürdürürken, İslam ve Hıristiyanlığın kutsallıklarının dokunulmazlığını çiğnerken, bu ülkeye desteği sürdürmek Batı"nın çıkarına hizmet etmeyecek. İsrail"e yönelik bu kör desteğin faturası ağır olacak; bu siyaset, uzun vadede Batı"nın hayati çıkarlarının aleyhine sonuçlar getirecek.
Herkes bilmeli ki, baskılara direnen Filistin halkı pazarlık etmez ve teslim olmaz. Bu halk bugün bölge barışının ve savaşın anahtarıdır. Filistin halkının sorunu çözülmeden, bölgeye barış ve istikrar gelmez. İşgal sona ermez ve halkımız haklarına eksiksizce kavuşmazsa bu mümkün görünmüyor. (Londra"da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Hamas lideri, 13 Şubat 2007)
KaynakNULL
Siyonist İsrail sadece direnişin dilinden anlıyor
Siyonist Vahşet ve Filistinli Çocuklar 2