İMAMET 2
MEHDİ HAKKINDAKİ İNANCIMIZ
Yeryüzünü, zulümle, cevirle dolduktan sonra adaletle, eşitlikle dolduracak olan ve Hazret-i Fatıma (aleyha selamın) evladından bulunan Mehdi'nin zuhur edeceği müjdesi, Resul-i Ekrem'den (s.a.a.) Tevatürle sabittir ve meşreblerinin ayrılıklarına rağmen bütün müslümanlar, buna dair hadisleri rivayet etmişlerdir.
Bu inanç, bazı mugalatacıların sandıkları ve yaydıkları gibi, Şia'nın icad ettiği bir düşüncenin ifadesi değildir. Mehdi fikri, Resulullah'dan (s.a.a.) gelmeseydi ve bütün müslümanlar, buna inanmasalardı, ta eski çağlardan beri Kisanilerden, Abbasoğullarından, Alevilerden ve diğer taifelerden, bu inanca dayanarak, yalan yere Mehdilik davasına kalkışanlar, bu iddia ile nüfuzlarını kuvvetlendirmeye çalışanlar, böylece de iktidara sahip olmaya, saltanat kurmaya uğraşanlar çıkmazdı.
Biz İslam dininin gerçekliğine, ilahi ve son din olduğuna inandığımız, insanları ve insanlığı düzene sokmak için başka bir dinin meydana çıkmayacağına, buna imkan bulunmadığına iman ettiğimiz için İslam dininin tam anlamıyla yayılacağına, İslam'ın tam olarak kuvvetleneceğine, alemin de bu suretle zulümden, bozgundan arınacağına ve Mehdi'nin zuhur edeceğine iman etmekteyiz. İslam'a bir çok bid'atler girmiş, İslam adına bir çok sapıklıklar meydana çıkmıştır. Dinin kuvvet bulması, bid'atlerin, sapıklıkların tümden kalkması için ilahi bir lütuf, rabbani bir inayet gerektir. Allah-u Teala tarafından kulları böyle bir hidayete sevk edenin, olağanüstü bir kudretle zuhur ederek yeryüzünü, zulüm ve cevirle dolduktan sonra adaletle, eşitlikle doldurması gerekir. Hasılı İslam dininin son din olduğuna ve gerçek bulunduğuna, Allah-u Teala'nın vadettiği gibi aleme yayılacağına inandığımız gibi, insanları fesattan, zulümden kurtaracak bir ıslah edenin, Mehdi'nin zuhur edeceğine de iman etmek icabeder. Bu yüzdendir ki İmamiyye ve diğer İslam mezheblerinin hepsi, böyle bir zatın zuhuruna inanmışlardır; ancak aramızdaki fark şudur:
İmamiyye, Mehdi'nin, 256 Hicride doğan ve İmam Hasan'ul-Askeri'nin oğlu olup cedleri Resulullah'ın (s.a.a.) adaşı bulunan onikinci imam olduğuna inanmaktadır; bu da peygamber-i Ekrem'den (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt'inden gelen mütevatir haberlere dayanmaktadır. Doğumu ve gizlenmesi, mütevatir olarak nakil ve rivayet edilmiştir; esasen çağlardan hiç bir çağda İmametin kesilmesi caiz değildir. İmam gizli olsa da, Allah-u Teala tarafından takdir edilen günde, elbette zuhur edecektir ve bu, ilahi sırlardan bir sırdır ki ancak Allah-u Teala'ya malumdur.
Mehdi'nin, bu kadar uzun bir müddet hayatta kalması, Allah-u Teala'nın bir icazıdır; babalarının vefatlarında beş yaşında olmaları ve bu yaşda ümmetin imametini tekeffül etmeleri, Hazret-i İsa'nın (a.s.) beşikte iken insanlarla konuşmasından, peygamber olarak gönderildiğini söylemesinden daha büyük bir mucize değildir.
Tıb, tabii ömrün uzatılabileceğini söylese de, buna inansa da, inanmasa da, Allah-u Teala'nın her şeye gücü yeter; nitekim Nuh peygamber (a.s.) pek uzun bir ömür sürmüştür; İsa peygamber (a.s.), Kur'an-ı Kerim'in bildirdiğine göre hala sağdır. Birisi, hem müslüman olduğunu iddia eder, hem de Kur'an-ı Kerim'in verdiği haberde şüpheye düşerse, artık esenlik İslam'a. İman sahibi olduğunu iddia ettiği, Kur'an'a inandığını söylediği halde böyle bir şeyin olabileceğinde şüphe eden kişiye şaşılır doğrusu.
Ancak şunu da söylememiz gerek:
İslamı düzene sokacak, adaleti yayacak böyle bir zatın geleceğini bekleyip dinin ahkamını o zaman aktarmak, marufu buyurmaktan, münkeri nehy etmekten vazgeçmek, hiç bir vakit caiz olamaz. Müslüman, her an, şer'i hükümlerle amel etmeye memurdur; kendisini gerçeğe götürecek yolları aramak, ona vacibdir; marufu, elinden geldiği kadar emretmesi, halkı münkerden nehy etmesi gerektir; çünkü peygamberimiz (s.a.a.) Hepiniz de çobansınız ve hepiniz sürüsünden sorumludur buyurmuşlardır. Alemi düzene sokacak Mehdi'nin, bu kutluluğu, bu müjdeyi sağlayıp tatbik sahasına koyacak hidayet sahibinin gelmesini bekleyip vacib olan şeyleri o zamana bırakmak caiz değildir. Bu zuhur müjdesi, kuldan teklifi ıskaat etmez, şer'i hükümleri o zamana bırakmasını icab ettirmez.
İmamet İlâhî Bir Makamdır
İmamet Makamı
İmam, İnsan Vücudundaki Kalbe Benzer
Hz.Ali (a.s)'nın Hz. Resulullah (s.a.a) Tarafından Tayini
MASUM İMAMIN SIFATLARI
TATHİR AYETİ
İmamın İsmeti