Osmanlı’nın Safevilerden Etkileşimi ve Anadolu Türklerinin İran’a Göçü
Bu bölümde, Anadolu Türklerinin İran’a göçü ve bunun nedenleri mercek altına alınacaktır.
Hiç şüphesiz, Safevi Devletinin kuruluşu, İslam tarihi içerisinde cereyan eden en önemli olaylardan birisiydi. Bu olayın getirisi de, İslam coğrafyasında yeni bir merkezi otoritenin oluşmasıydı.
Anadolu Türklerinin özellikle İran’da revaçta olan Safeviye tarikatına alakaları Şeyh Cüneyd’in orada olmasından ileri geliyordu. Şeyh Cüneyd, hem Şeyhlik makamını sağlamlaştırmak hem de ülke topraklarının genelinde söz sahibi olmak istediği bir dönemde, Karakoyunlu Hükümdarı Cihanşah tarikat mensuplarının çoğalmasından endişe ederek Şeyh Cüneyd’in amcası Şeyh Cafer’le ortak hareket edip, ona karşı mücadeleye girdiler ve Cüneyd’in Erdebil’den çıkmasını sağladılar. Cihanşah tarafından sınır dışı edilen Şeyh Cüneyd, Anadolu’ya gelerek ortamın da müsait olması üzerine oradaki Anadolu halkı üzerinde yayma çalışmalarına başladı.
Şeyh Cüneyd, köylüler ve göçebe hayatı yaşayan bu bölge insanlarının ne denli yatkın olduğunu görünce hareketini hızlandırdı ve kendisini takip eden birçok müride sahip oldu. Hatta kaynaklar, kendisine bağlı olan beş ila on bin civarında silahlı ve düzenli bir askeri orduya dahi sahip olduğunu belirtir. Şeyh Cüneyd, günün birinde bu silahlı müritleriyle Akkoyunlu hakimi Uzun Hasan’ın yanına gelince, Uzun Hasan onu tahmin ettiğinden daha iyi karşıladı ve kız kardeşi Hatice Begüm ile evlendirdi. Üç yıl Akkoyunlu merkezi olan Diyarbakır’da kaldı. Daha sonra müritleri ile birlikte yaptıkları ortak bir toplantı sonrası Erdebil’e geri döndüler. Erdebil’e döndükten sonra katıldığı bir savaş sırasında vurularak öldürülen Şeyh Cüneyd’in yerine karısı Hatice Begüm’den doğan oğlu Haydar, dayısı Uzun Hasan’ın yardımları ile Erdebil postuna oturdu. O da Babası Şeyh Cüneyd gibi tarikatı daha da büyütmüş ve Anadolu’da pek çok mürit kazanmıştı. Böylece Erdebil Tekkesi Anadolu’da güçlenmiş ve küçümsenmeyecek bir etki alanı oluşturmuştu.
Taberistan yakınlarında yapılan bir savaşta Şeyh Haydar’ın öldürülmesi müritlerinin Şeyhlerine karşı olan inançlarını yıkmamış bilakis mübareze ruhlarını daha da güçlendirip, İsmail ve İbrahim’e sonuna kadar sahip çıkmalarına ve onları uzun dönemler düşmanlarından saklayıp, savunmalarına neden olmuştur. Bu süre zarfında bölge halkı onları Gilan’a kaçırıp, koruma altına almış ve Anadolu’daki birçok kabile İsmail’i unutmamış ve birçok hediye ve nezirler yollamışlardır.[1]
Uzun Hasan’ın 1478’de ölmesinden sonra oğulları arasında başlayan taht kavgaları Akkoyunlu Devleti’ni iyice zayıflattı. Hatta tahtın iki büyük varisi Murat’la Elvend ülkeyi ikiye böldüler. Bu sırada İsmail henüz 12 yaşında olmasına rağmen siyasi ve dini konularda faaliyetlere başlayıp, 1499 yılının Ağustos ayında Erdebil’e yollandı. Anlatılanlara göre şimdiden Rumlu ve Şamlu 1500 kişi İsmail’in etrafında toplanmış ve ona biat etmişlerdi.[2]
İsmail, 1500 senesinde Erdebil dergahını ziyaret ettikten sonra Gökçe Göl’e gitmiştir. İsmail, burada ikamet ettiği dönemde Anadolu’da yaşayan müritlerini etrafına toplamak için elçiler görevlendirmiştir.[3] Kalabalık grupları İsmail’in yanında olduklarını göstermek için onun yanına gittiler ve bulundukları bölgenin emniyet zaafı olduğu için de zamanında Çukur Saad olarak anılan Erivan’a geçtiler. Burada İsmail’e dokuz grup daha mülhak oldu. Bu gruplarla beraber Kağızman, Erzurum ve Tercan’da bir süre ikamet eden İsmail, daha sonra iki ay kalacağı Erzincan’a geldi. Osmanlı kaynaklarının verdiği bilgiye göre;
“Erdebil oğlu (Şeyh Safevi) ellerinde neredeyse hiçbir teçhizat bulunmadığı halde rahatlıkla Hazar sahillerinden Erzincan’a kadar gelmişlerdi. Bu durum şu gerçeği gözler önüne sermektedir; Akkoyunlu Devleti etkisini yitirmiş ve dağılmaya başlamıştır.”
İsmail’in Anadolu topraklarına ayak basması müritlerini oldukça sevindirmişti. “Şah İsmail Tarihi” adlı kitabın yazarı bu konuda şunları kaleme almıştır;
“Erzincan’a ulaştıktan hemen sonra, Şam’dan, Rum diyarından, Karaman velayetinden ve Erzincan etrafından birçok insan ve söz sahibi liderler akın akın onun yanına geldiler. Günbegün bunların sayısı ziyadeleşti… Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kacar ve Varsak kabilelerinden oluşan binlerce insan İsmail’e bağlandılar.”[4]
[1] Rumlu, Hasan Bey, Ahsenut Tarih, Abdül Hüseyin Nevai, Babek Kitapevi, Tahran, 1978, s. 5, 10 ve 14
[2] Sümer, Faruk, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1999 Age. s. 26
[3] Age. s. 26
[4] Age. s. 27
İlhanlılar Dönemi ve Sonrası Göçler