Hz ali'nin(a.s) ilahi liderliğe bakışı
Allah'ın, akıl ve bilgiyle donattığı, irade ve seçme silâhıyla mücehhez kıldığı kullarını doğru yola iletmeleri için seçtiği önderler aracılığıyla somutlaşan ilâhî yol göstericilik, kesintisiz ve sürekli bir ilâhî yasadır.
İnsanlığın hayatına egemen olan bu yasa, yarattıklarının en hayırlısı Âdem'i seçmesiyle başlar.
Âdem'i, tövbe etmesinden sonra yeryüzüne indirdi. Orayı nesliyle imar etsin ve onun aracılığıyla kullarına yönelik kanıtlarını somut olarak ortaya koysun diye. Allah o ilk nesilleri ortadan kaldırdıktan sonra, bu yasayı devre dışı bırakmadı. Bilakis rablığının kanıtlarını aralıksız olarak ortaya koydu ve kullarıyla kendisinin bilinmesi arasındaki bağlantıyı sürdürdü. Seçkin peygamberlerinin ve risalet emanetinin taşıyıcıları aracılığıyla onlara sürekli olarak varlığının ve birliğinin kanıtlarını iletti. Bu görev art arda gelen tüm asırlarda kesintisiz olarak sürdü. Bu kanıtları, en iyi yerlere emanet etti ve en hayırlı yerlere yerleştirdi. Onları soylu ve onurlu sulplerden alıp en temiz rahimlere aktardı. Nihayet en sonuncuları olan Hz. Muhammed (s.a.a) en verimli madenden ve onurlu kökten bir fidan olarak ortaya çıktı. Bütün peygamberlerin yeşerdikleri ve bütün güvenilir kullarının ortaya çıktıkları köklü bir ağaçtan...
İmam (a.s) peygamberlerin zahitliklerini, cesaretlerini, mütevazılıklarını, Allah'ın kendilerini gözetişini, deneme ve sınamalarla kendilerini eğitmesini, Allah yolunda eziyetlere maruz bırakışını anlatır. Onların, tebliğ ve insanları Allah'a davet etme, müjdeleme ve uyarma, Allah'ın hükmünü yeryüzüne egemen kılma, insanlara yol gösterme, onları cehalet ve sapıklıktan kurtarma, Allah'ın düşmanlarıyla savaşma şeklinde somutlaşan görevlerini açıklar.
Rabbanî yol göstericilik, asırlar boyunca sürüp gelen bir çizgi olarak kıyamete kadar devam edecektir. Yeryüzünde her zaman, Allah için O'nun kanıtlarını ortaya koyan biri bulunur. Bu ya bilinen ve açıkta biri olur, ya da gizli olur. Ama Allah'ın kanıtları ve açıklamaları geçersiz olmasın diye bu görev sahibi her zaman bulunur.
Peygamberlik görevi Hz. Muhammed (s.a.a) ile son bulunca, yol göstericilik görevi, yeryüzündeki soyların en hayırlısı olan Ehli Beyti'ne geçti. Çünkü onlar konuştukları zaman doğruyu söylerler; sustukları zaman da kimse gerçekleri beyan etmek bakımından onlardan öne geçmemiştir. Onlar peygamberlik ağacı, risalet alanıdırlar. Meleklerin inip çıktıkları hanedandırlar. İlim madeni ve hikmet kaynağıdırlar. Allah katında büyük değere sahiptirler. Allah onlar aracılığıyla kanıtlarını ve beyanlarını korur. Kitap onlarla bilindi ve onlar da kitapla bilindiler. Kur’an’ın kerametleri ve Rahman'ın hazineleri onlardadır. Onlar ilimde derinleşenlerdir. Hilimleri ilimlerini anlatır, dış görünüşleri iç dünyalarını haber verir, suskunlukları hikmetli mantıklarını dile getirir. Hiçbir zaman hakka karşı çıkmazlar ve hak üzerinde ihtilâf etmezler. Onlar İslâm'ın dayanakları ve İslâm üzere birbirine bağlanmanın giriş kapılarıdır. Onlar aracılığıyla hak, hak ettiği yere gelmiştir. Batıl ise onlar sayesinde hak etmediği yerden alaşağı edilmiştir. Onlar dinin temeli ve yakinin direkleridir. İleri gidenler onlara dönerler ve geride kalanlar onlara yetişirler. Tam anlamıyla velâyetin özellikleri onlardadır. Vasiyet ve veraset onlara aittir.
İmam Ali (a.s), Ehli Beyt'in düşünsel ve siyasal önderlik görevini sık sık vurgulamış, önderliğin Hz. Peygamber (s.a.a) tarafından tayin edilen çizgisinden alınmasına itiraz etmiş, hakkından ödün vermek zorunda kalmasına rağmen halifelerin çizgisine, genelde ve ayrıntılarda karşı çıkmıştır. Peygamber'den (s.a.a) sonra önderlikle ilgili nebevî çözümü, kesin bir dille ortaya koymuştur. Hakkın yerini bulması için hikmet esaslı bir üslûpla mücadele etmiştir. Devletin ve İs-lâm ümmetinin geçtiği hassas konjonktürü gözeten bir üslûp kullanmıştır. Şartların elvermesiyle liderlik kendisine geçince de uygulamak üzere eksiksiz bir nizam ortaya koymuş ve bu nizamın uygulanması için gerekli hazırlıkları yapmıştır. [1]
[1]- el-Mu'cemu'l-Mevduî Li-Nehci'l-Belâğa, 87-116, 374-445
İmamı Tanımanın Ehemmiyeti(1.Bölüm)
İMAMET HAKKlNDA AKLÎ DELİL