Muharrem ayı ile ilgili sorular
Sevgili Ehl-i Beyt dostları, sizlere bazı sorularım olacak; bu soruları mı cevaplandırırsanız çok sevinirim. Saygılarımla.1- Ramazan'da bazı Şii ve Alevi arkadaşlarımın oruç tutmadıklarını görüyorum; benim sorum şudur: Alevilik'de ve Şiilik'de ne zaman ve kaç gün oruç tutulur? 2- 12 İmam Orucu ne zamandan beri tutuluyor? 3- Kur'an'da Muharrem'de tutulan 12 İmam orucu il ilgile açık ayetler var mı? 4- Tevrat ve İncil'de 12 İmam orucu ile ilgili ayetler var mı? 5- Kerbela olayı miladi olarak hangi tarihte gerçekleşmiştir? 6. Dünyanın başka herhangi bir yerinde Türkiye'deki Aleviler gibi diğer dünya Alevileri namaz kılmıyorlar ve sadece cem ayiniyle mi yetiniyorlar veya onlarda da cem ayini diye bir uygulama var mı? 7. İmam Cafer Buyruğu olarak addedilen Buyruk kitapları İmam Cafer Sadık (a.s.) hazretlerine mi aittir veya menşei nedir? 8. Kur'an'da cem ayini ile ilgili bir ayet var mı? 9. Cem ayininin menşei nedir? 10. Kur'an'da namaz kelimesine karşılık gelen Arapça kelime nedir? Bu kelime Kur'an'da kaç kere geçiyor?
Cevap: Muhterem kardeşim, Sorularınızı sırasıyla cevaplandırmaya çalışacağız:
1- Ramazan'da bazı Şii ve Alevi arkadaşlarımın oruç tutmadıklarını görüyorum; benim sorum şudur: Alevilik'de ve Şiilik'de ne zaman ve kaç gün oruç tutulur?
Cevap: Evvela evvela siz de biliyorsunuz ki bir dini veya mezhebi hiçbir zaman o dine veya mektebe mensup olanların icraatı dikkate alınarak değerlendirmek doğru olmaz. Örneğin Müslüman olmayan bir kimse bugünkü Müslümanların durumuna bakarak İslam hakkında bir kanaat sahibi olmaya çalışırsa, belki bir kişi bile Müslüman olmaya rağbet etmez. Şimdi gelelim sorunuza; aziz kardeşim, sorunuzun cevabını anlamamız için Gerçek Şiilik ve Alevilik olan Ehl-i Beyt mezhebinin ana kaynakları olarak kabul edilen Kur'an-ı Kerim ve Resulullah'ın ve Ehl-i Beyt'inin hadislerine (ki aslında onlar da Resulullah'tan miras aldıkları hadislerdir) müracaat etmek gerekir. Bu konuda asırlar öncesinden (bizzat On iki İmamların hayatları zamanından beri) yazılan ciltler dolusu geniş kitaplar yazılmıştır. İsteyen herkes o kaynaklara müracaat edebilir. Evet bizim bu konudaki delilimiz Kur'an'dan Bakara Suresinin 183 ila 185. ayetlerdir ki sözü uzatmamak için ayetlerin metninin vermiyoruz. İsteyenler Kur'an'a müracaat edebilir. Resulullah ve Ehl-i Beyt'inden nakledilen hadislerden ise birkaç tanesini örnek olarak vermekle yetiniyoruz:
Resul-i Ekrem (s.a.a): Bu Ramazan ayı, öyle bir aydır ki onun orucunu Allah farz kılmıştır. Cennet kapıları onda açılır. Şeytanlar onda bağlanır. Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır (kadir gecesi). Kim o geceyi (ibadet, tövbe ve ile) idrak etmezse, (İlahi lütüflardan) mahrum kalır. Allah Resulü bu cümleyi üç defa tekrar etti. (Bihar-ül Envar, C.97, S.17)
Hz. Emir-ül Mu'minin Ali (a.s): Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'a yönelenlerin yapıştıkları en büyük vesile, ona ve Rasûlü'ne inanmak, yolunda cihad etmektir. Cihad, İslâm'ın en yüce rüknüdür. Aynı zamanda Allah'ın birliğini ikrar etmek de bu vesîlelerdendir; çünkü bu ikrar, yaratılışa uymaktır. Ve namaz kılmaktır, çünkü bu dînin esâsıdır. Ve zekât vermektir; çünkü bu, gerekli bir farzdır. Ve Ramazan ayının orucunu tutmaktır; bu da azaptan bir kalkandır. Ve Kâbe'yi ziyaret etmektir, hacdır, umredir; bunlar da yoksulluğu giderir, günahları yıkar, arıtır. Ve akrabâdan kesilmemek, onları görüp gözetmektir. Bu malın, ahvalin genişlemesine, ecelin gecikmesine sebeptir. Ve gizli sadaka vermektir ki bu suçları bağışlatır. Ve açıkça sadaka vermektir; bu da kötü ölümleri defeder; iyi işlerde bulunmaktır; buysa kötülüklere, kötü çağlara düşmekten korur insanı. (Nehc-ül Belağa, Hutbe: 110)
İmam Cafer-i Sadık (a.s): Allah-u Teala bizden önce hiç bir ümmete Ramazan orucunu farz kılmamıştır. Ravi şöyle sordu: O zaman Allah size orucu farz kıldı; sizden öncekilere farz kılındığı gibi. ayetine ne diyorsunuz? İmam Sadık şöyle buyurdu: Allah-u Teala Ramazan orucunu geçmiş ümmetlere değil, sadece peygamberlere farz kılmıştı. Ama Allah-u Teala bu (İslam) ümmete Ramazan ile lütfedip onun orucunu hem Resulullah'a hem de ümmetine farz kıldı. (Men La Yahzurh-ul Fakih, C.2, S.99)
İşte gördüğünüz gibi aziz kardeşim, hem Kur'an ayetleri, hem de Resulullah'ın ve Ehl-i Beyti'nin hadisleri Ramazan orucunu İslam ümmetine İlahi bir lütuf olarak farz kılındığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Artık bu delillerden sonra, Kur'an'a, Resulullah'a ve onun tertemiz Ehl-i Beyti'ne inanan bir kimsenin bu İlahi farizayı ihmal etmesi düşünülemez.
2- 12 İmam Orucu ne zamandan beri tutuluyor?
Cevap: 12 İmam orucundan maksadınız Muharrem ayının birinci gününden başlayarak Alevi geleneği olarak tutulan oruçtur herhalde. Bu orucun ne zamandan beri bir dini görev olarak Aleviliğe girdiği hakkında bir bilgiye sahip değiliz.
3- Kur'an'da Muharrem'de tutulan 12 İmam orucu il ilgile açık ayetler var mı?
Cevap: Muharrem ayının orucu hakkında Kur'an'da bir ayet yoktur.
Ehl-i Beyt İmamlarından Muharrem ayının birinci günün orucunun farz değil ama müstehap olduğu hakkında hadis vardır. Örneğin şu hadise dikkat ediniz:
Merhum Şeyh Abbas Kummî, Nefes-ul Mehmum adlı eserinde kendi senediyle Reyyan ibn-i Şebib'den rivayet etmiştir ki o şöyle dedi:
Muharrem ayının ilk gününde Eb-ül Hasan (İmam) Rıza'nın (Allah'ın selamı ona olsun) yanına vardım; o bana: Ey İbn-i Şebib oruca niyetli misin? dedi. Hayır dedim. İmam Rıza: Bu gün Hz. Zekeriyya'nın Ey Rabbim kendi indinden bana pak (temiz) bir soy ver sen dua'yı işitensin diyerek Rabbi (Azze ve Celleye) dua ettiği gündür. Allah onun duasını kabul buyurdu ve meleklere emretti ki Zekeriyya mihrapta durup namaz kılarken şöyle nida ettiler: Allah seni Yahya ile müjdeliyor.
Kim bugün oruç tutar sonra Allah Azze ve Celle'ye dua ederse Allah onun duâsını kabul eder nasıl ki Zekeriyya'nın duasını kabul buyurdu. Sonra şöyle dedi:
Ey Şebib oğlu! Cahiliyet dönemindeki Araplar bile Muharrem ayının hürmetini riayet ederek bu ayda savaş ve zulmü yasak bilirlerdi. Oysa, bu ümmet ne bu ayın saygısını ve ne de kendi Peygamberlerinin hürmetini gözettiler. Bu ayda Peygamber'in soyunu öldürdüler ve bu ailenin hanımlarını esir aldılar; varlıklarını yağmaladılar; Allah bu günahlarını affetmesin!
Ey Şebib oğlu bir şeye ağlayacak olursan Ali ibn-i Ebi Talib oğlu Hüseyin'e (a.s) ağla! Onun başını bir koçu keser gibi kestiler; ve bunun yanı sıra ailesinden dünyada benzerleri olmayan 18 yiğidi öldürdüler. Yedi kat gök ve yedi kat yer onun ölümüne ağladı; dört bin melek gökten ona yardım etmek için indiler ama (ilahî takdir gereği) Hz. Hüseyin'in şehit olduğunu gördüler, bu melekler Hz. Mehdi aleyh-is selam kıyam edinceye kadar mahzun ve üzgün bir halde Hz. Hüseyin'in kabri etrafında bulunacaklar; bunlar Hz. Mehdi (a.s) kıyam edince onun yaranı arasında yer alırlar. Bunların sloganları Ya le sarat-il Hüseyin (Ey Hüseyn'in kanının davacıları) olacaktır.
Ey Şebib oğlu babam kendi babasından o da büyük babasından (Zeyn-el Abidin a.s) rivayet etmiştir ki Hz. Hüseyin şehit düştüğünde gökten kan ve kırmızı toprak yağdı.
Ey Şebib oğlu, Hüseyin aleyhis selam'a gözünün yaşı yanaklarına sarkacak şekilde ağlarsan Allah senin büyük olsun küçük olsun az olsun çok olsun bütün günahlarını bağışlar.
Ey Şebib oğlu, eğer Allah'ın huzuruna hiç bir günahın olmadan çıkmak istiyorsan Hz. Hüseyin aleyhis selam'ı ziyaret eyle.
Ey Şebib oğlu, Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ile cennette bina edilmiş olan odalarda yerleşmek istiyorsan Hüseyin aleyhis selam'ın katillerine la'net oku!
Ey Şebib oğlu, Hüseyin aleyhis selam ile birlikte şehit düşenlerin sevabı kadar sevab elde etmek istiyorsan ne zaman Hüseyin aleyhis selam'ı hatırlasan keşke onlarla birlikte olaydım da yüce makama erişeydim. de.
Ey Şebib oğlu, cennetin yüce derecelerinde bizimle birlikte olmak istiyorsan bizim üzüntümüze sen de mahzun ol, bizim sevincimize sen de sevin, bizim velayetimize sarıl (bizi kendine veli ve imam bil) Zira bir adam eğer bir taşa bile bağlı olsa Allah onu kıyamet günü o taşla birlikte mahşere getirtir.
Muharrem ayının onuncu gününün, yani Aşura gününün orucu bazı hadislerde yasaklandığı ve bunun Umeyye Oğulları tarafından uydurulan hadislere dayandığı ve Hz. Hüseyin'in şehadetine şükretmek mahiyetinde böyle bir oruç uydurdukları nakledildiği için bu günün orucu Ehl-i Beyt mektebinin mercilerince mekruh bilinmiştir. Yani Aşura günü Ehl-i Beyt mektebine bağlı olan bir Şia-Alevi oruç tutmamalıdır. Sadece oruca niyet etmeden Aşura günü ikindi vaktine kadar bir şey yememesi ve bu sure içerisinde bir yaslı insan gibi Hz. Hüseyin'in mazlumluğuna ağlaması ve Hz. Hüseyin için düzenlenen yas merasimlerine katılması ve ikindi olduğunda az bir su içmesi gerekir. Bu konularla ilgili İmam Cafer Sadik (a.s)'dan bir takım hadisler nakledilmiştir. (Bkz. Şeyh Tusi, Misbahu'l-Müteheccidin, S.724 Vesaiu'ş-Şia, C.7, S.339)
Muharrem ayının birinci gününden dokuzuncu gününe kadar Allah için oruç tutup bunların sevabını Ehl-i Beyt'e hediye etmekte bir sakınca yoktur. Ancak bunu yaparken bu oruçların dinde farz olmadığını sadece müstehap oruç olarak tuttuğumuzun farkında olmalıyız. İkincisi bu gibi oruçlar farz olan Ramazan ayının orucunun yerine asla geçmez ve her Ehl-i Beyt dostu mutlaka gerçek anlamda Ehl-i Beyt imamlarını hoşnut etmek istiyorsa, o masum imamlara uyarak her yıl Ramazan ayının orucunu eksiksiz tutmalıdır. Bu konuda her hangi bir ihmalkarlığa yer vermemelidir. Aksi taktirde Ehl-i Beyt İmamlarının yolunu gerçek anlamda takip edenlerden sayılmaz.
4- Tevrat ve İncil'de 12 İmam orucu ile ilgili ayetler var mı?
Cevap: Tevrat ve İncil'de on iki İmam orucu ile ilgili bir şey olduğu hakkında bir bilgimiz yoktur Ancak bazı rivayetlerde yer aldığına göre Aşura gününün orucu Yahudilikte olan bir gelenektir. Bu gelenek Ramazan Ayı'nın orucunun gelmesiyle İslam dinince kaldırılmıştır. (Bkz. Vesaiu'ş-Şia c.7 s340)
5- Kerbela olayı miladi olarak hangi tarihte gerçekleşmiştir?
Cevap: Kerbela olayı, kameri takvimle Peygamber (s.a.a)'in hicretinin altmış birinci yılının Muharrem ayında gerçekleşmiştir.
Hz. Hüseyin (s.a) Kerbela çölüne Muharrem ayının ikinci günü inmiştir ve Muharrem ayının onuncu günü yani Aşura günü şehit edilmiştir. Ehl-i Beyt mektebinin kaynaklarında yer alan bazı rivayetlere göre, Aşura günün Cuma günü olduğu kaydedilmiştir.
Ancak bu gün miladi şemsi takvimle hangi aya denk geldiğini dakik olarak tespit etmek zordur; çünkü kameri aylar hilali görmeğe dayalıdır. Bu yüzden hesapla çıkarılan kameri ayla gerçek kameri ay arasında fark olabilir. Biz elimizde olan bir bilgisayar programıyla Aşura günün miladi şemsi takvimle hangi tarihe denk geldiğini tespit etmek istediğimizde şöyle bir tarih karşımıza çıktı: 9 Ekim 680 Salı Günü. Bu tarihin, yanlış olduğu yukarıda da işaret edildiği üzere açıktır. Çünkü Aşura günün Salı günü olduğuna göre bir nakile kitaplarda rastlamadık.
2. Kerbela vakıasını anmada kameri takvimin esas oluşunun sebebi açıktır. Çünkü bu sırf normal bir tören değildir. Bu bir dini görevdir. Bu görevi biz Ehl-i Beyt İmamlarının emri üzere yapıyoruz. Aşağıda bunu ispatlayan bazı hadislere yer vereceğiz. Ehl-i Beyt İmamları da kendi dost ve Şialarına sürekli olarak Hicri Kameri takvime göre Muharrem ayının birinci gününden başlayarak on gün Hz. Hüseyin'in yasını canlı tutmaya her yıl aynı tarihte bu hadiseyi göz yaşlarıyla ağıtlarla anmaya emretmişlerdir. Özellikle Muharrem ayının onuncu günü anlamına gelen Aşura gününün yas ve hüzün günü olarak anılmasını emretmişlerdir. Öyle ki Muharrem ayında Hz. Hüseyin'in yasını anmak her Ehl-i Beyt dostunun bir kimlik ve özelliği durumuna gelmiştir. Bu vakıa 1400 yıl boyunca her yıl dünyanın her yerinde bulunan Şialar tarafından anılmakta, Hüseyin (a.s)'ın yolu ve mesajı tekrarlanmakta, o yola bağlılık kalpten gelen bir aşk ve muhabbet ve gözden akan yaşlarla ortaya konulmakta ve Yezid'in yolu lanetlenmektedir. Ve bu Şia kültürünün en belirgin can noktasıdır. Bu olmadan zaten şia kendisini asla yaşatamazdı.
Bir de Muharrem ayında Kerbela vakıasının anılmasın diğer bir nedeni de belki, Yezid ve takipçilerinin ne kadar cinayetçi ve zalim olduklarını göstermektir. Çünkü İslam dininde Muharrem ayında savaşmak haram olduğu kesindir. Ancak Yezit ve ordusu (Allah kıyamet kadar onlara lanet etsin) bu ayda Hz. Hüseyin (a.s)'ı katletmekten geri durmadılar.
6. Dünyanın başka herhangi bir yerinde Türkiye'deki Aleviler gibi diğer dünya Alevileri namaz kılmıyorlar ve sadece cem ayiniyle mi yetiniyorlar veya onlarda da cem ayini diye bir uygulama var mı?
Cevap: Alevilikten maksat Şiilik ise şunu bilmelisiniz ki, dünyada var olan Şia'nın mutlak çoğunluğu namaz kılmaktadır. Bunun için nüfusunun çoğunluğunu veya önemli bir kesimini Şia oluşturan ülkelerin durumunu incelemek yeterlidir. Örneğin İran, Irak, Azerbaycan, Lübnan, Pakistan, Afganistan, Bahreyn ve diğer ülkelerde yaşayan Şia kitleleri Ehl-i Beyt mektebinin fıkhı yani İmam Ca'feri Sadık mezhebi üzere namazlarını sürekli kılmaktadırlar. Ehl-i Beyt mektebinde namazın kılınış şeklini ve hükümlerini öğrenmek için bu sitede Namaz Rehberi bölümüne bakabilirsiniz.
Ama maksadınız Şia gruplarından bir kol sayılan Bektaşilik vb. gruplar ise, bunların da temelinde namaz olmasına rağmen (bunun için Hacı Bektaş'ın makalat kitabındaki şeriatın marifete göre konumunu ağacın kökünün meyvesine göre konumuna benzetmesinden ve ağacın meyve verebilmesi için sürekli kökün sağlam olması gerektiğini vurgulamasından ve hem de Hacı Bektaş'ın bağlı olduğu İran'daki horasan seyitlerinin durumundan anlamak mümkündür) ancak bu kolların bu günkü halinde maalesef Ehl-i Beyt'in en çok önem verdiği namaz konusu unutulmuş ve yerine bazı cahilce efsaneler veya namaz adında bazı uyduruk merasimler örneğin yüz-yüze namaz gibi şeyler geçirilmek istenmiştir. Bizce bu, Osmanlının Alevilere her türlü saldırı ve baskıyı caiz göstermek için çeşitli oyunlarla Alevilerin bilgin ve alimlerini öldürerek onları bilgisizlik içerisinde bırakması, onları bilinçli olarak dinden uzaklaştırmaya çalışması ve bunun için onların Türkiye'nin güneyinde yer alan Aliyullahiliğin (Gulatın) etkisi altında kalmalarına zemin hazırlaması sonucu oluşan bir durumdur. Bu oyunlar gerçek Aleviliğin saptırılması ve yıkımı için düzenlenmiştir. Türkiye'deki Aleviliği Horasan erenlerinin ve İmam Rıza aleyhisselam'ın soyundan gelen seyitlerin oluşturduğu bir akım olarak değerlendirdiğimizde ve özellikle Aleviliğin fikir olarak esinlendiği İran'daki Şah İsmail dönemi Şialığa baktığımızda namazın ve diğer şer'i hükümlerin temel bir unsur olarak bu Alevilikte var olduğunu görmekteyiz.
7. İmam Cafer Buyruğu olarak addedilen Buyruk kitapları İmam Cafer Sadık (a.s.) hazretlerine mi aittir veya menşei nedir?
Cevap: Genelde Türkçe olarak İmam Ca'fer Sadık buyruğu olarak yayınlanan kitaplar hak ile batılın karışımıdır; başka bir ifadeyle İmam Ca'fer Sadık'tan nekledilen sahih hadislerle zayıf hadisler ve bazen bu kitabi oluşturanların kendi hatalı yorumları bir arada bu kitaplarda yer almaktadır. Bu ise söz konusu kitapları Ehl-i Beyt mektebini açıklayan bir güvenilir kaynak olmaktan çıkarır. Sadece bizim bilgimiz çerçevesinde İmam Cafer Sadık buyruğu adı altında yayınlan kitaplar arasında Sabri Hamedani'nin yazdığı kitap içerik olarak sağlamdır.
8. Kur'an'da cem ayini ile ilgili bir ayet var mı?
Cevap: Kur'an Kerim'de cem aini ile ilgili bir ayet mevcut değildir. Hatta hiçbir sahih Ehl-i Beyt hadisinde de bu ain ile ilgili bir hadis yoktur. Bu sadece bir tasavvuf geleneği olarak aleviliğe geçmiştir ve şer'i sağlam bir dayanağı yoktur. Böyle ainleri yaparken Ehl-i Beyt imamlarını rencide edecek Allah'ın haram kıldığı işlerden uzak durmaya özen göstermek gerekir. Eğer bir araya gelip şer'i ölçüler çerçevesinde Ehl-i Beyt İmamlarının faziletleriyle ilgili olarak şiir, hadis veya İmam Hüseyin ile ilgili ağıtlar okunursa bunun sakıncası yoktur.
9. Cem ayininin menşei nedir?
Cevap: Cem ayinin menşei hakkında geniş bir bilgiye sahip değiliz. Ancak tasavvuf akımlarında görünen bir çeşit ain olduğu ortadadır.
10. Kur'an'da namaz kelimesine karşılık gelen Arapça kelime nedir? Bu kelime Kur'an'da kaç kere geçiyor?
Cevap: Namaz kelimesinin karşılığı olan Salat kelimesi isim kipinde 62 defa (tekil ve çoğul olarak) Kur'an-ı Kerim'de kullanılmıştır. Salat (Salave) kökünden türeyen fiil ve mekan kipi sözcükleri de buna eklersek toplam olarak yaklaşık 90 defa namaz kelimesinin karşılığı olan salat kelimesi Kur'an'da kullanılmıştır.
KERBELA BİR MEKTEPTİR
FARKLI YÖNLERİYLE HÜSEYNİ KIYAM
Hüseynî Kıyamı yaşatan unsurlar
Muharrem, Matem ve Mühasebe Ayı
Hüseynî Kıyamın Mahiyeti
NEDEN HÜSEYİN (A.S) UNUTULMUYOR?
Peygamberimizin (s.a.a) Ailesine Ne oldu?
KERBELA SEHITLERININ ARDINDAN
KERBELA ŞEHİDLERİNE AĞLAMAK
Kerbela'da Peygamberin Atı