İran'da Halı ve Halı Dokumacılığı
1949 yılında, Sibirya’nın güneyindeki Altay bölgesinde, Rus arkeolog “Rodenko”nun gayretleriyle ortaya çıkarılan, üzerinde Taht-ı Cemşid gibi İran’ın diğer eserlerinde de göze çarpan motiflerin aynısı görülen ve sanat bilimcilere göre M.Ö. 500 yıllarına yani Ahamenişler dönemine ait ve İran’da dokunmuş olan “Pazırık Halısı”nın keşfiyle, eşsiz halı sanatının doğum yerinin İran olduğu konusunda en ufak bir şüphe kalmamıştır.
83x200 cm. boyutlarındaki bu halı halen “St. Petersburg”da “Hermitage” müzesinde korunmaktadır. Bu halının renk çeşitliliği ve dokuma tarzı dikkate alındığında İran’da, dolayısıyla dünyada halı dokumacılığının M.Ö. 500’den çok daha eskilere dayandığı anlaşılmaktadır.
“Pazırık Halısı” gerçekte bir at örtüsüdür ve araştırmalara göre “Sekaî” şehzadelerinden biri tarafından Pazırık hükümdarına hediye edilmiştir. Cm2’sinde 36 düğüm bulunan bu halının İran’a özgü desenleri koyu kırmızı, yeşil, mavi, açık sarı ve turuncu renklerde, zemin ve kenar üzerine dokunmuştur. Belirttiğimiz gibi, halı dokumacılığının tarihi çok eskilere uzanmakla birlikte Pazırık Halısı, dünyada ele geçen en eski halıdır.
Hahamenişlerden sonraki dönemlerde de İran halısı ilgiye şayan olmuştur öyleki; Sasanîler, özellikle de Hüsrev Perviz döneminde, atkısı ipekten yapılmış ve altın, gümüş ve değerli mücevherlerle süslenmiş olan “Baharistan” adıyla meşhur bir halıdan söz edilir. Meşhur İranlı şair Firdevsî de Şahname’sinde, Kâbil hükümdarının, Rüstem’in babası Zal’a gönderdiği hediyelerden biri olarak halıdan bahseder.
Yüce İslâm dininin zuhurundan sonra da, çeşitli kitaplar ve seyahatnamelerde, evlerde kullanılan halılardan söz edilir. Yine onuncu yüzyılda Roma saraylarındaki önemli törenler sırasında değerli İran halılarının serildiği de zikredilir.
Moğol saldırıları diğer tüm sanatlar gibi, halı dokumacılığını da sekteye uğrattı ancak, barış ortamının yavaş yavaş sağlanmasıyla yeniden hayat kazanan halı dokumacılığı Safevîler döneminde, 16-17. yüzyıllarda doruk noktasına ulaştı. Bu dönemden kalan halıların her biri gerçek birer sanat eseri sayılmakta ve tüm dünyada sanat koleksiyonlarını süslemektedir. Londra’da Victoria ve Albert müzelerinde sergilenen “Erdebil” ve “Çelsi” adlı halılar ile Viyana Sanat Müzesinde sergilenen “Avlak Halısı” adlı halı bunlardan bazılarıdır.
Afgan isyanlarıyla ardından gelen karmaşa ve kaos ortamı nedeniyle bir kez daha yüz yıllık bir duraklama dönemi geçiren bu sanat, Nasıruddin Şah döneminde, Tebrizli tüccarların İstanbul’da İran halıları için uygun piyasa bulmaları ve bu piyasayı hareketlendirmeleriyle yeniden canlanmış, önce Tebriz ve çevre köylerinde daha sonra da Meşhed, Kirman, Sultan Abad (Erak) ve diğer şehirlerde halı atölyeleri kurulmuştur. İran halısının modern tarihinin bu dönemden itibaren başladığı ve halı sanayiinin Tebrizli tüccarların çabaları sonucunda ortaya çıktığı kabul edilmelidir. Zira o dönemden günümüze kadar İran halısı ülkenin en önemli ihraç mallarından ve en değerli sanat ürünlerinden biri olarak döviz gelirlerinin önemli bir kısmını da teşkil etmiştir.
Uzmanlara göre İran halısı üç temel özelliğe sahiptir; dokumada yüksek kalitede saf yün kullanılması, kendine özgü güzel ve nadide desenleri ve saf yün ya da ipeğin çoğunluğu bitkisel olan doğal boyalarla boyanması sonucu elde edilen göz alıcı renkleri.
Yıllık halı üretiminin büyük bölümünü, cm2’de en fazla 35 düğüm bulunan halılar teşkil etmekte ve gerek yurt içi, gerekse yurt dışında yoğun bir taleple karşılanmaktadır. Araştırmalar İran koyunlarından elde edilen yünlerin kıvrım kabiliyeti, kalınlığı ve liflerinin uzunluğu nedeniyle bu çeşit halıların dokunması için en uygun yün olduğunu göstermektedir.
Evet; düğümlü bir yaygı olan ve dikey veya yatay tezgahlarda dokunan halının yapımında tarak, makas, bıçak, tığ vb. sınırlı sayıda araç kullanılır. Halı Fars dokuması (Fars düğümü / asimetrik düğüm) ve Türk dokuması (Türk düğümü / simetrik düğüm) olarak iki teknikle ve kilimin aksine genellikle bir model esas alınarak dokunur. Gerçekte halı dokuyucusunun çalışma programı olan bu model üzerinde geleneksel motifler ve desenler arzu edilen renklerde, küçük kareler halinde resmedilmiştir. İran halılarının desenleri iki ana gruba ayrılır; düz çizgili (geometrik) desenler ve yuvarlak çizgili desenler.
Klasik İran halı desenlerinin sayısı binden fazladır ve İran halı modelistlerinin yaratıcılığı sayesinde bu eşsiz desenlerin sayısı günden güne artmaktadır. Bu yüzden dünyada halı konusunda söz sahibi olan Çin, Hindistan, Pakistan ve Türkiye gibi ülkeler de İran halı desenlerinden faydalanmışlardır. Uzmanlar İran’ı “halı deseni cenneti” olarak tanımlamaktadırlar.
Ülkemizin 28.000 köyünde, bütün şehirlerinde ve göçebe aşiretlerin yaşadığı tüm bölgelerde halı dokunmaktadır. İran İstatistik Merkezinin 1993 yılı verilerine göre 1.571.988’i kadın, 307.890’ı erkek toplam 1.879.878 kişi halı dokuma işiyle meşguldür. İlgili yan meslekler de düşünüldüğünde bu zenaatten geçimini veya geçiminin bir kısmını sağlayanların sayısı 8-10 milyon kişi olarak tahmin edilmektedir.
Yine 1993 yılı verilerine göre İran’ın yıllık halı üretimi 7,5 milyon m2 olarak belirtilmiştir ancak, uzmanlar İran’ın yıllık halı üretim kapasitesinin 12-15 milyon m2 olduğu görüşündedirler.
İran 1993 yılında 2 milyar dolardan fazla döviz getirisi olan 36,2 bin ton halı ihraç ederek, % 31’lik oranla dünya el halısı piyasasında ilk sırayı almıştır.
İran’ın en önemli halı dokuma merkezleri Azerbaycan, İsfahan, Kaşan, Horasan, Kürdistan, Erak, Kirman, Fars, Çaharmahalo Bahtiyari ve Türkmensahra bölgeleridir.
Son yirmi yıl zarfında, çeşitli bölgelerde halı üzerine eğitim ve iyileştirme programlarının uygulanması, kullanılan araç gereçlerin ıslahı, yeni şekillerde (yuvarlak, kare, köşegen) ve çok büyük boyutlarda (1200-1500 m2) halıların üretimine yönelik çalışmalar ve ülke içinde ve dışında fuarlara katılımlarla bu sanatın/zanaatın gelişmesine zemin hazırlanmıştır. Üniversitelerde 2-4 yıllık halı bölümlerinin oluşturulmasıyla bu köklü sanatı aydınlık bir gelecek beklemektedir.
İran Kültürevi