Peygamber’in (S.A.A) Velayeti Ve Onun Müminlere Önceliğini Konu Eden Ayetler-2
“Peygamber, müminlere kendi nefislerinden daha önceliklidir” ayeti hakkında, ayetin zâhirinin -Ayetullah Cevadi Âmuli[4] ve diğer müfessirlerin söylediği gibi- Peygamber’in (s.a.a) müminlerin velayetiyle ilgili değil, müminlerin kendileriyle ilgili olarak önceliği bulunduğuna delalet ettiği belirtilmiştir. Hairi’nin sözünden anlaşılan ve Peygamber’in (s.a.a) onlara önceliğinin anlamı ise onların işleri ve hallerinde öncelik sıralaması bulunduğudur. Nitekim eğer Peygamber (s.a.a) bir konuda karar alırsa, hatta onların şahsi işleriyle irtibatlı bile olsa o konuda fikir beyan etmede artık sıra kendilerine gelmeyecektir. Fakat eğer Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) görüşü yoksa -müminlerin eliyle sağlıklı biçimde idare edilen çoğu işte olduğu gibi- onlar bizzat işleri çekip çevirmekle meşgul olabilirler. Tıpkı bu mevzunun “Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur”[5] ayetinden çıkarılması gibi. Çünkü bu ayet-i şerifenin nazil olmasının sebebi, Peygamber’in (s.a.a) şahsi bir işe, yani Zeyneb binti Cahş’ın evliliğine yanlış bir toplumsal geleneği bertaraf etmek için müdahalesi ve hüküm vermesiydi. Ayet, Hz. Peygamber’in müminlerin şahsi ve toplumsal işlerindeki önceliğini beyan etmektedir.
Öyle anlaşılıyor ki Peygamber’in (s.a.a) ismeti göz önünde bulundurulduğunda O’nun bireylerin şahsi işleri üzerinde nereye kadar velayeti bulunduğundan bahsetmek manasızdır, her ne kadar diğer tartışmalarda velayet-i fakihin çerçevesini belirginleştirmek için gerekli bir iş gibi gözükse de. Bu yüzden burada bu meseleden sarf-ı nazar ederek Allame Tabatabai’nin “Peygamber, müminlere kendi nefislerinden...” ayeti hakkındaki sözüyle konuyu nihayete erdiriyoruz:
Müminlerin nefisleri, müminlerin kendileridir. Öyleyse ayetin anlamı, Peygamber’in (s.a.a) onlara onlardan önceliği vardır ve önceliğin anlamı da, onlarla başkaları arasında bir iş ortaya çıktığında Peygamber’in (s.a.a) tarafının rüçhaniyetidir. Şu halde özetle, mümin kendisi için korunma, muhabbet, murakabet, üstünlük, daveti kabul etme ve iradeyi hayata geçirmeye kail olsa da Peygamber (s.a.a) o işe kendisinden önceliklidir. Eğer bunlardan birinde Peygamber (s.a.a) ile kendisi arasında bir durum doğsa Peygamber’in tarafının ona rüçhaniyeti vardır.[6]
Rivayetlerde de bu konu çeşitli şekillerden ifade edilmiştir. “Veliniz sadece Allah’tır...” ayeti hakkındaki rivayete dair tartışmayı (çalışmada) sonraki bölüme bırakıyoruz. “Peygamber, müminlere kendi nefislerinden...” ayeti hakkında da Şia ve Ehl-i Sünnet’ten, Peygamber’in (s.a.a) bu ayet-i şerifeye istinaden Hz. Ali’yi (a.s) insanların velayetine tayin ettiğine ve “Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır ” buyurduğuna ilişkin pek çok rivayet nakledilmiştir. İmam Musa b. Cafer’den bir rivayette, Peygamber’in (s.a.a), vefatından on dokuz gün önce bu meseleyi üçüncü kez halka beyan ettiği nakledilmiştir.[7]
Başka bir rivayette İmam (a.s) ve Peygamber’in (s.a.a) velayeti babanın oğlu üzerindeki velayetine benzetilmiştir. Buna göre oğulun babasına itaat etme gereği vardır ve eğer oğul fakirse baba da onun harcamalarını üstlenmelidir. Bu durumda müminlere de Peygamber’e (s.a.a) itaat etmeleri farzdır ve Peygamber de (s.a.a) onlarla dayanışmayı sorumluluğuna almalıdır. Sonra aynı makam Hz. Ali (a.s) ve diğer İmamlar (a.s) için beyan edilir ve “Ailenize iyilikte bulunun” ayeti onun baba olmasının delili olarak gösterilir.[8]
[4] Mecelle-i Hukumet-i İslâmî, S. 2, s. 239
[5] Ahzab, 36.
[6] Allame Tabatabai, Tefsiru’l-Mizan, c. 16, s. 276.
[7] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 22, s. 489, hadis: 35.
[8] Allame Meclisi, age., c. 27, s. 243.
Peygamber’in (S.A.A) Velayeti Ve Onun Müminlere Önceliğini Konu Eden Ayetler-1
Resulullah (saa)’ın Sünnetleri