Mutsuzluk Veren Şeyler
KUR'AN'DA AZAP [2]
Aynı şekilde, hem bedenin, hem de ruhun mutluluğuna sebep oluşturan mal ve evlat gibi olgular da, onu Allah'ın zikrinden uzaklaştırmadıkları ve yerin değerlerine çakılıp kalmasına sebep olmadıkları sürece, onun için de mutluluğa sebep olurlar ve ne de güzel mutluluktur bu. Bunun yanında, Allah yolunda öldürülmek, bu uğurda malın harcanması gibi bedene acı veren ama ruhu mutlu kılan şeyler de insanın mutluluğu sayılırlar. Bu tıpkı, sağlığı uzun süre korumak için insanın ilacın acı veren tadına tahammül göstermesine benzer. Bedene mutluluk verdiği halde ruha acı veren şeyler, insan için mutsuzluk ve azap sebebi olurlar. Kur'an-ı Kerim, tek başına badenin mutluluğunu, fazla önemsenmemesi gereken az bir yararlanma olarak nitelendirir. Yüce Allah bir ayette şöyle buyuruyor: "İnkar edenlerin ülke ülke dolaşıp dönmeleri seni aldatmasın. Bu az bir yararlanmadır. Sonra bunların barınma yerleri cehennemdir.
Ne kötü bir yataktır o!" (Âl-i İmrân, 196-197)
Kur'an-ı Kerim, bedene ve ruha birlikte mutsuzluk veren şeyleri de azap olarak nitelendirir, tıpkı insanların bunu azap olarak algılamaları gibi. Ancak, meseleye bakış açısı farklıdır. Bu tür bir durum insanların yanında azap konumundadır, çünkü bedene eziyet vermektedir. Kur'an'a göre de azaptır, çünkü ruha eziyet etmektedir. Geçmiş toplulukların üzerine inen azap türleri bunun birer örnekleridirler. Yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:
"Rabbinin Ad kavmine ne yaptığını görmedin mi? Yüksek sütunlar sahibi İrem'e? Ki şehirler içinde onun bir benzeri yaratılmış değildi. Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud'a? Ve kazıklar sahibi Firavun'a? Ki onlar şehirlerde azgınlaşmışlardı. Böylece oralarda fesadı yaygınlaştırmış-artırmışlardı. Bundan dolayı Rabbin onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi. Çünkü Rabbin, gerçekten gözetleme yerindedir." (Fecir, 6-14)
Bilinç sahibi varlıklar açısından mutluluk ve mutsuzluk olguları duyumsamaya ve algılamaya dayanır. Örneğin biz, elde ettiğimiz ama algılamadığımız lezzetli bir şeyi kendimiz için mutluluk olarak değerlendirmeyiz. Aynı şekilde acı verdiği halde duyularımızla algılamadığımız bir şeyi de mutsuzluk saymayız. Bundan anlaşılıyor ki, Kur'an'ın bu mutsuzluk ve mutluluk olgularına ilişkin öğretisi maddi öğretilerin yaklaşımından farklıdır. Bundan dolayı maddeye tutkuyla bağlı olan insanın, öyle bir eğitimden geçmesi gerekir ki, insan için gerçek mutluluğun Kur'an'ın somutlaştırdığı mutluluk olduğunu ve gerçek mutsuzluğun da Kur'an'ın mutsuzluk olarak nitelendirdiği şey olduğunu bilsin. Kur'an bu amaçla mensuplarına gönüllerini Allah'tan başkasına bağlamamalarını telkin eder. Onların, Rablerinin her şeyin sahibi tek egemen olduğunu, hiç bir şeyin O'nsuz meydana gelmediğini, O'nun dışında hiç bir şeyin hedef edinilmeyeceğini bilmelerini ister.
Rabbini Unutan Kimse