CİNSİ İSTEKLERE DOĞRU BAKIŞ
Kur"an-ı Kerim Hz. Yusuf"un gençlik dönemi kıssasını beyan ediyor; hassas buluğ ve gençlik çağında en zor imtihanlara nasıl tabi tutulduğunu, kendi zamanının en zor tarihi vakasıyla karşı karşıya gelme konumunda nasıl yer aldığını ve güçlü irade ve sağlam imanıyla, bu ilahi deneyden nasıl alnı açık bir şekilde çıktığını ve iffet ve şerafet kalesinde nasıl yer aldığını açıklıyor ve onun şahsiyeti gençler için kamil bir örnek olarak her zaman daimi ve baki kalacaktır.
Mümin genç, İslam"dan aldığı ilham sayesinde biliyor ki, insan hayatında meydana gelen her acı gerçek -onun vücuda gelmesinde insan sorumlu olmadığı surette- Allah tarafından bir musibet ve deney hükmünde telakki edilir ki, hedef, insanın düzelmesi, rüşt ve kemalidir.
Tarih boyunca ilahi rehberlerin, alimler ve büyük insanların hayatlarına müracaat edildiğinde, onların çoğunun, bilerek, hayatın çeşitli zor hadiseleriyle, yumuşak bir şekilde karşılaştıkları mülahaza ediliyor ve neticede, yetişkinliklerinde ki muvaffakiyet çocukluk ve gençlik dönemlerinde zorluklara gösterdikleri sabır ve istikametin mahsulüdür.
GENÇLİK AŞKI
Gençlik döneminde meydana gelen sevgi dolu ve aşk unvanıyla adlandırılan duygular su istifadeye maruz kalıp, genci doğru yoldan uzaklaştırabilir.
Aşk, bir hedefe ulaşmak için, insan ve başka bir varlık arasında icat olan bir nevi çekme ve güçlü bir cazibedir. Eğer bilinçli bir kaynağı ve ilahi bir sebebi olursa, insan ruhunun en yüce tecellilerinden ve yaratılışın en görkemli cilvelerinden biri sayılır; ama eğer bu cazibe aşk şehvet ve içgüdüsel kaynaklı olur ve şeytani sebepler bulursa, nefsi emmarenin mahzarlarından olup, bu durumda, insanın vücudunda akıl ve imanı zayıflatır. Öyle ki aşık olan fert, maşukuna ulaşmak, gamına varabilmek için her çeşit gayri meşru işe el uzatır. Hatta eğer halkın nazarında rüsva olma pahasına olsa bile.
Genç kız ve erkekler, bu tehlikeli ve çeşitli tuzaklara murakıp olmalıdırlar ki, yalancı yapmacık temiz aşk adıyla, onların yolu üzerinde yer alıyor, tuzaklar çoğunlukla içine düştükten sonra, onlardan kurtulmak oldukça güçtür ve bir lahzalık gaflet ve yersiz iyimserliğin ve içi boş riyakarca elfazlar karşısında teslim olmanın keffaresi belki bir ömür boyu ödenemez; özellikle muhabbet yönünden eksikliği olanlar ve sevgiden mahrum yaşayanlar, bu aşk gösterilerine zahiri ve yalancı sevgilere çok çabuk teslim oluyor ve sapık kimselerin tuzaklarına düşüyorlar.
Eğer genç kız ve erkekler, buluğun başlangıcında, evliliklerin mühim ve mukaddes binasını cinsi sapıklıkla kirletmezler ise ve temiz hislerini hıfz ederek münasip bir zamana kadar sabreder ve mantıklı ve bilgili bir şekilde, evlilik esasını değerli ve yüce ölçüler üzerine yerleştirirse, onların hayatlarının saadeti tazmin olur. Zira onların, birbirlerine olan alaka ve aşkları, ilahi ve manevi bir menbaya dayanıyordu ve böyle bir bina oldukça muhkem ve dayanıklı olacaktır ve aile düzeninin kurulmasından sonra da dağılmayacaktır.
Gençliğin başlangıcında bu konuda acele, teşebbüsler onlar için, şaşkınlıkları, rezillikleri ve kötü akıbetleri doğurabilir.
Sonuç olarak, beğenilen aşk ve sevgidir buda, Allah"a iman sayesinde ve münasip şartları nazara alaraktan ve ruhi, iktisadi ve mesleki hazırlıkla hasıl olunmalıdır. Böyle bir seçim, genç için itminan vesilesi olup, sükunet ve saadet dolu bir yaşamın başlangıcı olabilir.
Bundan ayrı bir surette, arkasında mantıklı bir düşünce olmayan akıl akıl dışı sevgi ve bağlılıklar, kemali teessüfle gayri meşru irtibatlara -mektep, telefon ve sokak ve caddelerde buluşma gibi- sebep olur ki, yakıcı aşklar ve geçici heveslerden başka bir şey değil ve onun son noktası, kayıtsız şartsız ve günahlarla kirlenmiş, lezzetleri doyurmadır ve ondan sonra şehvet ve heves ateşinin sönmesiyle birbirinden ayrılır ve kısa bir dönemden sonra her şey unutulur ve yakıcı aşk hayatın başlangıcında, pişmanlığa, üzüntü ve sıkıntıya, şerefsizliğe, rezilliğe ve karışıklığa dönüşecektir ve bunun kendisi, hayatın sonraki merhalelerinde ihtilal ve uyumsuzlukları peşinden getirecektir.
Akla meydan vermemek ve şehvet meydanını açık bırakmak, insanın göz ve kulağını kör ve sağır eder; öyle ki onun korkunç ve tehlikeli sonuçlarını yalnızca amele mürtekip olduktan sonra anlar, zira amelden önce işin rezilliği gizli ve örtülüdür.
Kaynak Ya Zehra sitesi
Kadın-Erkek İlişkilerinde İffet Nikâh Tabiat Amaçlarından Biri