Hz. Masume'nin Hayatı
Hz. Masume (s.a), hicretin 173. yılında Zika'de ayının 1'inde Medine'de dünyaya gelmiştir...
Doğumu
Hz. Masume aleyhaselam'ın, babası Hz. İmam Musa b. Cafer (a.s) ve annesi de bazı rivayetlerden anlaşıldığı üzere İmam Rıza'nın (a.s) annesi olan Necme Hanımdır. Yani Hz. Masume (s.a) , anne ve baba yönünden İmam Rıza aleyhisselam'la kardeştirler.
Hz. Masume (s.a), Medine-i Münevvere şehrinde, hicretin 173. Yılının Zika'de ayının birinci günü dünyaya gelmiştir.
Babası
Hz. Masume'nin (s.a) babası İmam Musa Kazım'dır. İmam Musa Kazım (a.s) kendi zamanında ilahi ilimlerin taşıyıcısı, yer yüzünde insanlara ilahi hüccet; ilim, takva ve züht ve diğer yüce erdemler yönünden eşsiz idi. Pek az uyur gecelerini ibadetle geçirir secde halinde saatlerce Allah Teala ile münacat ederdi. Bir çok geceler tanınmayacak bir şekilde fakirlerin evlerine başvurarak şefkatli bir baba gibi onların evine gerekli olan ihtiyaç maddelerini taşırdı. Gündüzleri ise halkı hakka hidayet etmekle meşgul olur ve zalimler vasıtasıyla tahrife uğramış olan dinin gerçeklerini açıklardı.
İmam Musa Kazım'ın (a.s) halk arasındaki manevi nüfuz ve mevkisine tahammül edemeyen ve onu kendi zalim yönetimlerinin istikrarı için bir tehlike gören zalim Abbasi hükümdarı Harun er-Reşit yıllar boyunca İmam'ı zindanlara tıkamış çeşitli işkence ve zulümlere tabi tutmuştur ve sonunda da İmam'ı zehirle şehit ettirmiştir.
Annesi
Hz. Masume'nin (s.a)annesi iffet, iman ve takvasıyla tanınan ve İslami ilimlere vakıf Necme isminde muhterem bir hanımdır. O İslami ilimleri Hz. İmam Cafer Sadık'ın (a.s) hanımı Humeyde'den öğrenmiştir.
Humeyde şöyle diyor: Necme bizim eve geldiği gün, Peygamber (s.a.a)'ı rüyamda gördüm bana şöyle buyurdu:
"Ey Humeyde Necme'yi oğlun Musa'yla evlendir. Zira yer yüzünün en iyi insanı ondan dünyaya gelecektir."
Humeyde diyor ki ben Resulullah'ın (s.a.a) emriyle Necme'yi oğlum Musa'ya aldım ve ondan İmam Rıza dünyaya geldi.
Horasan'a yolculuk
Abbasi halifelerinin yedincisi olan Me'mun, şia'nın kıyamını önlemek için; Hz. İmam Rıza'yı (a.s), Medineden Horasan'a davet etti. Bu hususta, İmama (a.s) çok mektuplar gönderdi ve nihayet zorla İmam'ı Horasan'a getirtti. İlk önce (siyaset icabı) hilafeti İmam'a teklif etti ama; İmam (a.s) kabul etmedi. Daha sonra veliahtlığı söz konusu eti. İmam (a.s), Me'mun'un hilelerinden haberdar olduğu için yine, ilk önce kabul etmedi, ama daha sonra Me'mun'un ısrar ve tehdidiyle, veliahtlığı, memleketin siyasi işlerine karışmamak şartıyla, zâhirde kabul etti. İmam (a.s) koyduğu bu şartla, Me'mun'un hükümetinden razı olmadığını Müslümanlara anlatmak istedi.
Kum'un büyüklerinden nakledildiğine göre, Memun'un, İmam Rıza'yı (a.s) Medine'den Merv şehrine götürmesinden bir yıl geçtikten sonra, Hz. Masume aleyhaselam kardeşini görmek için, bir kaç kardeşinin eşliğinde Hicretin 201. yılında Medine'den Horasan'a doğru hareket etti.
Hz. Masume (s.a) ile Birlikte Olanlar
Bu yolculukta Hz. Masume aleyhaselam; Fazl, Cafer, Hadi ve Kasım isminde dört kardeşi ve bir kaç yeğeni ve bir kaç hizmetçi ile birlikte idi.
Hastalık dönemi
Hz. Masume (s.a), İran'ın Save şehrine ulaştığında, Ehlibeyt'e kin besleyen bir grup insan haberdar olup kafileye saldırdı. Bu saldırıda Hz. Masume'nin (s.a) kardeş ve yeğenlerinden 23 kişi şehit oldu.
Kum şehrinin halkı bu haberi duyunca yardıma koştularsa da, olay yerine ulaştıklarında artık Hz. Masume'nin (s.a) yakınlarından bazıları şehit olmuştu. Hz. Masume (s.a) bu olaydan duyduğu hüzün ve üzüntü neticesinde şiddetli bir şekilde hastalanmıştı.
O dönem, Save halkı çok mutaassıp idiler; hatta Hz. Ali'nin (a.s) evlatlarına karşı kin besliyorlardı. Hz. Masume (s.a), ''burayla Kum şehri arasındaki mesafe ne kadardır?'' diye sorunca, "On fersah" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Masume (s.a) ''Beni Kum'a götürün. Ben babalarımdan Kum şehrinin bizim dostlarımızın yeri olduğunu duydum'' diye buyurdular.
Hz. Masume aleyhaselam, 201 hicri kameri yılının Rebiulevvel ayının 23'de Kum şehrine ulaştılar.
Karşılama
Hz. Masume'nin (s.a) Kum'a girişlerinde, Kum'un büyükleri, onların önünde Musa b. Hazrec ve Kum halkından kalabalık bir grup, Hz. Masume'yi (s.a) karşıladılar. Ve kurban keserek onu ağırladılar.
Hz. Masume (s.a) Kum'da, bu şehrin büyüklerinden olan Musa b. Hazrec b. Sa'd Eş'ari'nin ricası üzerine onun evine yerleşerek orayı şereflendirdiler.
Musa b. Hazrec'in evinde olduğu müddetçe, daima kardeşi Hz. Rıza'yı (a.s) hatırlayıp bu ayrılıktan dolayı göz yaşı döküyordu.
Vefat ve defin
Hz Masume (s.a), Musa b. Hazrec'in evinde on yedi gün kaldı, ta ki Rebiussani ayının onunda, 201 hicri kameri yılında Kum şehri'nde vefat etti.
Bu nakle göre Hz. Masume (s.a), vefat ettiğinde 28 yaşındaydı.
Hz. Masume (s.a), vefat ettiğinde onu güsl edip, kefenlediler ve sonra Kum'da bulunan Babilan adlı mezarlığa götürüp defnettiler.
Hz. Masume'nin (s.a) pak na'şını mezara indireceği hususunda, Saad ailesi arasında ihtilaf meydana gelmiş ve sonunda hepsi, Kadir isimli salih bir yaşlının bu görevi üstlenmesi hususunda ittifak etmişlerdir.
Ama rivayetler çölün kumluk tarafından yüzü örtülü iki süvarinin gelip Hz. Masume'nin (s.a) cenaze namazını kıldıklarını, sonra Hz. Masume'nin (s.a) cenazesini toprağa verdiklerini yazar.
Musa b. Hazrec, kabrin üzerine hasırdan bir gölgelik dikti, daha sonraları 9. İmam Hz. Muhammed Takî (a.s)'ın kızı Hz. Zeyneb, Kum'a geldi ve o mutahhar mezarın üzerine bir kubbe yaptırdı.
Şahsiyeti
İmam Musa Kazım'ın (a.s) âlime, âbibe, ârife, zâhide, mestûre, muttakiye kızı Hz. Masume (s.a), Allah'ın kendisine bağışladığı yüce bir makam ve mevkiye sahipti. Kutsal mezarı, Dar'ül müminin olan Kum kentinde yer almıştır. Mukaddes türbesi müminlerin ziyaretgahı, dua ve zikirlerin icabet yeridir. Ziyaretinin sevabı cennettir.
Ebu'l- Kasım-i Sehab, Hz. Musa Kazım'ın (a.s) on dokuz kızı olduğunu ve kızlarından sadece Masume lakabıyla meşhur olan Hz. Fatıma'nın (s.a) Kum şehrinde defnedilmiş olduğunu yazıyor.
Merhum Hacı şeyh Abbas Kummi (r.a) de şöyle yazıyor: Hz. Musa b. Cafer'in (a.s) en çok tanınan kızı Hz. Fatıma'dır. Mukaddes mezarı Kum kentindedir. Güzel bir türbesi vardır. Bu mekân Kum halkının göz nurudur. Aynı zamanda Müslümanların zorluklarda Allah'ın rahmetine nail olmak için sığındığı bir yerdir.
Hz. Masume (s.a), henüz dünyaya gelmeden önce, İmam Sadık (a.s), Kum şehrini övmüş ve Hz. Masume'nin şahsiyet ve makamını ve orada defnedileceğini bildirmiştir:
Hz. İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Allah'ın bir haremi vardır ki, o Mekke'dir; Resulullah'ın (s.a.a) bir haremi vardır ki, o da Medine'dir; Emir-ül Müminin Hz. Ali'nin (a.s) de bir haremi vardır ki, O da Kufe'dir; bizim de bir haremimiz vardır, o da Kum beldesidir. Benim evlad (torun)larımdan bir hanım orada defnedilecektir ki ismi Fatıma'dır. Kim onu ziyaret ederse, cennet ona farz olur."
Ravi diyor: İmam Sadık (a.s) bu sözü, henüz İmam Kazım (a.s) dünyaya gelmeden buyurdular.
Sa'd b. Sa'd şöyle diyor: İmam Rıza (a.s)'dan, İmam Musa b. Cafer (a.s)'ın kızı Fatıma hakkında sorduğumda, İmam (a.s) şöyle buyurdu:
"Kim onu (tanıyarak) ziyaret ederse, cenneti hakkeder."
Hz. İmam Muhammed Taki'nin (a.s) de şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
Kim halam (Masume'nin) kabrini Kum'da ziyaret ederse, cenneti hakkeder
Yine Sa'd, İmam Rıza (a.s)'ın ona hitaben şöyle buyurduğunu nakleder:
"Ey Sa'd! Sizin yanınızda bize ait bir mezar vardır. Canım sana Feda olsun. İmam Musa Kazım'ın (a.s) kızı Fatıma'yı mı söylüyorsunuz? dedim. İmam, (a.s) Evet buyurdular. Kim onu, hakkını tanıyarak ziyaret ederse, cenneti hakketmiştir."
Ehlibeyt Alimleri