• Nombre de visites :
  • 3494
  • 8/1/2017
  • Date :

İnsan Hayatında Kuran’ın Rolü

insan hayatında kuran’ın rolü

 

Kuşkusuz ki bu Kur`an, ilahi bir gıdadır; gücünüz yettiği kadar bu ilahi gıdayı öğrenmeye bakın

Varlığı başka bir varlığa bağlı ve muhtaç olan her varlık yemeğe gereksinim duymaktadır ve yemeği ise kendisine uyumlu olmalıdır; insanın toprak kökenli bedeni topraktan beslenir ve ülvî ruhu ise öğreti ve ilimle beslenir.

Kur`an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “İnsan, yediğine bir baksın!” (Abese, 24) 

Hz. İmam Cafer-i Sadık (a.s), bu ayetin yorumu bağlamında şöyle buyurmaktadır: “İnsan (ruhunun gıdası olan) ilmi nerden aldığına bakmalıdır.”

İşte bu gerçek hasebiyledir ki yüce İslam Peygamberi (s.a.a), Kur`an-ı Kerim`i, dileyen herkesin beslenebileceği yemeğe benzetmiş ve şöyle buyurmuştur: “Kuşkusuz ki bu Kur`an, ilahi bir gıdadır; gücünüz yettiği kadar bu ilahi gıdayı öğrenmeye bakın!”  (Vesâil`us Sia, c:1, s:168)

 

Bu alandaki hadisler uyarınca insan, her gün Kur`an okumalı ve Kur`an`a bakmalıdır ki aklı, ruhu, düşüncesi, dili, gözü ve kulağı ondan nasibini alarak beslensin.

Müminler Emiri Ali (a.s), oğlu Muhammed b. Hanefiye`ye uyması gereken yolu şöyle tavsiye etmektedir:

 “(Oğulcuğum!) Kur`an`ı okumalı ve Kur`an`da olanlara uymalısın; farzlarından, hükümlerinden, helalinden, haramından, emir ve nehiylerinden ayrılmamalısın. Kur`an`la sabahlamalı, gece ve gündüz okumalısın. Çünkü Kur`an-ı Kerim, şanı yüce Allah`tan kullarına bir ahittir. Buna göre her Müslüman, her gün elli ayetle de olsa ahdini gözden geçirmelidir.” (Men La Yahzuruh`ul Fakih, c:2, s:628)

 

İmam Ali b. Ebutalib`in (a.s) bu ülvî tavsiyesindeki bazı noktalar üzerinde özellikle yoğunlaşmak gerekir:

1-İmam Ali (a.s), bir yandan oğluna Kur`an okumayı tavsiye ederken, öte yandan da Kur`an üzere yaşamayı ve de emir ve nehyinden ayrılmamayı öğütlemektedir. Çünkü hastaya şifa verecek şeyin reçeteyi okumak değil, doktorun reçetesine uygun davranmak olduğu bir gerçektir.

Kur`an-ı Kerim, amel yoksunu semavî kitap taşıyıcılarını şöyle yermekte ve zemmetmektedir:

“Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, kitaplar taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Cum`a, 5)

 

Buyurmuştur Allah, kitaplar taşıyanlara

O´ndan olmayan ilim ancak ki bir yüktür

 

Mevlana Celaleddin-i Rumî, bir din bilgininin taşıyıp da amel etmediği bilginin, acıları paylaşan dost değil, ancak yük ve vebal olduğunu dizelere şöyle yansıtmıştır:

 

Bilgin var da amel yoksa eşeksin

Mucevher yüklüsün samanı yersin

Ne araştırmacı, ne de bilgindir

Kitap taşısa da ancak hayvandır

 

Gerçek de şu ki sahip olduğu bilgi üzere hayatını kurmayan bir alim, taşıdığı inci yükünden nasip alamayan bir hayvan konumundadır.

 

Şirazlı Şeyh Sadi şöyle diyor:

Ey Sa`di, söz bilen ve maslahatları diyensin

İş eylemle gercekleşir; söylemle değil

 

Kur`an`ı, emir ve nehiylerine uymaksızın ezberlemek, faydasız ve hatta tehlikeli ve helak edicidir. Tarihte öyle insanlar yaşamıştır ki Kur`an`ın sözlerini  kullanıp Kur`an`ın ruhuna mızrak ve kılıçla saldırmış ve de Kur`an`ın hakikatine savaş açmışlardır.

 

Yasin dillerinden düşmez, Taha`ya kılıç çekerler

Kur`an`a sığınır ve apaçık imamı öldürürler

 

Hz. İmam Cafer-i Sadık (a.s), Kur`an`dan yararlanmayı Kur`an`a bağlılığa dayandırarak şöyle buyurmaktadır:

 “Bir sûre, kendisini okuyan insanla birlikte olur; ancak daha sonra insanı terkeder. Bu sûre, kiyamet günü çok güzel bir yüzle insanın yanına gelip selam eder. İnsan sorar: `Sen kimsin?` Sûre: `Ben falan ve falan sûreyim. Eğer sen bana sarılsan ve beni tutsaydın, seni falan makama ulaştırırdım.” Öyleyse Kur`an`a sarılın!             (El-Kafi, c:2, s:207-İmam Sadık -a.s-)

 

2-İnsan günün her saatinde ve özellikle de geceleri Kur`an okuyabilmelidir. Çünkü insan gecenin sessizliğinden yararlanarak daha kolay zihnini toparlayabilir ve bunun sonucunda da irfanın ülvî gerçeklerine ulaşabilir. Ayrıca Kur`an`ın geceleyin indiğini de unutmamak gerekir.

Kur`an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.“(Kadir, 1)

Yüce Allah Resulünün (s.a.a) miraca çıkışı da gece vakti gerçekleşmiştir; Kur`an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır:

“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.”(İsra, 1)

Bu bağlamda unutulmaması gereken bir diğer konu ise yüce Peygamberimizin (s.a.a) gece ibadetleri sonucu Kur`an`ın ayrıntılarını almış olmasıdır.

Kur`an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır:

“Ey örtünüp bürünen (Resûlüm)! Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl. (Gecenin) yarısını (kıl). Yahut bunu biraz azalt. Ya da bunu çoğalt ve Kur'an'ı tane tane oku. Doğrusu biz sana (taşıması) ağır bir söz vahyedeceğiz. Şüphesiz gece kalkışı, (kalp ve uzuvlar arasında) tam bir uyuma ve sağlam bir kıraata daha elverişlidir. Zira gündüz vakti, sana uzun bir meşguliyet var.”  (Müzzemmil, 1-7)

3-Kur`an ve içeriği hakkında düşünmek ve yoğunlaşmak gerekir, ancak bunu yaparken gözün de faydalanması için Kur`an`ı bakarak okumak daha güzel ve daha doğrudur.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “Mushafa bakarak Kur`an okuyan kimsenin gözü bundan nasibini alır ve anne-babası kafir olsalar bile azaplarının hafiflemesine neden olur.”

                                                    (El-Kafi, c:2, s:613)

Bu husustaki bir diğer rivayet ise şöyledir: “Muaviye b. Vahab Ishak b. Ammar`dan şöyle rivayet etmektedir: İmam Cafer-i Sadık`a (a.s) sordum ki: Canım sana feda olsun, ben Kur`an hafızıyım; Kur`an okumak istediğimde ezberden okumak mı, yoksa mushaf üzerinden okumak mı daha iyi? İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurdu: Mushafa bakarak oku; bilmez misin ki mushafa (Kur`an) bakmak ibadettir.”   (El-Kafi, c:2, s:613)

 

Hüccet’ül İslam  İbrahimîyan

Elibeyt Alimleri

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)