Gadir Hum Bayramının Önemi
Soru: Muhterem hocam, eğer mümkünse gadir bayramı ile ilgili hadisler yazmanızı istiyorum. Sitenize başarılar dilerim. Vessalat-u Vesselam-u ala Muhammed'in ve Al-i Muhammed.
Cevap: Değerli kardeşim, bu konunun çeşitli yönlerini inşallah ileride bir makalede ele alacağız. Ama şimdilik sizin isteğiniz üzere, kısaca bu konuya değinmek istiyoruz.
Hadislerde yer aldığına göre her peygamber zilhicce ayının 18. günü olan Gadir bayramını kutlamışlardır. Bu günün adı göklerde Ahd-i Mahud ve yerde Misak-i Ma'huz'dur. Hz. Ali (a.s)'ın sevgisi imanı kamil edendir. Allah Teala bu günün önemine Kur'an'ı Kerim'de değinmiş ve Gadir-i Humda şu ayet-i kerime'yi Resulullah'a indirmiştir: Bugün dininizi ikmal ettim, size verdiğim nimetimi tamamladım ve İslam'ı size din olarak (verip buna) razı oldum
Gadir Hum bayramının önemi ile ilgili iki hadis:
1. İmam Cefer Sadık (a.s)'den şöyle sordular: Müslümanların Cum'a, Kurban ve Ramazan bayramlarından başka bir bayramı da var mı? İmam: Evet dedi, tüm bayramlardan hürmeti daha fazla olan bir bayram vardır. Hangi bayramdır? diye sorulunca şöyle cevap verdi: Resulullah (s.a.a)'in Hz. Ali (a.s)'ı kendi halifesi olarak tayin ettiği gündür. Bu günde Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Ben kimin mevlasi (önderi) isem, Ali de onun mevlasıdır. Bugün Zilhicce ayının 18. günüdür
2. Ebu Nasr Bezenti naklediyor ki: İmam Rıza (a.s): şöyle buyurdu: Ey Ebi Nasr! Nerede olursan ol, Gadir bayramında Hz. Ali (a.s)'ın mukaddes mezarının yanında olmaya çalış. Şüphesiz Allah bu günde her mümin erkek ve kadının altmış yıllık günahını bağışlar. Bu günde, Ramazan ayında ve Kadir gecesinde ve Fıtır gecesinde Cehennem'in ateşinden kurtardığı kimselerin iki katını azaptan kurtarır. Bu günde mümin kardeşine verdiğin bir dirhem diğer zamanlarda verilen bin dirhem değerindedir. (bkz. Mefatihu'l-Cinan)
Soru: Ehl-i Beyt'ten nakledilen bir hadiste, Gadir-i Hum'da velayeti kabul etmek için çağrıldığı gibi hiç bir şeye çağrılmamıştır. diye bir cümle yer almaktadır. Bu cümleyi biraz açar mısınız?
Cevap: Gadir-i Hum'da velayeti kabul etmek için çağrıldığı gibi hiç bir şeye çağrılmamıştır. ifadesinden maksadı, kısaca şöyle açıklamak mümkündür: İslam dini çeşitli çağrılardan ibarettir. Bu çağrıların muhatabı tüm insanlar ve özellikle bu dine mensup olan Müslümanlardır. Bu çağrılara uymak insanın, yaratılış gayesi yolunda Allah'ın rızası doğrultusunda hareket etmesini ve ebedi mutluluğa erişmesini sağlar.
Dini çağrılardan bazıları diğerlerine nazaran daha önemlidir. Söz konusu hadiste açıklandığı üzere dinin temel çağrıları beş şeyden ibarettir. Ama bu beş temel hüküm arasında en önemli olan çağrı, yani temel inançları benimseyen bir mümine düşen ilk vazife ve uyulması gereken ilk şey velayettir. Velayet yani Ehl-i Beyt imamlarını Hz. Muhammed'in vasileri ve Allah tarafından belirlenmiş imamlar olarak kabul edip onları kendine önder olarak kabul etmek, dinle ilgili her şeyde onlara başvurmak, onların koyduğu çerçeve üzere hareket etmek, davranış ve tutumlarına bu bağlılık çerçevesinde ayarlamaktır.
Ama Gadir-i Hum, Hz. Peygamber'in son haccında Mekke'den dönerken on binlerce Müslüman'ı bir araya topladığı yerin adıdır. Peygamber (s.a.a) bu toplantıda kendi vefatının yakın olduğunu bildirerek Hz. Ali'yi kendisinden sonra Müslümanların velisi ve önderi olarak tayın etmiş, iki önemli emanet olarak kendinden sonra Kur'an ve Ehl-i Beyt'i bıraktığını bildirmiş ve Müslümanların bu iki değerli emanete sarılmaya davet etmiştir. Müslümanların velayete uymalarına dair çağrının en belirgin ve açık şekilde Gadir-i Hum'da yapıldığı için söz konusu hadiste Gadir-i Hum'da velayete yapılan çağrı ifadesi kullanılmıştır.