• Nombre de visites :
  • 2846
  • 9/3/2014
  • Date :

İmamı Tanımanın Ehemmiyeti(4.Bölüm)

imamı tanımanın ehemmiyeti(4.bölüm)

İmamların da, ümmet içerisinde ilahi kanunların yani şeriatın koruyuculuğuyla görevli oldukları için, bu açından peygamberlerle hiçbir farkları yoktur. Farkları sadece peygamber şeriatı ve ilahi kitabı getiricisi olması noktasındadır. İmam, şeriatın getiricisi olmamakla beraber onu her türlü tahrif ve sapıklıktan koruyandır. Bu yüzden peygamberlerin masum olmalarını gerektiren deliller onların da masum olduğunu gerekli kılar.

Merhum Küleyni El-Kafi kitabının, El-Hüccet bölümünde Ali b. İbrahim'den, o da babasından, o da Hasan b. İbrahim'den, o da Yunus b. Ya'kup'dan o da İmam Cafer Sadık (a.s)'dan şöyle rivayet etmiştir: İmam Cafer Sadık aleyhisselam'ın huzurunda aralarında Hamran b. A'yun, Muhammed b. Nu'man, Huşam b. Salim, Tayyar ve değerli bir genç olan Huşam b. Hakem'in de bulunduğu bir grup vardı.

İmam Cafer Sadık (a.s) Huşam b. Hakem'e “Ey Huşam”‌ dedi, “seninle Amr b. Ubeyd arasında geçen konuşmayı bize anlatır mısın?”‌

Huşam: “Ey Resulullah'ın evladı”‌ dedi, “Sizin makamınız çok yücedir sizin huzurunuzda konuşmam uygun olmaz. Ben sizden utanıyorum huzurunuzda konuşmaya dilim tutmuyor.”‌

İmam: “Size bir şeyi emrettiğimde onu yerine getirin”‌ diye buyurdu.

Bunun üzerine Huşam şöyle dedi: Amr b. Ubeyd'in durumundan ve onun Basra camiinde oturarak halkla konuşmasından haberdar oldum. Bu durum bana çok ağır geldi. Onunla mülakat ederek münazara etmek için yola koyuldum ve Basra'ya vardım. Cuma günü idi. Basra camiine ulaştığımda halktan kalabalık bir grubun büyük bir halka kurup oturduklarını gördüm. Amr b. Ubeyd konuşuyordu halktan sorusu olan da sorularını soruyor ve o da cevaplandırıyordu.

Amr b. Ubeyd, yünden yapılmış siyah bir şal beline bağlamış ve diğer birini de atkı olarak omuzlarına atmıştı.

Ben halktan Amr'a ulaşabilmem için yol vermelerini rica ettim. Bana yol veren kalabalığın içerisinden geçerek Amr b. Ubeyd'in yanına yaklaştım dizlerimin üzerinde yere oturdum. Sonra: “Ey büyük bilgin, ben garip biriyim soru sormama izin verir misin?”‌ dedim.

-Buyurun dedi.

(sonra aramızda böyle bir konuşma oldu)

-Gözünüz var mı?

-Oğlum bu nasıl sorudur? Gözlerimin olduğunu kendin görüyorsun. Artık sormana ne gerek vardır?

- Benim sorum budur. sorumun cevabını verir misiniz?

- İstediğini sor; gerçi soruların anlamsız ve ahmakça sorulardır.

- Sorumun cevabını verin lütfen.

- İstediğini sor.

- Gözünüz var mı?

- Evet


İmamı Tanımanın Ehemmiyeti(2.Bölüm)

İmamı Tanımanın Ehemmiyeti(3.Bölüm)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)