Kur’an Açıklayıcısı Olarak Hz. Resulullah
Ayet ve rivayetlerden anlaşılan odur ki, Allah Rasülü'nün (s.a.a) önemli görevlerinden ve işlerinden biri Allah'ın kitabını öğretmek ve onun anlam ve maksatlarını açıklamaktır. Allah Teala bazı ayetlerde, ayetleri okumaya ilaveten kitap ve hikmeti öğretmeyi Hazret-i Peygamber'in işleri arasında saymıştır.[1] Kitabı öğretmenin, onun kıraatini öğretmeyle sınırlı olmadığı, onun anlam ve maarifini de kapsadığı ortadadır. “Kitap”tan sonra “hikmet”in zikredilmesi ve öğretimin her ikisine eşit seviyede atfedilmesi bizi bu anlayışa yaklaştırmaktadır. Aynı şekilde:
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ[2]
Ayeti de insanlar için indirileni açıklamayı Hazret-i Peygamber'in vazifeleri arasında göstermiştir. Muteber bir rivayette İmam Sadık (a.s), “İnsanlar neden Ali'nin ve Ehl-i Beyt'inin adının Allah'ın kitabında yazmadığını soruyor” diyen Ebu Basir'e cevap verirken şöyle buyurmuştur:
قولوا لهم ان رسول الله صلي الله عليه و آله و سلم نزلت عليه الصلاة و لم يسم الله لهم ثلاثا و لا اربعا حتي کان رسول الله صلي الله عليه و آله و سلم هو الذي فسر ذلک لهم. و نزلت عليه الزکاة و لم يسم لهم من کل اربعين درهما درهم حتي کان رسول الله صلي الله عليه و آله و سلم هو الذي فسر ذلک. و نزل الحج فلم يقل لهم طوفوا اسبوعا حتي کان رسول الله صلي الله عليه و آله و سلم هو الذي فسر ذلک لهم و نزلت أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ و نزلت في علي و الحسن و الحسين. فقال رسول الله صلي الله عليه و آله في علي من کنت مولاه فعلي مولاه و قال اوصيکم بکتاب الله و اهل بيتي
“Onlara de ki: [Kur'an'da] Allah Rasülü'ne (s.a.a) namaz [emri] nazil oldu, ama onun üç veya dört rekat olmasını Allah [Kur'an‘da] beyan etmedi. Bunu halka tefsir eden Allah Rasülü (s.a.a) oldu. Hazret'e zekat emredildi, ama [Kur'an‘da] her kırk dirhemden bir dirhemin zekat olduğu belirtilmedi. Onu insanlara Allah Rasülü (s.a.a) tefsir etti. Yine hac ayeti nazil oldu, ama Kur'an'da yedi kere tavaf edileceği söylenmedi. Bunu insanlara Allah Rasülü (s.a.a) tefsir etti. Ali, Hasan ve Hüseyin hakkında “Allah'a, Rasül'e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin” ayeti nazil oldu. Allah Rasülü (s.a.a) Ali hakkında şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır.” Yine şöyle buyurdu: “Size Allah'ın kitabını ve Ehl-i Beyt'imi bırakıyorum...” [3]
Bu bakımdan Allah Rasülü'nün (s.a.a) ilk Kur'an-ı Kerim müfessiri olduğuna ve risalet çağında Kur'an ayetlerini tefsir edip açıkladığına tereddüt yoktur. Hazret-i Peygamber'in hatadan korunmuş ve masum olduğu, heva ve hevesiyle konuşmadığı, bilgisinin vahiyden neşet ettiği dikkate alındığında ayetler için beyan ettiği her anlamın, ayetin o manaya delaleti bizim için aşikar olsun ya da olmasın, Allah Teala'nın muradının ta kendisi olduğunda kuşku yoktur. O halde Hazret-i Peygamber'den muteber yolla bize ulaşan her tefsirin itibarı kesin ve eleştirilemezdir. Bu nokta Hazret-i Peygamber'i imanın gereklerindendir ve tüm Müslümanların ittifak ettiği bir konudur.
“وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا”[4]
Ayeti de buna delalet eder. Bu konunun bundan daha fazla tartışılmasına ihtiyaç yoktur. Tartışılıp araştırılması gereken, kıymetli İslam Peygamberi'nin (s.a.a) Kur'an'ı tefsirdeki bilgisiyle ilgili olarak ortaya atılan iki soruya cevap verilmesidir.
1. Acaba Allah Rasülü Kur'an'ın bütün anlam ve öğretilerine vakıf mıydı ve Kur'an'ın bütün anlam ve öğretilerini tefsire güç yetirebiliyor muydu, yoksa bunların bir bölümünü mü biliyordu, çünkü Allah'tan başka kimse bunları bilmez mi?
Hüccetül İslam Dr. Aliekber Babai
Çeviri: Ehlader Araştırma Bölümü
[1] Bkz: Bakara 151, Âl-i İmran 164, Cuma 2.
[2] Nahl 44
[3] Usülü Kafi, c. 1, s. 346, Babu Nassillah azze ve celle ale'l-eimme aleyhisselam vahiden fevahid, hadis 1; yine bkz: Hakim Haskani, Abdullah b. Abdullah, Şevahidu't-Tenzil, c. 1, s. 191, hadis 203.
Allah Resulüne (s.a.a) Nasıl Salavat Getirilir?(1.Bölüm)
Rahmet ve Adalet