Barış Etkenleri İle İlgili İki Analiz(6.Bölüm)
Muaviye'nin işlediği son suç, hayâ ve haysiyetten yoksun oğlu Yezid'i Müslümanların sırtına bindirmesi, insanların dinleri ve dünyaları ile oynamakta onu serbest bırakmasıdır. Onun bu alçak ve arsız oğlu, Taff (Kerbelâ) olayı ile birlikte Hirre katliamı ve Kâbe'nin sabanlar ve mancınıklar ile taş yağmuruna tutulması gibi cinayetleri de işlemiştir.
Her ne olursa olsun önemli olan, sonraki olayların İmam Hasan'ın (a.s) hareket metodunu açıklayıcı ve aydınlatıcı tarzda gelişmesidir. İmam Hasan'ın (a.s) en önemli amacı, bu zorbaların yüzündeki maskeyi düşürmek, böylece onlar ile dedesinin risaleti önüne kurdukları tuzak arasına girerek risaletin etkisiz hâle gelmesi yönündeki niyetlerinin gerçekleşmesini önlemekti. İşte İmam (a.s) bu yönde istediği her amaca ulaştı, böylece yüzlerdeki maske düştü ve Emevîlerin ipliği bütün çıplaklığı ile pazara çıktı. Bu nimetinden dolayı âlemlerin Rabbi yüce Allah'a hamdolsun!
İşte bu tedbir sayesinde, kardeşi ve şehitlerin önderi İmam Hüseyin (a.s), Kuran'ın açıklanmasına vesile olan ve kendisinin akıl sahiplerine örnek olmasını sağlayan devrimini gerçekleştirdi.
Bu iki İmam (a.s) aynı risaletin iki yüzü idiler. Bu iki yüzden her biri ortak risaletin bir noktasında ve aşamalarından birinde sorumluluklarını yerine getirmekte diğerini tamamlıyordu ve bu risalet uğrunda fedakârlık ve kendini feda etme açısından her ikisi de eşit ve eş değerdeydiler. Buna göre, ne İmam Hasan (a.s) canını feda etmekten çekiniyordu, ne de İmam Hüseyin (a.s) Allah yolunda ondan daha cömert davranıyordu. İmam Hasan barış yaparak sessiz ve suskun bir cihat için kendini bekletti. Vakti geldiğinde Kerbelâ şahadeti, Hüseyin'in olmadan önce Hasan'ın damgasını taşıyordu; Kerbelâ'daki şahadet Hüseynî olmadan, Hasanî idi.
Olayların derinliklerine inen akıl sahiplerine göre Sabat günü (barışın imzaladığı gün), Taff (Aşura) gününden daha derin fedakârlık anlamları ile yüklü idi. Çünkü o gün İmam Hasan (a.s) yerinde oturan, suskun bir şekilde hoşa gitmeyen şeylere tahammül eden sabırlı bir kişi rolünün kahramanlığını gösterdi. İşte bu nedenle Aşura şahadeti birinci derecede Hasan'a ve ikinci derecede Hüseyin'e aitti. Çünkü İmam Hasan (a.s) onun temelini atmış ve onun için zemin hazırlamıştı.
İnsanlar, Sabat ve Taff olaylarından sonra olayların derinliklerine inmeye ve bu Emevîlerde İslâm'la bağlaşmayan bir cahiliye taassubunun çöreklenmiş bulunduğunu görmeye başladılar. Öyle ki, onlar dışında kalan bütün gaddar, pes-paye ve fosilleşmiş taassuplar hortlayıp bir araya gelselerdi, İslâm'a ve Müslümanlara tehlike oluşturma açısından onlardan daha az zararlı olurlardı...[4]
[4]- Sulhu'l-İmami'l-Hasan Mukaddimesi, Şeyh Razi Âl-i Yasin
Barış Etkenleri İle İlgili İki Analiz(4.Bölüm)
Barış Etkenleri İle İlgili İki Analiz(5.Bölüm)