Evliliğin Dünya ve Ahiret Eserleri
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
"Ensardan genç bir erkek, Resul-i Ekrem (s.a.a)'in mübarek huzuruna varıp kendi yoksulluğu için şikâyette bulundu. Resul-i Ekrem derdinin derman bulması için Ensardan olan gence; 'Git, evlen!' buyurdu."
"O vakit Ensardan bir başkası gence yanaşıp yavaşça; 'Benim de genç ve güzel bir kızım vardır, diye fısıldadı. Eğer arzu edersen onu seninle evlendirmek isterim.' Bir an evvel Resul-i Ekrem (s.a.a)'in buyruğunu yerine getirmek isteyen genç, şahsına gelen bu teklifi memnuniyetle kabul edip yüce Rahman'ın bol rızkına mazhar olanlara katıldı. Haberi Resul-i Ekrem'e iletilince de, her kelâmı inciler saçan Allah Resulü diğer gençlere de; 'Kendinizi evliliğe hazırlayınız.' diye buyurdu."[1]
Bir başka hadiste Resulullah (s.a.a) efendimiz şöyle buyuruyor:
Evlenip aile oluşturunuz ki, rızkınızın çoğalmasına vesiledir.[2]
Evlilik, vücudun sağlığını koruma açısından, çok önemli bir etkendir. Tıpta birçok hastalıkların, ister bedensel ve ister ruhsal olsun, evlenmemekten kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Evliliğin ahiret eserlerine gelince; manevî âlemde insanları tamamen olgunlaştıran evlilik, dairesi içerisine aldığı kişileri her türlü fesat ve fuhuştan koruduğu gibi yüce insaniyet makamına eriştirmede de en mühim rolü ifa etmektedir. Başka bir deyişle evlilik, Allah katında "efdal'ul-ibadet" yani ibadetlerin en güzelidir. Bakınız bu konuda Resul-i Ekrem (s.a.a) ne buyurmuştur:
Kim Allah'la bütün günahlardan arınmış, tertemiz bir hâlde mülakat etmek istiyorsa evlenmiş ve bir eşe sahip hâlde Allah'ın huzuruna çıkmalıdır.[3]
Görüldüğü gibi evlilikte ilâhî felsefe ve ilâhî değerler tahmin edilemeyecek kadar çoktur. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) sözlerinden de anlaşılacağı üzere, hidayete açılan kapılardan biri evlilikten geçmektedir.
Hayırlı bir akıbet, temiz bir kalp ve tam bir iman sahibi olabilmek için evlilik şarttır.
Evlilikten kaçınanlar iyi insanlar olsalar bile, ahirette evlilerin derecelerine varamazlar.
Konuyla ilgili kısa bir öyküyü anlatmakta yarar vardır:
Beşir b. Haris, yaşının bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen evlenmemişti. Söylentilerin yuğun olduğu bir dönemde halktan biri yanına gelip; "Ey Beşir, halk hakkında konuşur, seni çekiştirip durur olmuştur. Bekârlığından dolayı Resul-i Ekrem'in mübarek sünnetini terk ettiğini söyleyip dururlar. Şimdi vaktidir ki bizleri affedip hakkında söylenenlerin doğruluğuna kanaat gösteresin."
Beşir onca sözü dinledikten sonra şöyle dedi: "Gidiniz Arkamdan konuşanlara, müstehap amelleri terk ettiğimi ama farz amellerle meşgul olduğumu bildiriniz."
Zamanla Beşir hastalandı ve kısa bir müddet sonra da ebedi âleme irtihal etti. Onu çekiştirip arkasından konuşanlar o gün Beşir'i rüyalarında gördüler: "Ey Beşir!" diye sordular. "Yüce Allah sana neler bahşetti?" Beşir şöyle cevap verdi: "Şimdi yüce Allah'ın benim için verdiği yüksek derecelerdeyim. Ancak, dünyadayken evli olanların mevkilerine erişmiş değilim.!"
Yüce Allah, evlilikle ilgili olarak şöyle buyuruyor:
Yine O'nun (Rabbinizin) delillerindendir ki onda sükûn bulmanız için (kendilerine meyil ve ülfet edesiniz diye) size kendi nefsinizden (cinsinizden) eşler yarattı ve aranızda bir sevgi ve bir merhamet kıldı. Hiç şüphe yok ki bunda düşünen bir topluluk için deliller (ibretler) vardır.[4]
Ayet-i kerimeden anlaşıldığı kadarıyla, Nebevi sünnet olan evlilikten kaçınanlar, çok şey kaybetmektedirler. Ayette geçen sükûnet, hem bedensel, hem ruhsal, hem kişisel ve hem de toplumsal açılardan gerçekleşir. Bu arada, evliliği terkten dolayı karşı karşıya gelinen bedensel hastalıkları da göz ardı etmemek gerekir.
Bununla birlikte bekârların bedensel ve ruhsal huzursuzluklarla karşı karşıya oldukları herkes tarafından az-çok bilinmektedir.
Toplumsal meselelerde bekâr kesimlerin sorumluluk duygusu, diğer kesimlere nazaran daha azdır. Bu yüzden bekârlar arasında intihar olayları daha fazladır. Çoğu cinayetler de yine bekârlar tarafından işlenmektedir.
Gerçekte evlilik hayatına atılan bir şahıs, ailevi meseleleriyle iç içe kaldığı vakit toplum içerisinde yeni bir şahsiyet kazanır. Topluma nazaran sorumluluk duygusu da artar.
Sevgi ve rahmete gelince: Toplum, fert ve onun çoğu-luyla meydana gelir. Aynı şekilde büyük bir bina da tuğla ve onun çoğuluyla örülür. Dolayısıyla toplumu meydana getiren fertler ve binayı oluşturan tuğlalar arasında irtibat bulunmadıkça, yıkılmaya ve çökmeye maruz kalırlar. İşte yüce Allah (c.c) da, insanı bu yüzden toplumsal yaşayış üzerine ve birbirlerine karşı bağ görevini yapacak eşler yaratmıştır.
Anlatılanlar, uzunca araştırmadan sonra satırlara dökülen bunca belgeler, hepsi birer yoldur değerli okuyucular. Yalnız, görünen yolu görmezlikten gelmenin mümkün olmayacağını bilmek gerekir. hâl böyleyken tek yol olan İslâmî sınırlar çevresinde yüce Allah'ın faziletlendirdiği, Resul-i Ekrem (s.a.a) efendimizin de yüce değerler verdiği bu sünneti görmezlikten gelmek "neden?" diye sorabiliyoruz ancak. Cevabıysa, size bağlı; siz anne ve babalar ve siz genç erkekler ve kızlara.
[1]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b:11, h:3.
[2]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b:10, h:3.
[3]- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl:1, b:1, h:15.
[4]- Rûm / 21.
EVLİLİĞİN VE EVLİLERİN FAZİLETİ
Niçin Evlilik?
Her Şeyden İki Çift Yarattık
Kutsal Müessese
Ailenin önemi
Sevgi İksiri