• Nombre de visites :
  • 1678
  • 24/10/2007
  • Date :

Ramazan 2006

ramazan

Kendine yazık eden 3 kişi

Bir hadis-i şerifte anlatılır ki: Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu. Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta “amin!” dedi.

İkinci basamakta yine “amin!” dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha “amin!” dedi. Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz “Bu sefer senden daha önce duymadığımız bir şeyi duyduk ya Resûlallah! Eskiden böyle yapmıyordunuz, şimdi minbere çıkarken üç defa “amin” dediniz. Bunun hikmeti nedir?” diye sordular. Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdular: “Cebrâil aleyhisselam geldi ve ‘Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!’ dedi, ben de ‘amin!’ dedim. Cebrâil, ‘Ya Resûlallah, bir yerde adın anıldığı halde, Sana salat-u selam getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim. Ve son basamakta Cebrail, ‘Ramazan’a yetişmiş, Ramazan’ı idrak etmiş olduğu halde Allah’ın mağfiretini kazanamamış, afv-u mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!’ dedi, ben de ‘amin’ dedim.”

Bu üç meselenin faslı müştereki şudur: Cenab-ı Hak bir kısım külfet ve zorluk da ifade eden bu üç sorumluluğu yüklüyor. Fakat, onlardaki esas, ilahî hikmet ve gaye kulun gufrana mazhar olması, affedilmesidir. Ne var ki kul, oradaki o vazifeyi, o sorumluluğu yerine getirmediği için öyle bir nimetten tam istifade edemiyor. Yani, nasıl Üstad Hazretleri diyor: “İhsan-ı ilahî olarak bu hizmet üzerimize yüklenmiş.” Öyle de, ihsan-ı ilahî olarak insan anne ve babasını idrak etmiş; ihsan-ı ilahî olarak nam-ı Celîl-i Muhammedî onun yanında yad edilmiş ve ihsân-ı ilâhî olarak Ramazan-ı Şerif’e erişmiş. Fakat bu nimetlerin, bu ihsanların kadrini bilememiş. Oysaki bunlar, ibadet-ü taate paçanın tam sıvanacağı, Allah’tan sonra anne-babaya itaate paçanın tam sıvanacağı, tam Peygamber’e karşı kadirşinaslık vazifesi adına paçanın sıvanacağı fırsatlar gelmişken kapısının önüne kadar, o fırsatları değerlendirmemiş, dolayısıyla da “burnu yere sürtülsün, yazıklar olsun” itabını hak ediyor.

Ramazan-ı Şerif orucu çok önemli bir ibadettir. Belki namazla beraber umumiyet itibarıyla Kur’an-ı Kerim’de otuz küsür yerde zekat zikrediliyor; ama -bildiğiniz gibi- oruç için de Kur’an-ı Kerim’de sayfalar ayrılmış. Ve değişik cezalarda kefaret olarak aynı zamanda oruç takdir edilmiş. Bazı suçlara karşılık 60 gün, 10 gün, bazen de 3 gün oruç kefareti emredilmiş. Demek ki o, günahları, hataları eriten çok önemli bir faktör, insanı temizleyen ve yükselten bir unsur.


1.Ramazan, Müslümanlığımızı Yeniden İnşa Etme ve Zulme Karşı Birleşme Fırsatıdır

Ramazan’ı Nasıl Yaşıyorsun Baycan Pakistan?

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)