• Nombre de visites :
  • 2762
  • 16/3/2017
  • Date :

Birlik Olalım, Dirlik Olalım

birlik olalım, dirlik olalım

 

Gözler kalplerden önce gülümsüyorsa eğer, sana duyulan sevgiden şüphe etme. 

Ama gözlerim gülmüyor bugün. Gözyaşları içindeyim; ama gözyaşlarımın çoğunu gizlice, müphem bakışlardan uzak yüreğime akıttım sessizce ve o sessizliğin fenomeni içinde derin çığlıklar ve isyanlar vardı kimselerin duymadığı.

 Müslüman diyarlarının tümünde katliamlar, acılar, haksızlık ve zulümler yaşanıyor.

 Emperyalist güçler istedikleri hedeflere ulaşmak için kendi faydalarına olan tüm yolları mubah bildiklerinden, bu yolda yaptıkları insanlık ayıpları da onlar için bir anlam ifade etmiyor. Eğer kendi menfaatleri söz konusu ise, bu uğurda katliam da yapılır, işgal de yapılır, zulüm de yapılır diye düşünüyor ve bunu da fütursuzca uyguluyorlar.

 Bahtiyar Vahapzade’nin şiirinde dile getirdiği, insanın en derin, en çetin yolunun yüreğindeki çatışmaların yaşandığı yol olduğuna dair dizeleri aklımdan geçiyor şu an. İçimden geçenler başka, ama yapabildiklerim ise çok başka. Bu nedenle en trajik, en acı, en hüzün verici sahneler gözümün önünde yaşanıyor iken, ben yapmak isteyip de yapamamanın çatışmalarını yaşıyorum.

 Peygamber efendimizin (s.a.a) “Komşusu aç iken, kendisi tok olarak uyuyan bizden değildir.” hadisi aklıma geliyor, insanlığımdan utanıyorum. Din kardeşlerim açlıkla, zulümle, soğukla, bombalarla, en korkunç ve utanç verici olaylarla sınanırken, biz sıcak evimizde, sıcak çorbamızla ve gezmelerimizden arta kalan zamanlarımızla yanıyoruz kardeşlerimize.

 Ey Filistin, Bosna, Lübnan, Cezayir, Irak!… Müslümanların esaret edilişinin, coğrafyalarının değiştirilmelerinin odağı hâline gelen Müslüman diyarları! Kutsal mekânların kutsiyeti için acı çeken, ıstırap timsali, perişanlık yaşayan gönüldaşlarım! Zulüm çizmesinin altında inim inim inleyen ve vücudunun azaları parça parça olup her bir parçası bir yere fırlayıp düşen kundaktaki bebeler! Atılan bombalar vücuduna rastlamış ve vücudunda aza kalmamış kardeşler! İslâm mihmandarı başı örtülü yaşlı nineler, ak saçlı dedeler! Size bir tek gönlümü ve gözyaşlarımı sunabiliyorum uzak diyarlardan. İnsan olmanın hicabı ise koskoca bir dağ... Utancımı ifade etmekten acizim. Yarın Hakk’ın karşısında size karşı ne yapabildiğimizi sorarlarsa, cevap veremeyecek olmanın deruni sızısını şimdiden yaşıyorum.

 Müslüman diyarlarında çeşitli oyunlar oynanıyor. Müslüman’ı Müslüman’a çeşitli teknik ve yöntemlerle kırdırıyor, adına ise fikir ayrılıkları değil, “Benim gibi düşünmüyorsan bana ihanet edensin” diyorlar. Kişiler arasında yaşanabilecek ve insan olmanın gereği olan fikir ayrılıklarını hoşgörüyle karşılamıyor ve yüce Rabbimizin Müslümanlar arasında olmasını istediği birlik ve beraberlik isteğine kulak tıkıyorlar ve maalesef bunu da din adına yapıyorlar. Dine uymuyorlar; ama kendilerinin inandıkları bir din uydurup ona uyuyorlar.

 Zaman; tek yürek, tek can olma, birlik ve beraberlik içerisinde bulunma zamanıdır. Evet gönüldaşlarım birlik olalım, dirlik olalım ve dünyanın meta ve heveslerine kapılmayalım. Seküler düşüncelerin bir şeyler kazandırmadığının farkında olalım. Dünyada Müslümanların başına gelen afet ve felaketlerden ancak birbirimizin yanında ve yakınında olarak kurtulabiliriz. Aksi takdirde, rahmet meltemlerinin yerine gazap rüzgârlarını bekleyebiliriz.

Ehlader /Serpil Kalkan

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)