Kur'an'a Çeken Yolla (1)
Andolsun Biz Kur’ân’ı düşünüp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mudur? (Kamer 17,22,32,40)
Bakış açısını netleştirmek: Kur’ân’a, diğer kitaplardan farkını, üzerimizde Allah’ın ne büyük bir lûtfu olduğunu ve O’na olan ihtiyacımızın şiddetini anlayıp hissettiğimiz ölçüde yöneliriz.
Öyleyse, Kur’ân’a olan ihtiyacımızın şiddetini ortaya koyan, bizi sarsan, O’nu okumak için harekete geçiren şeyleri gayet dikkatli bir şekilde düşünelim ve alt alta yazalım.
Allah’ın Kur’ân’daki ilk emri “Oku!” iken, genel anlamda “okumak” ve özel anlamda “Kur’ân’ı okumak” ve anlamaya çalışmak, hayatımızda kaçıncı sırada yer alıyor? Nelerin altında? Niçin? Bu soruların cevabından kaçmayalım ve harekete geçmek için kendimizi sorgulayalım.
Hareket noktanız: Sizi Kur’ân’a en çok çeken bir âyeti, bir olayı veya başka herhangi bir şeyi düşünün ve hemen yakınınızdaki Kur’ân’a uzanın.
İlginizi en çok çeken konular: Okumak için önce ilginizi en çok çeken, ihtiyaç hissettiğiniz âyetlerden veya konulardan başlayın. Bu konuda meâlde bulunan “İçindekiler” bölümünden faydalanabilirsiniz. Detay isterseniz, özel olarak bu konuda hazırlanmış kitaplardan faydalanın. Konulu okuma, size değişik bakış açıları kazandırır ve yepyeni ufuklara doğru götürür.
Kur’ân’ı her gün en az bir defa açıp bakın: Eğer Kur’ân’ı her gün açıp okuma gücünü kendinizde bulamıyorsanız, en az günde bir defa açıp bakın ve kapatın. Okumak için açmasanız bile, gözünüze bir âyet meâli ilişebilir. İçinizden bir ses, “Bir âyet olsun oku!” diyebilir.
Alışkanlık haline getirmek için: Allah’ın bize neler söylediğini okumaya ve anlamaya yeterli vakit ayırıp ayırmadığımızı sorgulayarak, çok az bir süre de olsa kendimizi okumaya ikna edebilir, süreci böylece başlatabiliriz. Süre az olduğu için kendimizi ikna daha kolay olur. Öyleyse, başlangıç olarak, kendimize, belirli zamanlarda, çok az bir süre de olsa okuma mecburiyeti getirelim. Sonra bu süreyi azar azar artırabilir ve şekillendirebiliriz.
Bir dakikacık zaman: Okumak için illâ geniş zaman arayıp da sürekli tehir etmeyin. Bir dakikada bir âyet okusanız ve üzerinde azıcık düşünseniz, bu şekilde her gün sadece bir dakika ayırsanız bir senede 365 âyet eder. Peygamberimiz (s.a.v.), “Yapılan amellerin en hayırlısı, az da olsa devamlı olandır.” buyuruyor.
Her fırsatta ve mekanda: Otobüste, tramvayda, vapurda, trende, iş yerinde, bekleme sırasında, piknikte vs cebinizde taşıyacağınız küçük bir mealden bir dakikada âb-ı hayat fışkırabilir. Ve okuyabilecek herkese ne kadar da güzel örnek olur. Toplayın şimdiye kadar geçen yolculuk sürelerinizi ve az da olsa ne kadar okuyabileceğinizi; okumamış olmanın hüznünü yaşayacaksınız.
Hastalık ve sıkıntı dönemlerinde: İnsanın bir teselli ve çıkış yolu aradığı hastalık, sıkıntı ve bunalım dönemleri, yani o şiddetli ihtiyaç dönemleri, Kur’ân’ın yol göstericiliği ve ferahlatıcılığının câzip gelmesi açısından kolaylaştırıcı bir vesiledir. O İlâhî kapıdan girerseniz, dertlerinizi bitiren veya en azından hafifleten yepyeni dünyalara açılırsınız.
Ailece: Aile fertleri her gün bir araya gelir, herkes bir âyet, iki âyet, üç âyet, yarım sayfa veya bir sayfa okur, diğerleri dinler. Üzerinde çok kısa konuşulur. Ama bu güzel uygulama mümkünse her gün yapılır.
Bir sayfa – on sayfa: Günde bir sayfa okusanız meâli bitirmeniz 2 sene sürmez. İki sayfa okusanız, 1 sene sürmez. Üç sayfa okusanız 6 ay kadar sürer. 10 sayfa okusanız 2 ay. Okuyabileceğiniz asgarî sayfa ile başlayabilirsiniz. Gazeteye, televizyona veya internete ayırdığınız kadar zaman ayırsanız; eğer öğrenciyseniz, tek bir ders kitabına ayırdığınız kadar zaman ayırsanız; neler olur, neler...
Hedef, plan ve değerlendirme: Kısa süreli hedefler tespit eder, basit bir plan yapar ve sık sık kendimizi değerlendirirsek uygulama kolaylaşır. Mesela, “Her gün şu kadar dakika ya da saat; veya şu kadar âyet veya sayfa okuyacağım. Üç gün sonra uygulama ve verim noktasından kendimi değerlendireceğim.” diyebilir ve her üç gün sonunda değerlendirme yapabiliriz. Bu değerlendirme sonuçlarına göre yeni hedefler tespit edebiliriz. Sonuçları küçük bir cep defterine not edersek, neler yaptığımızı ve neler yapabileceğimizi daha iyi görürüz.
Bilgisayarınızın ekranına ilk açılışı için şunu yazın ve çocuklarınıza da yazmalarını tavsiye edin: “Bugün ne okudun?” Benzer sözleri evde veya işyerinde en çok göreceğiniz yerlere koyabilir, hatta cep telefonunuza da yazabilir veya söyletebilirsiniz.
Okumalarınızı takip edip, okuduklarınızı ve kendinizi değerlendireceğiniz basit bir çizelge hazırlayabilir, hedeflerinizi gerçekleştirdikçe çizelgeyi de geliştirirsiniz.
Genel okuma yanında bazı konularda yoğunlaşma: Özel ilgi ve ihtiyaç duyduğunuz bazı konularda çeşitli tefsirlerden ve başka kitaplardan okumalar yapın, kendinizi o konuda geliştirin.
Birliktelik: Kur’ân’ın mânâsından sürekli istifade etme zevk ve alışkanlığını kazanan insanlarla sık sık görüşün. Onların başarılı oldukları uygulamaları kendi şartlarınıza uyarlayarak daha da geliştirmeye çalışın.
Aynı alışkanlığı kazanmak isteyen insanlarla görüş alışverişi yapın, birlikte kararlar alın, birbirinizi teşvik ve kontrol edin; “Hayırda yarışma” anlayışı içinde, hedefiniz aynı olduğu için hepinizi memnun edecek bir yarışma havasına girin. Bunu yapabildiğiniz kadar devam ettirin.
Hediye: Arkadaşlarınıza, dostlarınıza ve yeni evlenecek olanlara Meâlli Kur’ân hediye edin. Bu konuda size verilen hediyelerden sonra ilk fırsatta hediye eden kişiye geri bildirimde bulunun. Nasıl istifade ettiğinizi söyleyin. Bu hem sizi daha çok teşvik eder, hem de o kişiyi.
Kurulacak yuvanın kötülüklerden uzak, mutlu ve sürekli olması isteniyorsa, her insanın Allah’ın rehberliğine ihtiyacı olduğunu belirterek okumaya teşvik edin. Bunun olmazsa olmaz yaygın bir alışkanlık hâline gelmesine çalışın.
Ortam oluşturmak: Okuduklarınızdan uygun gördüğünüz yerleri başkalarına da okuyun. Onlardan da ihtiyaca en çok hitap ettiğini düşündükleri veya başka uygun buldukları âyet meâllerini size söylemelerini veya okumalarını isteyin.
Uygun yerlere koymak: Bulunduğumuz mekânlarda, bizim ve çevremizdeki diğer insanların elini uzatabileceği yakınlıktaki uygun yerlere meâl veya Kur’ân’dan âyetler içeren kitapçıklar koyabiliriz.
Sakin vakit – En verimli zaman dilimi: Gün içinde insanın veriminin en yüksek olduğu bir zaman dilimi vardır. “Sakin vakit” adı verilen bu zaman dilimi herkese göre değişir. Kimisi için gece yarısında, kimisi için sabahın erken saatlerindedir. O altın saatte Allah’ın Kitabı’nı düşünerek okumak, herhalde çok isabetli olur ve “en değerliye, en değerliyi vermek” Allah’ın da çok hoşuna gider.
Kur’ân insanlara nasıl gösterilmeli? Kur’ân insanlara, hiç bıktırmadan her zaman daha büyük bir zevk ve hevesle en çok okunan kitap; Allah’tan gelen en güzel ve en önemli bilgilerin en doğru kaynağı; her zaman en iyi yol gösterici; kitapların kitabı olan en güzel kitap; insanlığı mutluluğa götüren, insanı insan yapan değerlerin İlâhi menbaı; Allah’ın sözü olduğu için çözülenler yanında içinde kıyamete kadar çözülmeyi bekleyen daha nice güzellikler olan en büyük hazine olarak sunulmalıdır. O güzelliklerden örnekler sunulmalı, böylece O’ndaki Allah bilgisinin sonsuzluğu kanaati oluşturulmalıdır.
Büyükler, “Yârân istersen Kur’ân yeter!” demişler. Kur’ân’a, gerçekte olduğu gibi yârân olduğu, dost oladuğu idrâkiyle yaklaşmak ve başkalarını, özellikle çocuklarımızı o bakış açısıyla yaklaştırmaya çalışmak gerek.
Ah güzel örnek! En güzel yaklaşım ve etkileme tarzı, güzel örnek olmaktır. Güzel örnek olmanın özü, söylenenlerle yapılanların uyum içinde olmasıdır. Fakat bu, sevdirmek için yeterli olur mu? “Güzel örnek” meselesi genellikle yanlış anlaşılıyor. İyiyi, doğruyu, güzeli yapmak, “güzel örnek” olabilmek için tek başına yeterli olamıyor. Ya? Sevdirici, cezbedici, yapmaya teşvik edici olmayan hiçbir örnek, güzel örnek değildir.
Yunus ne diyor:
Bilmek olmak değildir,
Olmaya bak, olmaya.
Mukayese ile farkın vurgulanması: Allah’ın sözünü okuyanla okumayan bir olmaz. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” İnsanların ne dediğini öğrenmek için ne kadar gayret sarf ediyoruz; acaba bizi ve tarihler boyunca her şeyi yaratan Allah bize neler söylüyor, merak etmemek mümkün mü?
“Allah kelâmının insanların kelâmına üstünlüğü, Allah’ın kullarına üstünlüğü gibidir.” Hadîs-i kudsîsinin penceresinden bakarak ve baktırarak Kur’ân’a dikkatleri daha kolay çevirmek mümkün.
Mukayese ile farkın vurgulanması, hedefe kestirmeden götüren, kısa ve keskin bir çözümdür. Çünkü, Hz. Ali (k.v.) Efendimizin ifadesiyle, “Nimetlerin kıymeti, ancak zıtların mukayesesi ile takdir edilir.”
Devamı var..