Sen Gaflet İçindesin
KUR'AN'DA AZAP [3]
Böyle bir insan, nefsi için dünyada sadece mutluluk görür. Oysa bazı şeylerde hem bedenin, hem ruhun, bazı şeylerde de sadece ruhun mutluluğu söz konusudur. Bunun dışındaki şeyleri de sadece azap ve felaket olarak değerlendirir. Nefsinin tutkusuna ve dünyanın maddi hayatına bağlı olan insan, her ne kadar sahip olduğu dünyanın çekici süslerini, kendisi için mutluluk, hayır ve lezzet olarak görüyorsa da, o, çok geçmeden yanıldığını anlayacaktır, mutluluk sandığı şeyin gerçekte mutsuzluk olduğunu görecektir.
Yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor: "Şu halde sen, kendilerine vadedilen azap günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp oynasınlar, oyalansınlar." (Meâ-ric, 42)
Bir diğer ayette şöyle buyuruyor: "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte biz de senin üzerindeki örtüyü açıp kaldırdık. Artık Bugün görüş gücün keskindir." (Kâf, 22)
Bir başka ayette de şöyle buyuruyor: "Şu halde sen, bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir. İşte onların ulaşabilecekleri bilgi (sınırı) budur." (Necm, 29-30)
Şu da var ki, dünyaya tutkuyla bağlı olan insanlar, bütünüyle tasadan ve sıkıntıdan arınmış bir mutluluğu tatma imkanı hiç bir zaman elde edemezler.
Buradan anlaşılıyor ki: Allah ehli, özellikle Kur'an değerlerine göre düşünen insanların sahip oldukları kavrayış ve düşünce tarzı, diğer insanların sahip oldukları kavrayış ve düşünce tarzından farklıdır. Aynı türe, yâni insanlık türüne mensup olmalarına rağmen bu durum böyledir. Ayrıca, bu kavrayış ve düşünce tarzının da kendi içinde değişik mertebeleri vardır. İnsanların bir kısmı, ilahi eğitim ve terbiye sürecini henüz tamamlamadıkları için farklı bir konumda olabilirler.
Yüce Allah'ın sözünden azap kavramına ilişkin olarak bunu algılıyoruz. Bununla beraber, ilahi kelam bedeni mutsuzluğu da azap olarak nitelemekten kaçınmaz. Ancak nihayetinde, bedensel mutsuzluk bedenle sınırlı ruha ulaşamayan bir azap aşamasıdır.
Yüce Allah Eyyüp peygamberin lisaniyle şöyle buyuruyor: "Şeytan, bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu." (Sâd, 41) Bir diğer ayette ise şöyle buyuruyor: "Hani size azabın en kötüsünü yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı." (A'râf, 141) Bu ayette yüce Allah Firavun'un onlara yaptıklarını kendisinden bir imtihan ve yapılanı özü itibarıyla azap olarak nitelendiriyor. Kendisi tarafından gönderilen bir azap olarak nitelendirmiyor.
(Al-i İmran / 5)"Şüphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiç bir şey gizli kalmaz." Bundan önce yüce Allah ayetlerini inkar edenlere yönelik azabını, güçlü ve intikam alıcı oluşuyla gerekçelendirdi.
Rabbini Unutan Kimse
Mutsuzluk Veren Şeyler