• Nombre de visites :
  • 25256
  • 24/10/2007
  • Date :

ALLAH'I ZİKRETMEK

allah'i zikretmek

    Allah'ı zikretmek manevî hareketin ve Allah'a yakınlığa doğru seyr ve sülûk etmenin başlangıç noktası sayılabilir. Sülûk eden bir insan zikir vasıtasıyla tedricen madde ufuğundan daha yukarılara çıkar, sefa ve nuraniyet âlemine ayak basar ve Allahu Teâlâ'ya yakınlık makamına ulaşıncaya dek tedricen mükemmelleşir. Allah'ı anmak ibadetlerin ruhu ve onların meşru oluşunun en büyük hedefi menzilesindendir. Çünkü her ibadetin değeri insanın teveccüh miktarı kadardır. Ayet ve hadislerde Allah'ı zikretmek konusunda pek fazla tavsiyeler edilmiştir. İşte bir kaç örnek:
    Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin (anın). [1]

  

Keza buyuruyor ki: Onlar (akıl sahipleri), ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikreder ve göklerin ve yerlerin yaratılışı hakkında düşünürler. (Ve derler ki:) Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen münezzehsin, bizi ateşin azabından koru. [2]

    Başka bir yerde de şöyle buyurmakta: Gerçekten de kendini temizleyip-arınan ve rabbinin adını anıp da namaz kılan kurtulur, murada erer. [3]


    Ve yine buyuruyor ki: Ve sabah, akşam rabbinin adını zikret [4]


    Diğer bir yerde de şöyle buyuruyor: Rabbini çokça zikret ve akşam, sabah O'nu tesbih et. [5]


    Allahu Teâlâ Nisa Suresi'nde buyuruyor ki: Namazı bitirdiğinde, Allah'ı ayaktayken de, otururken ve uzanırken de zikredin. [6]


    İmam Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Her kim Allah'ı fazla zikrederse Allahu Teâlâ onu Cennet'te kendi lütfunun gölgesi altında tutar. [7]

  

İmam Sadık (a.s) ashabına şöyle buyurmuşlardır: Mümkün olduğu kadar gece gündüz her saatte Allah'ı anın. Çünkü Allahu Teâlâ kendisini fazla zikretmenizi emretmiştir size; Allahu Teâlâ kendini anan bir mümini anar. Bilin ki, bir mümin Allah'ı anarsa Allah da onu anar. [8]

    Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Allahu Teâlâ Hz. Musa'ya (a.s) şöyle buyurmuştur: Gece ve gündüz boyunca beni çokca zikret; zikredince huzu ve huşu içinde, belayla karşılaşınca sabırlı ve beni anınca huzurlu ve sakin ol. Bana ibadet et ve ortak koşma. Herkes bana dönecektir. Ey Musa! Beni kendine zahire edin; hazinen olan kalıcı salih amellerini benim yanıma bırak. [9]


    İmam Sadık (a.s) başka bir yerde de şöyle buyurmaktadır: Allah'ı zikretmekten başka her şeyin bir haddi ve sınırı vardır; ancak Allah'ı zikretmenin bir haddi ve sınırı yoktur. Allah'ın bir takım farizaları vardır ki her kim onları yaparsa sınırları odur. Her kim Ramazan ayının orucunu tutarsa onun sınırı odur. Hac da sınırlıdır, Her kim hac merasimlerini yerine getirirse onun sınırı da odur. Ancak Allah'ı zikretmenin bir sınırı yoktur. Allahu Teâlâ onun azına razı olmamıştır. Ona son bulacağı bir sınır da bırakmamıştır.

allah'i zikretmek

    Daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: Ey iman edenler, çokça Allah'ı zikredin. Ve O'nu sabah ve akşam tesbih edin. (Ahzab / 41-42) ve Allahu Teâlâ bu ayette zikir için belli bir miktar tayin etmemiştir buyurdu.


    İmam (a.s) daha sonra şöyle devam etti: Babam İmam Muhammed Bâkır (a.s) çokça zikrederdi. Ben onunla birlikte yürürken o Allah'ı zikretmekteydi. Onunla yemek yerken o zikrederdi. Hatta halk ile konuştuğu zamanda bile Allah'ın zikrinden gafil değildi. Dili ağzına yapıştığı halde dahi lâ ilahe illallah dediğini görüyordum. Sabah namazından sonra bizi etrafına toplayarak güneş doğuncaya kadar zikretmemizi emrederdi.


    (Sonra da şöyle devam etti:) Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: (Size her amelden daha fazla derecenizi yükseltecek, Allah yanında her şeyden daha temiz ve daha sevgili olan, sizin için dirhem ve dinardan daha iyi ve hatta Allah yolunda düşmanlarınızla cihad etmekten daha faziletli olan amellerin en iyisini haber vereyim mi?) Buyur ya Resulullah, diye arzedilince (Allah'ı çokca zikredin), diye buyurdu.


    İmam Sadık (a.s) daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: Adamın biri Resulullah'ın (s.a.v) huzuruna çıkarak: Mescid ehlinin en üstünü kimdir? diye arzetti. Resulullah (s.a.a): Allah'ı diğerlerinden daha fazla zikreden kimsedir, cevabını verdi. Resulullah buyurmuştur ki: Herkimin zikreden dili varsa dünya ve Ahiretin hayırı ona verilmiştir. [10]

    Resulullah (s.a.a) Ebuzer'e şöyle buyurmuştur:

 Kur'ân tilavet et ve Allah'ı çokça zikret; zira bu iş senin göklerde zikredilmene sebep ve yeryüzünde senin için nur olur. [11]

    İmam Hasan'ın (a.s) Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle rivayet ettiği nakledilmiştir: Cennet bahçelerine doğru yarışın. Ashab: Cennet bahçeleri nelerdir? diye sorunca, Hazret: Zikir halkalarıdır. cevabını verdiler. [12]

  

İmam Sadık (a.s) Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakleder:
Gafiller arasında Allah'ı zikreden kimse (savaştan) kaçanlar arasında bir mücahid gibidir ve Cennet böyle bir mücahide farzdır. [13]

    Resulullah'ın (s.a.a) ashabına şöyle buyurduğu nakledilmektedir: Cennet bahçelerinden yararlanın. Ya Resulullah! Cennet bahçeleri nelerdir? diye arzedilince Hazret: Zikir meclisleridir. Gece gündüz Allah'ı zikredin; herkim Allah yanında kendinin değer ve makamını bilmek istiyorsa Allah'ın kendisi yanında makamının ne olduğuna baksın. Çünkü Allahu Teâlâ kulunu, kulunun O'nun kendisi (Allah) için seçtiği makama ulaştırır. Bilin ki sizin derecenizi her amelden daha yukarı çıkaran ve sizin için güneşin ışıdığı şeylerden daha iyi olan amellerinizin en iyisi, Allah'ı zikretmektir. Zira Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: Ben, beni zikredenle birlikteyim. [14]
-----------------------------------------------------------------------------
[1]- Ahzab / ul.
[2]- Âl-i İmran / 191.
[3]- A'la / 14-15.
[4]- İnsan / 25.
[5]- Âl-i İmran / 41.
[6]- Nisa / 103.
[7]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1182.
[8]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1183.
[9]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1182.
[10]- Vesail-uş Şia, c.4, s.1181.
[11]- Bihar-ul Envar, c.93, s.154.
[12]- Bihar-ul Envar, c.93, s.156.
[13]- Bihar-ul Envar, c.93, s.163.
[14]- Bihar-ul Envar, c.93, s.163.

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)