• Nombre de visites :
  • 979
  • 6/6/2016
  • Date :

Allah'ın ve Ahiretin Varlığını Gösteren Merhamet Delili

 

allah ahiret


Göklerde ve yerde Allah ٙın varlığını, birliğini, kudretini gösteren nice deliller vardır ki,insanlar yanından geçip gittikleri halde yüzlerini çevirdiklerinden farkına varmazlar." Yusuf Suresi 105. Ayet

Hiç mümkün müdür ki, şu göz önündeki icraatının şehadetiyle, nihayetsiz bir merhametin ve nihayetsiz bir şefkatin sahibi olan şu alemin Rabbi, kendi merhametine ve şefkatine layık bir tarzda mükafatta bulunmasın ve has kullarına ihsan etmesin? Burada yok hükmündedir, demek başka yerde bir mükafat yeri vardır ve olmalıdır. Ta ki o rahmet orada hakkıyla tecelli edebilsin.
 
Bu delili iki başlıkta inceleyeceğiz. Birinci başlıkta, gözümüz önündeki şu alemde küçük bir gezinti yaparak alemde hükmeden merhameti ve şefkati görecek ve bu merhamet ve şefkatten de ٜRahim ٝ olan zatın varlığını ispat edeceğiz. İkinci başlıkta ise bu merhamet ve şefkatin ahireti gerektirmesine işaret edeceğiz.
 
1. BASAMAK: ŞU ALEMDE GÖZÜKEN MERHAMETİN SAHİBİ KİMDİR?
 
Rahim: Yarattıklarına merhamet eden, acıyan ve şefkat gösteren manasındadır. Allah Rahim ٙdir. Rahmetiyle bütün alemleri kuşatmıştır.
 
٢ Merhametiyle şu alemi yoktan icat etmiş,
٢ Her bir varlığa kendine mahsus bir elbise giydirmiş,
٢ Her birini farklı şekillerde terbiye etmiş,
٢ Vazifelerini öğretmiş,
٢ Hayatını devam ettirebilmesi için lazım olan cihazlarla teçhiz etmiş,
٢ Maddi ve manevi bütün ihtiyaçlarını şefkatle karşılamıştır.
 
Şimdi o rahmet denizinden birkaç damlayı hep beraber görelim!
 
Büyük bir ateş görseniz, bir hortumdan çıkan su ile söndürülüyor. Lakin hortumu tutan eli görmeseniz, ateşi söndürmek fiilini hortumun kendisine verebilir misiniz? Elbette, hayır! Çünkü ateşi söndürmek için failinde hayat, ilim, kudret gibi sıfatların bulunması gerekir. Hayatı olmayan, ateşi bilmeyen, hortumu tutamayan ateşi söndüremez. Hepsinden önemlisi, söndürmek merhametin neticesidir; rahmeti olmayan bu fiile fail olamaz. Ve bütün insanlar bir araya gelse o ateşi bu hortumun kendisinin söndürdüğüne bizi inandıramaz.
 
Acaba yeryüzünün ateşini söndürmek, yaşamak ateşinin hararetini dindirmek için, hortum hükmündeki bulutlardan suyu damla damla kim indiriyor?
 
Elbette, cansız, şuursuz bulutlar bu merhameti ve şefkati hissettiren fiile fail olamaz. O halde bulut hortumunu tutan el kim?
 
Kur ٙan bu sorumuza cevap versin:
ٜİnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O ٙdur. Övülmeye layık olan gerçek dost O ٙdur. ٝ (Şura: 28)
 
İşte yağan her bir damla Rahim isminin bir tecellisidir. Ve rahmetin başka tecellileri!
 
Zehirli bir böceğin karnında şifalı ve en tatlı bir balı bizim için pişirmek ve o böceğin eliyle bize ikram etmek, elbette o böceğin işi olamaz. Demek balı yapan böcek değil, Allah ٙın rahmetidir.
 
Ve bahar mevsiminde cennet hurileri tarzında bütün ağaçlara en güzel elbiseleri giydirip çiçek ve meyvelerle süslendirip onların elleri hükmünde olan kuru dallarıyla lezzetleri farklı, renkleri farklı, kokuları farklı, şekilleri farklı meyvelerle bizi beslemek, elbette rahmetin bir tecellisidir.
 
 
Ve o koca Güneş ٙi Dünyamıza soba ve lamba yapmak, Ay ٙı kandil ve takvim yapıp yıldızlarla semanın yüzünü süslendirmek, elbette rahmetin bir tecellisidir.
 
 Şu dünyanın gidişatına dikkatle bakılsa görülür ki, en aciz, en zayıftan tut; ta en kuvvetliye kadar her canlıya muhtaç olduğu rızkı veriliyor. Hatta en zayıf ve en acize en iyi rızık veriliyor. Hiç biri unutulmuyor ve karıştırılmıyor. Her dertliye ummadığı yerden bir derman yetiştiriliyor. Öyle ulvi bir keremle ziyafetler ve ikramlar olunuyor ki, nihayetsiz bir rahmet eli, içinde işlediği bedaheten gözüküyor.
 
2. BASAMAK: RAHİM İSMİNİN AHİRETİ GEREKTİRMESİ
 
Sorumuz şu: Nihayetsiz bir merhamet ve hadsiz bir şefkat neyi ister ve neyi gerektirir?
 
Cevap: Nihayetsiz bir merhamet ve şefkat, kendine layık bir tarzda ihsan etmek ve merhamet etmek ister. Halbuki bu fani dünyaya ve bu kısa ömre, bu rahmet ve şefkatin, denizden bir damla gibi, milyonlar cüzünden ancak bir cüzü yerleşir ve tecelli eder.
Demek bu Dünya, o hadsiz merhamete mahal olabilecek bir yer değildir. İşte bu da ispat eder ki, o merhamete layık ve o şefkate şayeste bir saadet diyarı olmalıdır ve vardır.
 
Bunu inkar edebilmek için, gündüzü ışığıyla dolduran güneşin vücudunu inkar etmek gibi, göz ile görünen bu rahmetin vücudunu inkar etmek lazım gelir. Çünkü eğer ahiret gelmezse şu göz önündeki rahmet ve şefkatin hiç bir manası kalmaz. Manası kalmadığı gibi zıddına inkılap eder.
 
Mesela, akıl rahmetin bir hediyesidir. Ama eğer ahiret gelmeyecek olursa akıl hediye değil, insanın başına bir bela olur. Geçmişin hüzünlerini ve geleceğin korkularını hazır zamanda toplar ve sahibini adeta bir yılan gibi sokar.
Yine insanın kalbindeki merhamet ve şefkat duygusu bir hediyedir. Ancak eğer ahiret gelmez ve ölüm son olursa bu duygu da hediye olmaktan çıkar ve insanın başına bir bela olur. Her vakit sevdiklerini kaybeden ve onları hiçliğe gömen bir insanı, şefkat duygusunun nasıl yakacağını izah etmeye gerek var mıdır?
 
 
Demek, bu dünyada gözüken rahmet ve şefkatin, zıddına inkılap etmemesi için ahiretin gelmesi gerekmektedir. Elbette bu rahmetin sahibi olan Zat-ı Zülcemal, rahmetini ve şefkatini zıtlarına inkılap ettirmeyecek ve bir çiçeği yaratmak kadar kendisine kolay gelen cenneti yaratacaktır.

, Cenab-ı Hak da bizi yokluk denizinden kurtararak bu aleme getirdi. Ve bu alemde bizi şefkatiyle bir çocuk gibi besledi. Acaba hiç mümkün müdür ki, bu rahmetin sahibi olan Allah-u Teala insanı diriltmemek üzere öldürsün ve ona rahmetini inkar ettirsin? Haşa ve kella!
 
Zira eğer diriltmemek üzere bizleri öldüre¬cek kadar merhametsiz olsaydı, zaten bizi yokluktan varlığa çı¬karmaz ve bizi böyle nazeninane bir bebek gibi beslemezdi.
 
 
Şimdi bu delili maddeler halinde toplayalım:
 
1.   Bu alemde nihayetsiz bir rahmet ve şefkat gözükmektedir. Bu rahmet ve şefkat, sinekten seyyarata kadar her şeyi ve her yeri kuşatmıştır.
 
2.   Fiiller failsiz olamayacağına göre, bu rahmet ve şefkatin de bir sahibi olmalıdır. Elbette kör kuvvet, şuursuz tabiat, mevhum kanunlar ve hayatsız sebepler bu merhamete ve şefkate fail olamazlar. Bu fiillerin faili ancak ve ancak Rahim ve Kerim olan Cenab-ı Hak olabilir.
 

3.   Madem Cenab-ı Hakk ٙın nihayetsiz bir merhameti vardır, o halde ahiret de olmalıdır. Zira nihayetsiz merhamet, kendine layık bir tarzda ihsan etmek ve merhamet etmek ister. Halbuki bu fani dünyaya bu merhamet sığmamakta ve bu rahmet bu alemde hakkıyla tecelli edememektedir. Demek bu sonsuz rahmetin hakkıyla gözükebileceği baki diyarlar ve baki meskenler lazımdır. Bu baki diyarlar da ancak ahirette ve cennettedir.
 
4.   Ahireti inkar edebilmek için, ilk önce Rahim olan Allah-u Teala ٙyı inkar edebilmek gerekir. Allah ٙı ve Allah ٙın Rahim ismini inkar edemeyen, ahireti de inkar edemez. Zira ispat ettiğimiz gibi, rahmet ve şefkat ahiretin varlığını lüzumlu kılmaktadır.
 
5.   Allah-u Teala ٙyı inkar edemeyen ahireti inkar edemeyeceği gibi, gözümüz önündeki şu alemde gözüken rahmet ve şefkati inkar edemeyen de Allah ٙı inkar edemez. Zira isim müsemmasız ve sıfat mevsufsuz olamaz. Göz önündeki bu rahmet ve şefkat sıfatları, Rahim ve Kerim olan bir zatın varlığını ispat etmektedir. Şuursuz tabiat, kör kuvvet ve serseri tesadüf bu sıfatlara sahip olamayacağına göre, bu sıfatların sahibi Allah-u Teala ٙdır ve başkası olamaz.
 
6.   Madem ahireti inkar etmek, Allah ٙı inkar etmekle mümkün ve madem Allah ٙı inkar etmek de göz önündeki şu merhameti ve şefkati inkar etmekle mümkün ki, bu da inkar edilemez. O halde diyebiliriz ki ahireti inkar edebilmek için, göz önündeki şu merhameti inkar edebilmek gerekir. Aklı başında olan hiç kimse ise bunu yapamaz.
 
7.   Eğer ahiret gelmezse göz önündeki şu merhamet ve şefkat, zıtlarına, yani merhametsizliğe ve acımasızlığa inkılap eder ve bütün bu rahmet ve şefkat istihza ve alaya döner. Bu bahsin misallerini daha önce verdiğimizden sözü uzatmıyor ve sadece şu noktaya dikkat çekerek bu delili tamamlıyoruz:
 
Böyle nihayetsiz bir rahmetin ve keremin sahibi olan bir zat, elbette rahmetini merhametsizliğe ve şefkatini acımasızlığa inkılap ettirmeyecek ve bütün bu tecellilerini alaya ve istihzaya çevirmeyecektir. Bunun da tek yolu ahireti getirmektir. Zaten ileride ispat edileceği gibi, ahireti getirmek ve cenneti yaratmak, O ٙnun kudretine bir çiçeği yaratmak kadar kolaydır.
Kaynak : Risale Ajans

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)