İslami Düşüncede Aklın Yeri
Temel İslami kaynaklar; her tür ifrat ve tefritten uzak bir şekilde akıl ile vahyin konumunu tanımlayarak, her birini layık oldukları yere oturtturmuştur.
Elinizdeki yazı, İslami Düşünce ve Kültür Araştırma Merkezi tarafından “Akıl ve Vahy” ismiyle yayınlanan kitabın 8. faslının çevirisidir. Kitap, bir cilt ve sekiz fasıldan oluşmaktadır.
Bir grup araştırmacının hazırladığı bu kitap Farsça diliyle kaleme alınmıştır. Yazı hacimli olmasın diye, iki bölüme ayırdık; diğer bölümü sonraki sayıda gelecek.
Temel İslami kaynaklar; her tür ifrat ve tefritten uzak bir şekilde akıl ile vahyin konumunu tanımlayarak, her birini layık oldukları yere oturtturmuştur.
Bu temel üzerine Kuran ve Sünnet, bir taraftan aklın makam ve menziletini övmüş, onu hüccet ve ilahi bir peygamber olarak tanıtmıştır.
Diğer taraftan ise; insanın idrak etme aracı olan aklın noksanlıklarına parmak basarak, aklın hataya düştüğü yerleri hatırlatmıştır.
Müslüman düşünürler, özellikle Ehl-i Beyt mektebini izleyenler, akıl ve vahyin uyum içinde olduklarını vurgulayarak, her ikisinin arasında gerçek bir uyuşmazlığın varlığını doğru görmemişler ve "akli hüsn ve kubh" ile "şer’i hükümle akli hüküm arasındaki mülazeme" kurallarını öne çıkartarak, akıl okşayan asil İslam kültürünün çehresini göz önüne sermişlerdir.
Mutedil akılcılık şeklinde adlandırabileceğimiz bu görüşe göre; akıla değer verme kastıyla dinin kutsiyetini küçümsemediğimiz gibi, dinin kutsallığını korumak amacıyla da aklın önemini ve değerini görmezlikten gelemeyiz. Akıl ve vahy, ilahi iki hüccettir. Bundan dolayı, iç peygamberin verileri ile dış peygamberlerin öğretileri arasında çelişkinin olmayışı bir tarafa, belki aralarında tam bir uyum ve birliktelik bulunmaktadır.
İbn-i Rüşd’ün güzel deyimiyle: “Hakkın hakla düşmanlığı yoktur, belki onu destekler ve hak olduğuna şahitlik eder.”1
( 1 )Faslu-l Makal fi-ma beyne’l-Hikmet-i ve eş-Şeriat-i mine’l- İttisal. s. 17. İbn-i Rüşd
Akıl Gücü ve İbadet
Akıl nedir?