İffet nasıl kazanılır?
Soru: Saygıdeğer hocam, aşağıdaki sorumu cevaplarsanız sevinirim. Allah ilminizi amelinizle birlikte artırsın.Ben üniversite mezunuyum ve şu an özel bir sektörde çalışıyorum. Çok zorlandığım bir mesele var. Karakter olarak samimi, neşeli bir insanım. İşyerimde namahremlerle muhatap olmuyorum; ama bayan arkadaşlarla bazen çok samimi ortamlar oluyor. Ben ağır, takvalı, seçkin bir bayan olmak istiyorum. Bunu her zaman başaramıyorum. Hz. Resulullah (s.a.a): Benim bildiklerimi siz bilseydiniz, hiç gülmez hep ağlardınız buyuruyor. Takva, hatta vera' nasıl olur? Nişanlım bana Hz. Fatıma'nın talebesi diyor. Alakam yok. Bana anlatın bir bayan, imanlı, takvalı, Hz. Fatıma gibi bir bayan nasıl olur? Allah razı olsun.
Cevap: Muhterem kardeşim, beslediğiniz duygular, planladığınız hedefler çok güzel şeylerdir. Aslında mu'min bir insanın, hakkıyla ulaşamasa dahi hep bu tür ulvi hedefleri düşlemesi çok güzel bir şeydir. Hadislerden de anlaşıldığı üzere, mu'minin himmeti yüce olmalıdır. Tabi elinden geldiği kadar da onlara ulaşmaya çalışmalıdır. Bazı hadislerde, maddi ve dünyevi şeylerde her zaman kendinizden aşağılara bakın. Ama manevi hususlarda daima kendinizden yukarıları göz önünde bulundurun. Tabi bunun sebebi ise evvela insanın himmet ve gayretinin çoğalmasıdır; saniyen de insanın kendinden daha üstün ve daha ileride olanları göz önünde bulundurması, onu gurur, kibir ve kendini beğenme gibi kötü sıfatlardan uzak tutar.
Allah-u Teala bizlere İlahi öğretilerle birlikte, güzel örnekler de tanıtmıştır. Bunların başında da Hz. Fatıma, Hz. Zeyneb, Hz. Hatice, Hz. Meryem, Hz. Asiye gibi şahsiyetler gelmektedir. Biz tabi onlar gibi olamayız, ama Hz. Ali'nin ( a.s) de buyurduğu gibi kendimizi onlara benzetmeye çalışmalıyız. Bunun için de onların nurlu hayatını çok iyi okumalı, incelemeliyiz.
Bir insanın neşeli olması, onun ağır başlı ve iffetli olmasına engel değildir muhterem bacım. Önemli olan, insanın Allah-u Teala'nın koyduğu şer'i çizgileri aşmamasıdır. Günah ve haram şeylerde asla taviz olmaz. (Bazı istisnai ve zaruri durumların dışında). Bir kere bir bayanın namahrem erkeklerle laubali olması, hatta zaruri olmadığı takdirde, erkeklerle haşir-neşir olmaması İslamî iffet ve hayanın gereklerindendir. Bunun sınırlarının teşhisi ise insanın kendisine kalmış bir şeydir ve eğer insan dikkatli davranırsa, hangi ilişkilerin sağlıklı ve hangilerinin nefsani olduğunu kestirmesi fazla zor olmasa gerek. İnsan kendisini herkesten daha iyi tanıyor. Başkaları insanı ne kadar da övseler, oh ohlayıp pohpohlasalar, kendi nefsine müracaat edip onu iyice gözden geçiren kimse bu övgülere layık olup olmadığını anlar. Onun için bu tür şeylere aldanmamak gerekir. Her zaman Ya Rabbi, içimi dışımdan daha iyi kıl ve beni kendi halime bırakma. Beni bana unutturma. Nefsimin ve şeytanın vesvese ve hilelerinde koru. diye dua edip Allah'a yalvarmalıyız.
Yazınızdan anladığımız kadarıyla müşterek bir yuva kurma aşamasındasınız. Allah her iki dünyada mesut ve bahtiyar eylesin. Şimdiden kendinizi fikren ve amelen müşterek bir yuvada üsteleneceğiniz, görevleri en güzel şekilde öğrenmeğe gayret edin. Bu konuda Türkçe'ye kazandırılmış güzel eserler var; onları okumayı ihmal etmeyin. Müşterek bir hayatta en önemli olan şey, eşlerin birbirlerini anlaya çalışmalarıdır. Bir kadın erkek psikolojisini, bir erkek de kadın psikolojisini çok iyi bilmelidir. Bundan gaflet edenler genelde ailedeki gereken mutluluğu yakalamakta zorlanıyor ve hayatı hem kendisine, hem de başkasına zehir ediyorlar. Ailede karşılıklı sevgi, saygı ve fadakarlık en önemli unsurdur. Allah-u Teala insanları farklı karakterlerde yaratmıştır. Her şeyde aynı düşünen ve aynı karaktere sahip olan iki kişiyi bulmak imkansız veya en azından çok zordur. Bu yüzden bu gibi durumlarda her iki tarafın da fedakarlık göstermesi zorlukların aşılmasında büyük rol oynar. Ailede sürekli hak-hukuk gütmek ve durup oturup kadın hakları şöyledir, erkek hakları böyledir diye karşı tarafa ahkam kesmek çok zararlı bir şeydir. Bu en son başvurulacak çaredir. Bütün bunlardan önce sevgi, saygı ve fedakarlık ön planda olmalıdır. Tabi bunu söylerken tarafların birbirlerine karşı gözetmeleri gereken hakları ihmal edebilirler demek istemiyoruz. Elbette her iki taraf, bu hakları en güzel şekilde öğrenip onları riayet etmeğe çalışmalıdırlar. Demek istediğimiz, iki tarafın birbirlerine karşı durup oturup hak-hukuktan bahsedip karşı tarafı bunları riayet etmemekle suçlaması veya bu benim hakkımdır, sen buna riayet etmelisin, gibi yöntemlere başvurmaları, aralarında olan sevgi ve saygıya zarar verir diye düşünüyoruz. Tecrübe de bunu bize gösteriyor. Fedakarlığın esas olduğunu ön plana çıkaran hadisler de var tabi.
Kadın olmanız hasebiyle müsaadenizle bir de size özel bir hatırlatmamız olacak; o da hadislerde de sık sık vurgulanan tevazu olayıdır. Kadın-erkek, insan psikolojisini bizim hepimizden daha iyi tanıyan Peygamber ve İmamlarımız, bir kadının eşine karşı mütevazi ve itaatkar davranması hususunda önemli ve şiddetli tavsiyeleri vardır. Bu da erkeğin kadına karşı bir ayrıcalığı olduğundan değil, maslahat ve mutluluklarının buna bağlı olduğundan dolayıdır. Bu hususa riayet eden kadınlar için hadislerde büyük sevaplar vaad edilmiştir. Allah'a emanet olun.
Kaynak:kevser.com