Şefaat Nedir?
Soru : Sizin İnandığınız Şefaat Nedir?
Cevap: Her ne kadar şefaatin sonucu hususunda görüş farklılığı sergileseler de, İslâm fırkalarının hemen hepsi Kur'ân ve hadislere uyarak şefaati İslâm'ın kesin ilkelerinden biri olarak kabul ederler. Şefaatin hakikati, Allah'ın yanında değeri ve saygınlığı olan bir insanın yüce Allah'tan bir başka bir insanın günahlarını bağışlamasını veya makamını yükseltmesini istemesidir. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Bana beş şey verildi: …ve bana şefaat verildi, onu ümmetim için sakladım."[1]
Şefaatin Sınırlılığı
Kur'ân, mutlak ve kayıtsız şartsız şefaati kabul etmez. Kur'ân'a göre şefaat, şu kayıtlarla sınırlıdır:
1- Şefaat edecek olan kimse, Allah tarafından şefaat etme yetki ve iznine sahip olmalıdır. Dolayısıyla ancak manevî anlamda Allah'a yakın olmanın yanında, bu iş için Allah tarafından izni olan kimseler şefaat edebilirler. Kur'ân-ı Kerim, bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Rahman'ın katında bir ahit almış olanlardan başkaları, şefaat yetkisine sahip değildirler."[2]
Başka bir ayette ise şöyle buyurmaktadır:
"O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez."[3]
2- Şefaat edilecek kimse, şefaatçi aracılığıyla ilâhî feyzi elde etme liyakatine sahip olmalıdır. Yani Allah ile iman bağı kopmamış, şefaatçi ile manevî bağlantısı kesilmemiş olmalıdır.
Dolayısıyla Allah ile aralarında iman bağı olmayan kâfirler ile, şefaat edecek kimselerle manevî bağlantısı kesilmiş olan bazı günahkâr Müslümanlar -örneğin namaz kılmayanlar ve adam öldürenler gibi- şefaate nail olmayacaklardır.
Kur'ân, namaz kılmayan ve yeniden diriliş gününü inkâr eden kimseler hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez."[4]
Kur'ân, zalimler hakkında ise şöyle buyurmaktadır:
"Zalimlerin ne içten bir dostu, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçisi olur."[5]
Şefaatin Hikmeti
Şefaat, tıpkı tövbe gibi, sapkınlık ve günah yolunun yarısında günahları terk edip, ardından ömrünün geri kalan bölümünü Allah yolunda tüketebilecek kimseler için bir ümit ışığıdır. Çünkü günahkâr bir insan, sınırlı koşullarda şefaatçinin şefaatine nail olabileceğini hissedecek olursa, bu sınırı korumaya ve daha ileri gitmemeye çalışır.
Şefaatin Sonucu
Müfessirler, şefaatin sonucunun günahların bağışlanması mı, yoksa derecenin yükselmesi mi olduğu hususunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Ancak Hz. Peygamber'in (s.a.a), "Kıyamet gün benim şefaatim, ümmetimden büyük günahlar işleyenler içindir."[6] şeklindeki sözünü dikkate aldığımızda, birinci görüşün daha ağır bastığını söyleyebiliriz.
-----------------------------------------------------------------------------
[1]- Müsned-i Ahmed, c.1, s.301; Sahih-i Buhari, c.1, s.91, Mısır bas.
[2]- Meryem, 87
[3]- Taha, 109
[4]- Müddessir, 48
[5]- Mü'min, 18
[6]- Sünen-i İbn-i Mace, c.2, s.583; Müsned-i Ahmed, c.3, s.213; Sünen-i Ebi Davud, c.2, s.537; Sünen-i Tirmizi, c.4, s.45