Allah’a Kavuşmanın Tek Yolu
İlahi kitaba ve değerli İslam Peygamberinin (sallallahu aleyhi ve alih) sünnetine[1] amel ederek Yüce Allah’a kulluk, mutlak kemale ve sonsuz ilahi rahmete ermek için tek yoldur.
Onun için salik (hakta yolculuk eden) gönül ve kalp makamında her ölçüde kitap ve sünnet karşısında teslim olursa amel makamında da bütün hareket ve durmalarında onları uygularsa o ölçüde kulluk makamına ve ilahi rahmete nail olmuş demektir. Bu şekilde olması gereken ilk kişi ise imamdır. Bu yönde Ali (aleyhi selam) şöyle buyurmaktadır: “peygamberinizin hidayetini (yol göstermesini) izleyin çünkü o en iyi hidayettir. (kılavuzdur) Ve onun sünnetiyle vasıflanın zira o en hidayet edici sünnettir.”[2] Ve imamın vazifesi hakkında şöyle buyurmaktadır: “İmamın üzerine nasihat etmek için çaba ve gayretten ve sünneti diriltmekten başka bir şey yoktur. [3] Ve başka bir yerde[4] kendisini insanlar içerisinde sünneti bilip uygulamakta en layık ve münasip kişi olarak tanıtmıştır. Ayrıca Allah’ın yanında en üstün kulun[5] adil imam olduğunu tanıtmış o (imam) ise hidayet bulmuş, hidayet edici ve bilinen sünnete amel eden şahıstır. Bunun mukabilinde onların en kötülerini adaletsiz, zalim imam olarak tanıtmıştır çünkü onlar, diğerlerini de saptıran ve amel edilen sünneti de yok eden sapıklardırlar. Ve başka bir yerde[6] de sünneti ihya edip bid’atı (dine aykırı yeni akide) yok eden kardeşlerine iştiyakını izhar etmiş ve onu[7] Allah’ın evliyalarının hususiyetlerinden bilmiştir. Buradadır ki kul halis olmuş ve Allah-u Teala da onu kendi yanına götürmüş ve ona son olarak şöyle hitap etmiştir: “Ey huzura kavuşmuş nefs! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!”[8] ondan dolayı böyle bir kulun canının alınmasını Allah-u Teala’nın kendisi yapmaktadır. Ahiret ehlinin vasıflarında olduğu gibi: “ruhu bedeninden ayrılana kadar ölüm meleğini ona musallat etmem. Ve (ayrıca) benden başkası onun canını almayı üstlenmez.[9] Elbette bu konunun vasıtalar yolundan feyz vermesiyle çelişkisi yoktur. Çünkü Allah bu has kullarının teveccühünde tasarruf etmektedir, onlar vasıtaları görmez ve kendilerinden başkalarına teveccüh etmezler.
İmamlar (aleyhi selam) bu kulların en yüce ve ali mısdaklarındandırlar bundan dolayı onlara şöyle hitap etmekteyiz: ömrünüzün sonuna kadar ilahi kitaba ve peygamberinin sünnetine mutlak bir şekilde amel ettiniz ve hiçbir lahza bu yoldan sapmadınız ta Allah-u Teala sizleri ilahi cennetine yani kendi rahmeti yanına davet etti.
Elbette bütün insanlar ömürlerin sonuna kadar Allah-u Teala’ya mutlak kulluk etmeye memur edilmişlerdir “Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et!”[10] Ve rivayette[11] geçtiği gibi böyle bir kula bu hitaptan daha yüce bir hitap tarzıyla şöyle söylenir: kullarımın arasına, yani Muhammed ve Ali (ehli beyti) muhammed’in arasına gir.
ALLAH’IN İMAMLARIN KATİLLERİNE ÜLTİMATOMU
Allah-u Teala Enbiya (aleyhi selam) ve İmamları (aleyhi selam) İnsanları kulluk yoluna ve mutlak kemale ermek için kılavuzluk etmesi için açık deliller ve alametlerle mücehhez etmiştir. Bu, insanlara hüccet ve delilin tamamlanması için Allah’tan kulları için bir lütuftur. Çünkü onların bütün maarifleri fıtratla ve halis akıl mantığıyla mutabıktır. Diğer taraftan Allah onlara mucize vermiştir ta insanlar onu görüp anlasınlar ki onların kudretleri Allah tarafındandır. Ancak bir grup inatçı ve yolunu sapıtmış onlarla muhalefet etmiş, onlara açık deliller gösterilmesine rağmen onları inkâr etmiş ve etmektedirler. Kur’an’ı Kerimde bu manayı beyan eden çeşitli ayetler vardır. Kur’an’ın tabiriyle onlar “fasık” ve “kâfirlerdirler” Allah-u Teala onları azaplarının bile hüccet ve açık delillerle olacağı ahiret azabıyla giriftar edecektir: “helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı).”
Kâfirler ve münafıklar böylece kendi inatlarına inat katarak Enbiya ve İmamlarla savaşıp, öldürmekle azaplarını ebedi kıldılar çünkü hayvani ve şeytani sıfatlarını uygulamak için tek maninin onların şerif vücutları olduğunu biliyorlardı. Bundan dolayı ziyaretin bu kısmında İmamlara (aleyhi selam) hitap etmekteyiz ki Allah sizin düşmanlarınızı sizin öldürülmenizle hücceti onlara zorunlu ederek hücceti onlara tamamladı hâlbuki hüccetler ve açık deliller sizin vücudunuzla vardırlar.
[1] -Sünnetten maksat: Resulü Ekrem’in (s.a.a) buyruklarının kati bir şekilde o Hazretten sabit olmasıdır. Bu şekilde varit olan Mütevatir rivayetlerde Hazret bütün işlerde onlara tabi olmamız için bizleri İmamlara (a.s) irca vermiştir. Bu yüzden Resulü Ekrem’in (s.a.a) dini maariflerdeki yakini buyruklarını elde etmek için Hidayet İmamlarının (s.a) sözlerine rücu etmemiz gerekmektedir ki onlar bizlere hüccet ve delildirler.
[2] -el-Mu’cem’ul-Mufehres li elfazi nehcul belağe, hutbe,110
[3] -a.g.e,hutbe,105
[4] -a.g.e,hutbe,125
[5] -a.g.e,hutbe,164
[6] -a.g.e,hutbe,182
[7] -a.g.e,hutbe,192
[8] -Fecr,27-30
[9] -Vafi, eski baskısı, c.3 kısım,2 s.39
[10] -Hicr,99
[11] -Furu’u kafi, c.3 s.128
İman ve Ahlak
İman ve Etkileri