Şehadet ve Felâket
Hz. Ali ve Şehadet [2]
Allâme İbn-i Ebi'l-Hadid'in de dediği gibi, İslâm âleminde yaygın olan bütün ilimleri bir bir inceleyecek olursak hepsini Hz. Ali'nin bu hâle getirdiği açıklık kazanır. Örneğin tefsir ilmi, fıkıh ilmi ve usul-u ahkâm İmam Ali'den rivayet olduğu gibi nahiv, sarf ve yine aruz, kafiye, cebir, geometri bilimleri de o hazretten kaynaklanmıştır. Hz. Ali'nin (a.s) mükemmel belâgatına, "Nehcü'l-Belâğa"sı tanık olduğu gibi, şiir bilimlerine de "Divan-ı Arifane"si şahittir.
Emirü'l-Müminin Ali, bütün insanlar arasında yalnız kendisine ve On İki İmam'a has olan bir ilme sahipti ki o da "cifr" ilmidir. Biz bu ilim hakkında, tasavvuf tarikatının üstadı olan Şeyh Muhyiddin b. Arabî'nin "ed-Dürrü'l-Mek-nûn" adlı kitabının ve yine Şeyh Kemaluddin Şafiî'nin, bu ilmin On İki İmam'a özgü ve İmam Mehdi'ye (a.s) kadar imamet mirası olduğunu beyan eden "ed-Dürrü'l-Munazzam" adlı kitabının içeriğinden biraz bahsedecek olursak, birkaç ciltlik kitaba gerek duyulur.
İmam Ali'nin ilminin derinliğine şahit olarak onun, "Eğer Fatiha Suresi'nin tefsirinden yük edinmek istersem, yetmiş deve yükü yük edinirim." ve yine "Beni kaybetmeden benden sorun." buyrukları yeter. Şurası açıktır ki, Resulullah'ın (s.a.a) dünyadan göçmesinden sonra toplumsal ve siyasal hayat, Emirü'l-Müminin Ali'nin yüce görüş ve düşüncesine uygun olup o kadar engel ve problemlerle karşılaşmasaydı, İslâm ümmeti kesinlikle saadet ve refahın zirvesinde olurdu.
Ne yazık ki Bedir'de sahabenin tümünün fedakârlığının yarısını gösteren, Uhud'da sahabenin tümünün dağıldığı bir anda yalnız başına müşrikleri dağıtıp geri dönmek zorunda bırakan, Hendek'te bütün ashap
"Amr b. Abdu-ved"den korkup telaşa kapılırken Haydar'a yakışır müthiş bir darbeyle o tehlikeyi defeden, Hayber'de Müslümanlar ümitsizliğe kapılınca Allah'ın bir aslanı gibi ortaya çıkıp Hayber kapısını fetheden ve sayılmayacak kadar daha nice cihatlarla İslâm dinine hayat ve canlılık kazandıran böyle yüce bir kişinin yirmi beş yıl kadar inzivaya çekilmek zorunda kalıp hareket etmemesi doğru mudur?
İmam Ali şöyle buyurmuştur:
"Kureyş, Resulullah'a (s.a.a) güttüğü kini o hazretten sonra daha şiddetli bir şekilde bana kustular ve benden sonra da daha şiddetli bir şekilde evlâtlarıma kusacaklarını biliyorum. Kureyş'in kâfirlerinden bana ne! Geçmişte benden kâfirlere bir şey ulaştıysa Allah ve Resul'ünün (s.a.a) emriyle olmuştur. Müslüman iseler (söyleyin); acaba Allah ve Resulü'nün emrine itaat etmenin mükâfatı bu mudur?"
İlim ehli, Emirü'l-Müminin Ali'nin, receb ayının ilk on gününde, Fil Yılı'ndan otuz sene sonra cuma günü dünyaya geldiğinde ittifak etmiştir.
Hz. Ali ve Şehadet