* Kadınların Cihada Katılmaları: Kadınların İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamına katılmaları, İmamla tek yürek olduklarının ve İmam'a verdikleri desteğin bir göstergesiydi. Örneğin, Küfe'de Müslim'e yardım edenin kadın olması, Kerbela şehitlerinden bazılarının eşlerinin onlara destek vermeleri, tıpkı Huli'nin karısı gibi Küfe ordusundan bazı kadınların bu cinayetlere itiraz etmeleri.
* Sabır Dersi: Kerbela hadisesinin derslerinden biri de, kadınların gözleri önünde yakınlarının şehit olmalarını görüp buna tahammül etmeleridir. Bu sabrın başını çeken de Hz. Zeynep (s.a) idi.
* Mesajın Ulaştırılması: Kadınların ve kızların, esaret yolculuğunda ve Medine ٙye döndüklerindeki anlattıkları şeyler, şehitlerin kanının koruyucusu oldu. Onlar, zamana ve mekâna göre bazen hutbe şeklinde, bazen de bire bir konuşmalarla Kerbela hadisesini insanlara anlatıyorlardı.
* Psikolojik Destek: Birçok savaşta kadınların bulunması, erkeklere psikolojikman destek sağlayıp, moral aşılamaktadır. Kerbela sahnesinde de durum bundan ibaretti. Anneler ve eşler, şehitler üzerinde bu etkiyi sağlamışlardır.
* Yaralıların Tedavisi: Hastalara bakmak, yaralıları tedavi etmek, savaşlarda özellikle de Kerbela hadisesinde kadınları ön plana çıkarmıştır. Örnek olarak, Hz. Zeynep'in İmam Seccad'a (a.s) bakması gösterilebilir.
* İdarecilik: Kerbela hadisesinde Hz. Zeynep'in (s.a) esirlerin sorumluluğunu yüklenmesi, çok zor şartlarda gerektiğinde kadının idarecilik vazifesini üstlenebileceği dersi vermektedir. O, geride kalanları kıyamın hedeflerine göre yönlendiriyordu. Düşmanın oyunlarını boşa çıkarıyordu.
* Değerlerin Korunması: Kerbela ٙnın kahraman kadınlarından alınacak diğer bir ders de, dini değerlerini korumak için sürekli itirazlarda bulunmuş olmalarıdır. Ümmü Gülsüm, Küfelilere seslenerek:
"Peygamber ailesini izlemek için mi toplandınız" diye bağırıyordu.
Esir olmalarına rağmen iffetlerini korumaya yönelik itirazları her yerde göze çarpmaktadır. Küfe'de bir eve yerleştirildiklerinde Hz. Zeynep, kadın hizmetçilerin dışında kimsenin oraya girmesine izin vermiyordu. Hz. Zeynep (s.a), Yezid'in meclisinde kadınların dolaştırılmasına şöyle itiraz etmiştir:
"Ey Yezit! Esir olarak şehir şehir dolaştırmakla bu geniş yeryüzünü ve bu fezayı bize dar ettiğini, bizi Allah katında hor ve zelil, kendini de yücelttiğini ve bu olaylarında senin yüce makamının bir eseri olduğunu mu sanıyorsun?
Ey (Mekke'nin fethi sonrasında) Azat edilenlerin oğlu! Kendi kadın ve cariyelerini perde ardında tutup, Resulullah'ın (s.a.a) kızlarını da yüzü açık ve örtüsüz olarak düşmanlarının yanında şehir şehir dolaştırman ve her konağın sakinlerine göstermen, yabancıya ve aşinaya, alçaklara ve şerefli insanlara, bu himayesiz esirleri göstermen insaf ve adalet midir?"
Bunun gibi birçok örnek vardır ki, iffet ve değerleri koruma adına birçok dersler içermektedir.
* Esaretin Mahiyetini Değiştirmek: Kerbela esirleri, bu esareti özgürlüğe çevirdiler. Esaret kalıbında gerçek esirlere özgürlük dersi verdiler.
* Dramatik Boyutu Öne Çıkarmak: Kadınların ağlamaları, feryat ve figanları, şehitlere yas tutmaları, insanların duygularını harekete geçirip, çok etkileyerek bu hadisenin bu şekilde devamlılığını sağlamıştır.
Aşura kültüründe yaşamak, var olup nefes almaktan öte bir anlam taşımaktadır. İmam Hüseyin (a.s) özgürlük olmadan yaşamayı, değersiz ve zillet olarak tanımlamıştır. Bu kültürde izzetle ölmek, yaşamaktır, zilletle yaşamaksa ölümdür. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyordu:
"Zilletle yaşamanız ölüm, izzetle ölmeniz ise yaşamanızdır."
İmam Hüseyin (a.s), sözlerinde ölümü saadet, zalimlerle yaşamayı ise zillet olarak saymıştır. Başka bir sözünde de, ölümü dünya sıkıntılarından çıkıp, ahiret nimetlerine kavuşma köprüsü olarak nitelemiştir.
Kasım (a.s), ölümü "Baldan daha tatlıdır" diye nitelemiş, Ali Ekber (a.s) "Hak üzere olduktan sonra neden ölümden korkalım" demiştir. Tasua gecesi, İmam herkese "Biatimi kaldırdım gidin" dediğinde, hepsinin cevabı: "Senden sonra yaşamak için mi gidelim?" olmuştu. Müslim b. Akil'in evlatları şöyle demişlerdi "Senin yolunda şehit oluncaya dek savaşacağız. Senden sonraki bir hayata vay olsun."
Zuheyr b. Kayn, Aşura günü meydana çıktığında Şimr ile aralarında bir takım konuşmalar geçti. O sırada Zuheyr, şöyle dedi:
"Beni ölümle mi korkutuyorsun? Ant olsun Allah'a Hüseyin ile ölmek, bana göre sizinle ebedi olarak yaşamaktan daha sevimlidir."
Zilletle yaşanan bir hayat aslında bir ölümdür ٦
Ehlader