• Nombre de visites :
  • 1000
  • 21/11/2016
  • Date :

Erbain'in Tarihteki Yeri

erbainin tarihteki yeri
Erbain'de gözyaşları arasında kesik başlar bedenlerinin yanına defnedildi...
   Yöneltilen bazı so rulardan tam olarak Erbain'in ne olduğunu bilmeyenler olduğunu anlayınca bu yazıyı yazma hevesim biraz daha arttı. Bilenler için de bir bilgi tazeleme olur inşallah.

         Kerbela katliamının 40. Günü olan ve Ehl-i Beyt dostları tarafından dünyanın dört bir yanında matem merasimleri düzenlenen özellikle Irak'ın dört bir köşesinden akın akın insanların kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden Kerbela'ya doğru başlattıkları görkemli yürüyüşün ilham kaynağı olan Erbain'in, tarihteki yerini ve gerçeklik payını daha iyi öğrenmek için bu yazıyı kaleme almayı uygun gördüm.

         Bilindiği gibi Muharrem ayının 10. günü, Peygamberimizin Ehl-i Beyt'i Kerbela'da akıllara durgunluk verecek bir vahşetle katledildi. Peygamberin kızları ve torunları ise esir edilerek, tarihten asla silinmeyecek bir ihanete imza atıldı.

         Bu katliamın üçüncü günü yani Muharrem ayının 13'ünde “Alkame” nehrinin yakınındaki bir köyde yaşayan “Ben-i Esed” kabilesi, gelip Kerbela şehitlerinin mübarek bedenlerini defnettiler.

         Esirler ise azizlerinin kesik başlarıyla Kerbela'ya bir günlük (o zamanın şartlarına göre) mesafedeki Kufe'ye zalim İbn-i Ziyad'ın sarayına götürüldüler.

         Esirler burada 3-4 gün kaldıktan sonra ayın 14-15'inde(1) Şam'a gönderildiler. Hz. Zeyneb'in o tarihi konuşması, ayrıca Kufe'nin İmam Ali'nin hükümetinin merkezi olması hasebiyle hassas bir konumu olduğundan 4-5 günden fazla orada tutulmaları da mümkün gözükmemektedir.

         İltihaplı olan Kufe'deki ortamı daha da tahrik etmemek için bir iki günlük gözdağı ve vahşet İbn-i Ziyad için yeterliydi.

         Şeyh Müfid'in de belirttiği gibi(2) ayın 14-15'inde hareket eden kafile iki haftalık sıkıntılı bir seferden sonra Yezid'in Şam'daki sarayına vardı. Aslında Kufe-Şam arası en fazla on gün sürmesine rağmen birkaç gün geç gitmelerinin sebebi, uğradıkları şehirlerde Yezid'e karşı isyan edenlere gözdağı için düzenlenen gövde gösterilerinden dolayı olabilir.

         Esirler Sefer ayının birinci gününde Şam'a vardı. Sefer ayının birinci gününün Ben-i Ümeyye'nin bayram günü olarak tarihte anılmasını da buna bağlamak gerekir.

         Babasının aksine Yezid'in dış yüzünü ve zahiri korumadaki itinasızlığı ve Ehl-i Beyte karşı içinde olan kini halkın önünde dillendirmesi, bu katliamı İmam Ali tarafından Bedir'de öldürülen müşrik dede ve akrabalarının intikamı olarak duyurması, ayrıca Hz. Zeyneb'in ve İmam Zeynelabidin'in (a.s) Ehl-i Beyti tanımayan Şam halkına esirlerin Peygamberin ailesi olduğunu, dine veya devlete baş kaldıran asiler olmadıklarını anlatmaları bir anda durumu Yezid'in aleyhine çevirdi.

         Daha sonra Yezid kendisini bu katliamdan uzak tutmaya çalışarak “İbn-i Mercan'ın oğluna Allah lanet etsin! Hüseyin'i öldürerek bize karşı Müslümanların kalbinde kin tohumları attı.”(3) sözleriyle suçu başkasının üzerine atmaya çalışması bunu göstermektedir.

         Böyle bir ortamda esirlerin Şam'a gelişinden 7-8 gün sonra Medine'ye gönderilmeleri en uygun olan görüştür. Bazılarının iddia ettiği gibi böyle bir ortamda esirlerin bir ay Şam'da kalmaları mümkün değildir.

         Şeyh Müfid ve Taberi esirlerin birkaç gün kaldığını daha sonra Medine'ye gönderildiğini kaydetmişlerdir.(4)

         İbn-i Esir bu konuda şöyle der:
         "Tahkik ehli ve araştırmacılar, Ehl-i Beyt'in bir hafta veya sekiz günden fazla Şam'da kalmadığını söylemişlerdir."(5)

         Daha sonra Sefer ayının 7-8'inde Numan İbn-i Beşir'e esirleri Medine'ye götürmesi emri verildi. Tarih kitaplarında nakledildiği kadarı ile Numan büyük bir saygı ve hürmetle esirleri Medine'ye götürdü.

         Zaten Numan'dan Suriye-Arabistan yolu güzergâhında olan Irak'a uğramalarını istemeleri ve onun da bunu kabul etmesi böyle bir ortamda makul görünüyor.

         Yola çıkan esirler sefer ayının 20. Günü Kerbela'ya vardılar.

         İmam Zeynelabidin (a.s) şehitlerin kesik başlarını bedenlerinin yanına defnetti. Yetim çocuklar, dul kadınlar, bağrı yanık ana-bacılar şehitlerine gözyaşı döktüler. Yeniden o gün Kerbela viran oldu. Bu sefer kan değil göz yaşı sel oldu bu kurak topraklarda.

         O günden sonra Erbain, yani Aşura'nın 40 günü, Ehl-i Beyt dostları arasında bir sünnet olarak kaldı. Çünkü Erbain'de 2. kez Kerbela yaşandı. Mezarlar yeniden açıldı, kadınların gözyaşları arasında kesik başlar bir bir bedenlerinin yanına defnedildi.

         İşte Nübüvvet Hanedanı ve Hüseyin aşıkları dünyanın dört bir tarafından Kerbela'ya Erbain'de ulaşarak bu kervanın bir parçası olduklarını ilan etmeye ve esirlerin acılarını yeniden paylaşmaya, Muhammed Mustafa'ya (saa) ve Ehl-i Beyti'ne olan iman ve bağlılıklarını haykırmaya, Zeyneb'le birlikte ağlamaya gidiyorlar.
 
Hüseyin! Senden sonra ne zulümler gördüm,
Çöller dikenler ölümler gördüm,
Mızrak ağacından tokattan,
Sarardım çöllerde yediyim ottan…
…ağıtına ses vermeye gidiyoruz.


         Şu durumda 40 günü 4 bölüme ayırabiliriz.
 
         İlk on gün Kerbela-Kufe; ikinci on gün Kufe-Şam; üçüncü ve dördüncü on gün ise Şam'da kalma ve Medine'ye götürülürken Kerbela'ya uğrama olarak özetlenebilir.

         Şehitlerin başlarının nerede gömüldüğü konusunda değişik görüşler zikredilmekle beraber Ehl-i Beyt alimlerinin geneli ve Ehl-i Sünnet alimleri, yeniden Kerbela'ya getirilerek pak bedenlerinin yanına gömüldüğünü nakletmişlerdir.(6)
 
Rahmi Onurşan Rahmani

 [1] - Şeyh Müfid, İrşad, s.261; Gazi Tabatabai, Tahkik-i Erbain, s.42
 [2] - el-İrşad, s.261
 [3] - İbn-i Esir, el-Kâmil, c.4, s.87
 [4] - Şeyh Müfid, el-İrşad, s. 261; Tarih-i Taberi, c.4, s.293
 [5] - el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.8, s.198; Gazi Tabatabai, s.370
 [6] - Ebu Mihnef, Maktel, Hacı Mirza Hüseyin Nuri'den naklen, Lulu ve'l Mercan, s.157; Şeyh Saduk, el-Emali, s.168; Seyit Murtaza Alemu'l Hüda, Menakib-i Şehraşub, c.2 s.200; Şeyh Tebersi, Âlamu'l Vera, s.250; Şeyh Fettal Nişaburi, Ravzatu'l Vaizin, s.230; Tebersi, Alamu'l Vera, s.250; Seyit Muhsin Emin Amuli, A'yanu'ş-Şia, c.1, s.217; İbn-i Haber Mekki, Sevaiku'l Muhrika, s.317
Ehlader 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)