İmam Hâdi'nin (a.s) Sözlerinde İmamet(1.Bölüm)
On İki İmamdan her biri sadece ümmetin önderi, İslâm ve Kur'ân hükümlerinin açıklayıcıları değil, Şia kültüründe masum imam; Allah'ın yeryüzündeki nuru, âlemdeki bütün varlıklara hakkın en mükemmel hücceti, varlık âleminin odak noktası, Allah'la kulları arasındaki feyiz vasıtası, tabiat ötesi kemallerin aynası, insanî faziletlerin en üstün kalesi, bütün hayır ve iyiliklerin mecmuası, Allah Teala'nın ilim ve kudretinin tecelli merkezi, Allah'a ulaşan insanın en mükemmel örneği; hata, unutkanlık ve yanlıştan korunan, melekût, gayb âlemi ve meleklerle ilişki içerisinde olan, dünya ve ahiretteki olmuş ve olacakları bilen kimse, Allah'ın sırlarının mahzeni ve peygamberlerin bütün kemallerinin mirasçısıdır.
Evet, Hz. Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyti, varlık âleminin ekseni ve odak noktasıdır. Onların değerli velayetlerinin sultası, enbiya ve elçilerin velayetinin üstündedir. Öyle ki, bunu onlardan başkasının anlaması mümkün değil. Allah Teala bunu Resulullah (s.a.a) ve onun masum Ehlibeyti'ne has kılmış, bu makama tamah eden hiç kimsenin ulaşmasına da imkân tanımamıştır.
Masum İmamlar'ın makam ve mevkisiyle ilgili söylediklerimiz ve bunlardan çok daha fazlası Kur'ân-ı Kerim'in apaçık nassı, Peygamber efendimiz ve Ehlibeyti'nin muteber rivayetleriyle ispatlanabilir. Bu mevzu, Şia mektebinin ileri gelenlerinin kitap ve sözlerinde incelenip açıklanmıştır.
İmamet semasının onuncu güneşi, efendimiz İmam Ebu'l-Hasan el-Hâdi (a.s) biz Şiîlere minnet ve lütufta bulunarak "Camia Ziyareti" adlı ziyaretteki ender ve derin anlamlı buyruklarında, ruhu eğitimde, maarifte sözü zirveye ulaştırmış; bilim denizinden, imamet silsilesinin gerçek dostlarının üzerine inci ve mercan yağmuru yağdırmış; İmam'ın hakikatine yakışır şekilde değil, bizim akıllarımızın kapasitesince Allah Teala'nın ender meyvelerinden bir miktar bizlere sunmuştur.
Canımız onun temiz toprağına feda olsun! O İmam (a.s) ki, sözlerinin parlak nuruyla biz yer küresi sakinlerini Allah Teala'nın yüce semasıyla tanıştırmış ve bu susuz kulları Allah Teala'nın cennetteki Kevser kaynaklarına yönlendirmiştir.
Evet, aziz imam Hz. Hâdi (a.s), izleyicilerinden birinin ricası üzerine ona, masum Ehlibeyt İmamları'nı ziyaret etmek için birtakım sözler öğretmiştir. Onun hayatından bahsettiğimiz bu yazımızda gerçekte bir "imamet ve imamı tanıma" fihristi olan bu ziyarete değinmeden edemeyeceğiz.
Ulemanın bazı ileri gelenleri, bu ziyareti en iyi ziyaret bilmişlerdir. Hicrî 381 yılında vefat etmiş olan merhum Şeyh Saduk gibi yüce bir şahsiyet, bunu "Men Lâ Yehzuruhu'l-Fakih"[1] ve "Uyunu Ahbari'r-Rıza"[2] adlı kitaplarında; hicrî 460'da vefat etmiş olan Şeyh Tusî de "Tehzibu'l-Ahkâm"[3] adlı kitabında nakletmişlerdir.[4] Bu ziyaretin akıcılığı, yüce anlamı, ondan yayılan bilim ve marifetin kendisi bu ziyaretin asaletini, bunu söyleyenin bilgisinin yüceliğini ortaya koymaktadır.
[1]- c.2, s.609; Tahran-Mektebetu's-Saduk baskısı. (Şeyh Saduk Men La Yehzuruhu'l-Fakih adlı kitabının baş tarafından şöyle yazıyor: "Ben bu kitapta kendisiyle fetva verdiğim, kendimle Rabbim arasında şer'î hüccet bildiğim şeyi zikrediyorum." c.1, s.3, Tahran basımı)
[2]- c.2, s.277, Tahran-Menşurat-i A'lemî baskısı
[3]- c.6, s.95, Tahran basımı
[4]- Allâme Meclisî bu ziyaret hakkında şöyle diyor: "Camia ziyareti senet bakımından en sahih ziyaret; metin, fesahat ve belagat açısından en üstün ziyarettir." Biharu'l-Envar, c.102, s.144
Hz alinin(a.s) ilahi liderliğe bakışı
İmamı Tanımanın Ehemmiyeti(1.Bölüm)