Hz. İsa (as) ve İncil"in Öyküsü
Yahudiler ulusal tarihlerine büyük önem verirler. Yaşadıkları dönemlerde meydana gelen belirgin olayları kaydetmeyi ihmal etmezler. Buna rağmen, kitaplarına, kutsal metinlerine baktığında, Meryem oğlu İsa ile ilgili olarak, ne nasıl doğuşu, ne peygamber olarak ortaya çıkışı ve daveti, ne yaşayış tarzı, ne gösterdiği mucizeler, ne de hayatının ölerek mi, öldürülerek mi, yoksa çarmıha gerilerek mi son bulduğu hakkında en ufak bir açıklamaya rastlayamazsın. Nedir bunun sebebi? İsa"nın durumunun onlara gizli kalmasını veya onların onun durumunu gizlemelerini gerektiren şey nedir acaba?
Oysa Kur"an-ı Kerim, Yahudilerin Meryem"e çirkin bir iftira attıklarını, İsa"nın doğuşu üzerine onu suçladıklarını ve İsa"yı öldürdüklerini iddia ettiklerini anlatır: Bir de inkara sapmaları ve Meryem"in aleyhinde büyük bir bühtan söylemeleri ve; Biz, Allah"ın resulü Meryem oğlu Mesih İsa"yı öldürdük. demeleri yüzünden (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara öyle gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisâ, 156-158)
Şimdi, acaba onların bu tür iddiaları, dilden dile aktardıkları ve fakat kitaplarında yer vermedikleri ulusal kıssalara mı dayanıyor? Çünkü bilindiği gibi her ulusun, gerçek olaylardan ve efsanelerden kaynaklanan sözlü öyküleri vardır ve bunların sağlam ve sahih bir kaynağı da yoktur.
Yoksa onlar, Hıristiyanlardan defalarca Hz. İsa"yla (a.s), doğumuyla, peygamber olarak ortaya çıkışıyla, insanları Allah"a kulluk sunmaya davet edişiyle ilgili hikayeleri dinlediler de bunları onların ağızlarından mı aldılar ve Meryem"e iftira atıp Mesih"i öldürdüklerini mi iddia ettiler? Bunun kesin olarak belirginleştirmek mümkün değildir. Şu kadarı var ki, yukarıdaki ayet üzerinde düşünüldüğünde görüleceği gibi, Kur"an, açık olarak sadece öldürme -çarmıha germeyi değil- iddiasını onlara isnat ediyor ve onların bu hususta kuşku içinde olduklarını ve aralarında ihtilaf olduğunu ifade ediyor.
Hz. İsa, İncil ve müjde ile ilgili olarak Hıristiyanların arasında yaygın olan öykülerin kaynağı da, onların kutsal kitaplarıdır. Bunlar; dört incil, -Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri- Luka tarafından kaleme alınan Resullerin İşleri kitabı ve Pavlus, Petrus, Yakup, Yuhanna ve Yehuda"nın mektuplarından oluşur. Bunların tümünün itibarı, İncillerin itibarına dayanır. Dolayısıyla İnciller üzerinde durmakta yarar vardır.
Matta İncili:
Yazılışı ve yayılışı itibariyle en eski İncil"dir. Bazıları, Miladi 38 yılında yazıldığını söylemişlerdir. Diğer bazıları ise, 50 ila 60 yılları arasında yazıldığı kanaatindedirler.[1] Görüldüğü gibi bu İncil, Hz. İsa"dan sonra kaleme alınmıştır.
Eski ve yeni Hıristiyan araştırmacılar, Matta İncili"nin orijinalinin İbranice olduğu, daha sonra Yunanca"ya ve başka dillere tercüme edildiği görüşündedirler. Ancak orijinal İbranice nüsha kayıptır. Tercümenin ise nasıl olduğu ve kim tarafından tercüme edildiği bilinmemektedir.[2]
Markos İncili:
Markos, Petrus"un öğrencisidir. Havari değildir. İncilini Petrus"un işareti ve emriyle yazdığını söyleyenler vardır. İsa"nın Tanrı olduğuna inanmazdı.[3] Bu yüzden bazıları; onun, İncilini kabileler ve köylüler için yazdığını ve İsa"yı Allah"ın şeriatını tebliğ eden bir elçi olarak tanıttığını söylemişlerdir.[4] O da, İncilini Miladi 61 yılında yazmıştır.
Luka İncili:
Luka, havari değildir. İsa"yı da görmemiştir. Hıristiyanlığı Pavlus"tan öğrenmiştir. Pavlus ise, Hıristiyanlığa düşmanlık besleyen fanatik bir Yahudi"ydi. İsa"ya inananlara eziyet eden birisiydi, onların aleyhine çalışırdı. Sonra ne olduysa aniden sara nöbetine tutulduğunu, bu nöbet esnasında Mesih"in (a.s) kendisine dokunduğunu, izleyicilerine kötülük yaptığı ve eziyet ettiği için kendisini kınadığını, hırpaladığını ve bunun üzerine Mesih"e inandığını ve onun tarafından İncilini müjdeleme üzere elçi olarak gönderildiğini iddia etti.
Bugünkü Hıristiyanlığın temellerini sözünü ettiğimiz bu Pavlus atmıştır.[5] Öğretisinin temeli şudur: Sadece Mesih"e inanmak kurtuluş için yeterlidir. Ayrıca amel etmeye gerek yoktur. O, murdar eti ve do-muz etini yemeyi helal kıldı. Sünnet olmayı ve Tevrat"ta yer alan birçok hükmü yasakladı.[6] Oysa İncil kendisinden önceki Tevrat"ı tasdik etmek üzere indirilmiştir. Sadece Tevrat"ta haram sayılan belli bazı şeylerin helal olduğunu belirtmiştir.
Kısacası Hz. İsa, Tevrat"ın içerdiği şeriatı egemen kılmak üzere gönderilmişti. Sapıkları ve fasıkları yeniden Tevrat"a uymaya çağırmak üzere gelmişti. Tevrat"a göre amel etmeyi iptal etmek ve kuru bir imanla kurtuluşun gerçekleşeceğini vaat etmek üzere değil.
Luka, İncilini Markos"un İncilincen sonra yazdı. Bu da Petrus ve Pavlus"un ölümünden sonradır. Birçokları, bu İncilin diğer İnciller gibi ilhama dayalı bir kitap olmadığını belirtmişlerdir.[7] Nitekim İncilinin giriş kısmındaki ifadeler de bunu ortaya koymaktadır.
Yuhanna İncili:
Hıristiyanların birçoğu bu Yuhanna"nın, Hz. İsa"nın çok sevdiği on iki havariden biri olan avcı Zebedi oğlu Yuhanna olduğuna inanmaktadır.[8]
Diyorlar ki: Şirintus, Ebisun ve bu ikisinin cemaatleri, Mesih"in yaratılmış bir insandan başka bir şey olmadığını, annesinin varlığından önce varolmadığını savundukları için, Asya ve başka bölgelerin keşişleri Miladi 96 tarihinde Yuhanna"nın yanında toplandılar ve ondan başkalarının İncillerinde yazmadıkları şeyleri yazmasını ve Mesih"in lahuti varlığını özel bir tarzda açıklamasını istediler. Yuhanna onların isteklerine cevap vermekten başka çare bulamadı.[9]
Bu İncil"in yazıldığı tarih hakkında ihtilaf vardır. Kimisi Miladi 65 tarihinde, kimisi 96 tarihinde, kimisi de 98 tarihinde yazıldığını söylemiştir.
Bazı Hıristiyanlar, bu İncil"in Havari Yuhanna tarafından yazılmadığı inancındadırlar. Bunlardan bazıları, onun İskenderiye Medresesi talebelerinden biri tarafından kaleme alındığını düşünüyorlar.[10] Diğer bazıları da, bu İncil"le beraber Yuhanna"nın mektuplarının da onun tarafından yazılmadığını, bazı şahıslar tarafından ikinci yüzyılın başlarında yazılıp insanlarca kabul görmesi için Yuhanna"ya isnat edildiğini söylemişlerdir.[11] Bazılarına göre de, Yuhanna İncili aslında yirmi bapmış. Yuhanna"nın ölümünden sonra Efes Kilisesi yirmi birinci babı eklemiştir.[12]
Dört İncil"in durumu bundan ibarettir. Bu rivayetlerin içinde, üzerinde görüş birliği sağlanan kanalların yedi kişiye dayandığını görürüz. Matta, Markos, Luka, Yuhanna, Petrus, Pavlus ve Yehuda. Bunların tümünün dayanağı, bu dört İncil"dir. İncillerin dördü de bir tanesine dayanıyor. Yâni en eskileri olan Matta İncili"ne. Daha önce bunun bir çeviri olduğunu, aslının kaybolduğunu, kimin tarafından tercüme edildiğinin bilinmediğini, orijinalinin nasıl olduğunu, öğretisinde İsa"nın bir elçi mi, yoksa ilah mı oluğunu esas alındığının bilinmediğini belirtmiştik.
Bu mevcut İncil"de ise şöyle deniyor: İsrailoğulları arasında Marangoz Yusuf oğlu İsa adında bir kişi ortaya çıktı. İnsanları Allah"a davet etti. O, kendisinin Allah"ın oğlu olduğunu, beşerden bir babası olmaksızın dünyaya geldiğini, babasının kendisini çarmıha gerilmek ve öldürülmek suretiyle insanları günahlarından kurtarmak üzere gönderdiğini, ölüleri dirilttiğini, doğuştan kör ve alacalı olanı iyileştirdiğini, cin çarpmışların bedenlerindeki cinleri çıkararak onları iyileştirdiğini söylüyordu. Onun on iki tana öğrencisi vardı. Bunlardan birisi İncil"in yazarı Matta"ydı. İsa onları kutsamış ve Mesih dinini tebliğ etmeleri için birer davetçi olarak görevlendirmişti.
Hıristiyanlık çağrısının temeli ile ilgili bilgilerin özü budur. Yeryüzünün doğusuna ve batısına yayılmış bulunan böyle bir davet, gelip sonuçta tek bir habere (haber-i vahid) dayanıyor. İsmi, cismi bilinmeyen, kimliği ve vasfı hakkında net bir bilgiye sahip olunmayan bir adamda noktalanıyor.
Öykünün temelindeki bu ilginç gevşeklik, bazı özgür fikirli Avrupalı araştırmacıları şu iddiayı ortaya atmaya yöneltmiştir: Meryem oğlu İsa Mesih, hayali bir kişiliktir. Dönemin yönetimine karşı duyulan bazı dinsel tepkiler böyle bir şahsiyetin tasavvur edilişine yol açmıştır. Tıpatıp benzeyen bir diğer hayali şahsiyetin olması da bu düşünceyi savunanlara cesaret vermiştir. O da Kirişnadır. Eski Hint putperestliğine göre, o, Allah"ın oğludur. Allah"ın lahutundan inmiştir. Asılmak suretiyle insanların günah yüklerinden ve hatalarından kurtulmalarını sağlamıştır. Kısacası, Hıristiyanların İsa Mesih hakkındaki iddialarını onlar, harfiyen Kirişna hakkında söylüyorlar. İleride buna değineceğiz.
Diğer bazı eleştirmen araştırmacılarsa, Mesih adında iki kişinin olduğunu söylemişlerdir. Çarmıha gerilmeyen Mesih ve çarmıha gerilip öldürülen Mesih. Bu ikisinin arasında ise beş yüz yılı aşkın bir zaman olduğunu söylemişlerdir.
Bu iddiaya göre bugün bin dokuz yüz elli altıncı yılında bulunduğumuz Miladi tarih ise, bu iki Mesih"ten hiçbirinin yaşadığı döneme denk düşmemektedir. İlk Mesih, en az bu tarihten iki yüz elli yıl önce, yaklaşık olarak altmış yıl yaşamıştır. İkinci ve asılan Mesih ise, ondan sonra yaklaşık olarak iki yüz doksan yıl sonra ve yaklaşık olarak otuz üç yıl yaşamıştır.[13]
Miladi tarihle, Hz. İsa"nın doğumunun tam olarak örtüşmediğini Hıristiyanlar da inkar edemiyorlar.[14] Bu da, tarihsel bir sektedir.
Kuşkuları arttıran başka şeyler de vardır. Anlatıldığına göre, Miladın ilk iki yüzyılında, dört İncil"in dışında başka birçok İncil vardı. Kimilerine göre bunların sayısı yüz küsuru buluyordu. Şimdiki dört İn-cil de bunlar arasındaydı. Kilise yönetimi bu dördünün dışındakileri yasakladı. Metinleri kilisenin anlayışıyla bağdaştığı için sadece dört İncil"in yasal olduğunu ilan etti.[15]
[1]-Kitab-ı Mukaddes Kamusu, Mr. Hauks, Matta maddesi.
[2]-Bkz. Mizan-ul Hak. Kitab-ı Mukaddes Kamusu"nun yazarı da, tereddütle de olsa, bu durumu itiraf etmektedir.
[3]-Abdulvahhab en-Neccar, Kısas-ul Enbiya adlı eserinde bu sözü, Petrus Karmac"ın Muruc-ul Ahbar Fi Teracim-il Ahyar adlı eserinden nakleder.
[4]-Kitab-ı Mukaddes Kamusu"nun yazarı bu konuda şöyle der: Önceki kuşaklardan tevatür düzeyinde gelen metinlerde belirtildiğine göre, Markos, İncilini Rumca yazdı. Bu İncil, Petrus ve Pavlus"un ölümünden sonra yayıldı. Ancak, onun İnciline pek itibar edilmez. Çünkü İncilinin zahirnden de anlaşıldığına gibi, o, bu İncili kabileler ve köylüler için yazmıştır; kentliler ve özelikle de Romalılar için değil. Oldukça düşündürücü sözler!
[5]- Kitab-ı Mukaddes Kamusu, Pavlus maddesi.
[6]-Bkz. Resullerin İşleri ve Pavlus"un Mektupları.
[7]-Luka İncli"nin başında (Bap 1 : 1-4) şöyle deniyor: Aramızda vaki olmuş şeylerin hikâyetini, başlangıcından gözlerile görenlerin ve kelâmın hizmetçisi olanların bizlere nakil ettiklerine göre tertip etmeğe bir çok kimseler giriştiklerinden, ben de ta başından beri hepsini dikkatle araştırıp tahkik ederek, ey faziletli Teofilos, olduğu gibi sırası ile sana yazmağı münasip gördüm; ta ki, sana öğretilen kelâmın doğruluğunu bilesin. Bu sözler, açıkça kitabın ilhama değil, gözleme dayalı olarak yazılmış olduğunu göstermektedir. Nitekim, Mr. Cadl de İlham adlı risalesinde bunu dile getirmiştir. Cyrum, açık bir dille, ilk kuşak teologların Luka İncili"nin ilk iki babı hakkında kuşku içinde olduklarını ifade etmektedir. Bu iki babın Marisyuni grubunun elindeki nüshada yer almadığı belirtmektedir. İcharn de, kaleme aldığı eserinin 95. sayfasında, Luka İncili"nin 22. Babının 43. cümlesinden 47. cümlesine kadarki kısmının sonradan ekleme olduğunu söylemektedir. Yine İcharn, eserinin 61. sayfasında şunları söylemektedir: Rivayetlerden kaynaklanan bazı yalanlar Luka"nın nak-lettiği mucizelere ilişkin açıklamalara karışmıştır. Yazar, bunları şairlere özgü müba-lağaya dayalı olarak katmıştır. Ancak günümüzde doğruyu yalandan ayırmak o kadar zor ki. Gali My Shits şöyle der: Matta ve Markos İncillerinin nakilleri genellikle birbirlerinden farklıdır. Dolayısıyla bir hususta bunlar ittifak ederlerse, onların görüşü Luka"ya tercih edilir. (en-Naccar, Kısas-ul Enbiya, s. 477"den naklen)
[8]-Kitab-ı Mukaddes Kamusu, Yuhanna maddesi.
[9]-Bkz. Kısas-ul Enbiya, Cercis Zevin el-Futuhi el-Lübnani"den naklen.
[10]-Katolik Herald, c. 7, s. 205, 1844 basımı, Stadlen"den naklen. (Bkz. Kısas-ul Enbiya.) Kitab-ı Mukaddes Kamusu, Yuhanna maddesinde de buna işaret edilmiştir.
[11]-el-Faruk adlı eserin 1. cildinde Britişinderin bu görüşte olduğu belirtilir. (Kısas-ul Enbiya"dan naklen.)
[12]-a.g.e.
[13]-Üstad Behruz, Nebevi Müjdeler ile ilgili olarak yazdığı son eserinde bu konuyla ilgili geniş açıklamalar sunmaktadır. Tefsirimizin oluşu içinde Nisâ suresinin sonlarının tefsiri çerçevesinde bu kitaptan alıntı yapmayı umuyorum. Bu konuda kesin olarak bilmemiz gereken husus, Hıristiyanlık tarihinin karışık olduğudur.
[14]-Kitab-ı Mukaddes Kamusu. İsa maddesi.
[15]-İkinci yüzyıl filozoflarından Şilsus, Gerçek Hitap adlı eserinde, İncillerle oynadıkları için Hıristiyanları ayıplar, akşam yazdıklarını sabah silmelerini kınar. Miladi 384 yılında, Kral Teyodosis"in keşişler arasındaki tartışmalardan bunalması üzerine Papa Damasyus, Eski ve Yeni Ahitlerin yeninden Latinciye tercüme edilmesini ve bu tercümenin kiliselerde yasal metin olarak kabul edilmesini emretti. Ancak Volkana adı verilen bu tercüme, yalnızca Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri kapsamında gerçekleştirildi. Bu İncillerin mürettibi şöyle demiştir: Eski Yunan nüshalarından birkaçını karşılaştırdıktan sonra onları tertip ettik. Yâni anlama muhalif olan kısımları ayıkladık. Gerisini de olduğu gibi bıraktık. Bu tercüme, Tryudentini adlı kurultay tarafından 1546 tarihinde, yâni on bir asır sonra kabul görmüş, daha sonra 5. Sistos, 1590 yılında onun yanlışlarla dolu olduğunu söylemiş ve yeni nüshaların basılmasını emretmiştir. Sonra 8. Climenzus, ikinci kez bu nüshanın yanlış olduğunu söylemiş ve ayıklanmış yeni baskıların yapılmasını emretmiştir. Bugün Katoliklerin elindeki nüsha budur. (Tefsir-ul Cevahir, c. 2, s. 121, 2. Baskı.)
Hz. İsa'nın (a.s) Risaleti
Hz. İsa (Aleyhisselam)