• Nombre de visites :
  • 2364
  • 27/12/2013
  • Date :

Haricilerin İsyanı

 

Hariciler önceleri sakin bir güruhtu, sadece tartışıyor, eleştiriyor, bununla yetiniyorlardı. Hz. Ali (a.s) de onlara karşı yapıcı davranmaya çalışıyor, ameli müdahalede bulunmuyordu. Daha önce de belirttiğimiz gibi, beyt'ül maldan paylarına düşen aidatı bile kestirmemişti. Ama onlar, Ali'nin (a.s) umdukları gibi küfrünü kabul edip tevbede bulunmayacağından emin olunca ayaklanmaya karar verdiler. Yandaşlarından birinin evinde toplanıp görüştüler. Ev sahibi, heyecanlı ve etkileyici bir konuşma yaparak marufu emr ve münkerden nehy etmeye ve Ali'ye (a.s) karşı ayaklanmaya davet etti ve şöyle dedi:

"... Allah'a hamd-u senadan sonra: Allah'a iman edip de Kur'an'a uyduğu halde dünyayı, "iyiliği emredip kötülükten  menetme" ilkesine tercih etmek ve dünyayı Hakk'ın emrinden daha tatlı bulmak yakışmaz. Tehlikeli ve ziyan verici de olsa bu ilkeden vazgeçilemez. Bu yolda tehlike ve ziyanla karşılaşanları Allah Teala ebediyen cennetle ödüllendirecektir. Kardeşler, bu zulüm şehrinden çıkıp dağlara, ovalara, çevre şehir ve kasabalara dağılın, bu saptırıcı bidatlere karşı kıyam edelim, onları engelleyelim!"[1]

Tahrike zaten müsait olan Hariciler bu heyecanlı konuşmayla kendilerinden geçip ayaklandılar, yolların güvenliğini bozdular, terör ve gasp eylemleri başlattılar.[2] Böylece anarşi yaratarak Ali'nin (a.s) iktidarını zaafa uğratmak ve hükümeti devirmek istediler.

İşi bu safhaya vardıranlara serbesti tanımak mümkün değildi artık; zira fikir değil, silaha sarılmışlardı bu sefer. Ülke çapında güvenliği bozmaya, anarşi yaratmaya başlamışlardı. Bu nedenle Ali (a.s) Nehrevan'da bu güruhu kuşattı. Önce etraflı bir konuşmayla nasihatte bulundu, silahlarını bırakıp tevbe etmelerini tavsiye etti, sonra da seçkin sahabelerden Ebu Eyyub Ensari hazretlerini bir sancakla ileri çıkararak bu sancağın altında toplananların amanda olacağını duyurdu. On iki bin kişilik Harici ordusundan ayrılan sekiz bin kişi bu sancağın altında toplanarak tevbe etti, geri kalanlar İmam Ali (a.s) karşısında hezimete uğradılar, sağ kurtulanların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı.

Haricilerin Belirgin Özellikleri Haricilerin kendilerine has, tuhaf bir psikoloji ve yapıları vardı. İyilikle kötülüğün ve güzellikle çirkinliğin bir karışımı olan bu güruh, giderek Ali'nin (a.s) düşmanlarının safında yer alıp ona karşı savaş açacak noktaya geldiler ve onun çekiciliğinin değil, iticiliğinin muhatabı oldular.

Burada, onları çok tehlikeli ve dehşetengiz bir güruh haline getiren bu "karma" yapılarını inceleyecek ve iyi özelliklerine ilaveten kötü ve çirkin özelliklerine de değineceğiz:

1- Hariciler kavgacı ve fedakar bir yapıya sahipti, inançları uğruna kolayca ölüme koşabilen insanlardı. Haricilerin geçmişine bakıldığında, başka güruhlarda örneğine pek nadir rastlanan bir fedakarlık ve serdengeçtiliğe sahip bulundukları görülür; bu da onlara cesur ve savaşçı bir yapı kazandırmıştı.

İbn-i Abd'i Rabbih, Fecr-ul İslam kitabında Haricileri tavsif ederken şöyle der:

"Haricilerden daha inançlı ve çalışkan bir fırka yoktu, her an ölüme hazırdılar. Savaş sırasında bir Hariciye bir mızrak saplanmıştı, yarası çok ağırdı, ama o kendisini vuran adama doğru yürüyerek "Allah'ım," diyordu, "Senin rızanı kazanmak için sana gelmedeyim."

Muaviye, oğlu Haricilere katılmış bir babayı, oğlunu  geri getirmesi için görevlendirdi. Babası her ne kadar ısrar ettiyse de oğlunu kararından vazgeçiremeyip "Oğul, şimdi gidip senin küçük çocuğunu getireceğim, onu görünce babalık duygun kabarır da, gitmekten vazgeçersin belki!" dedi. Harici "Vallahi," dedi, "Ben ağır bir darbe yemeyi, evladımdan daha fazla istemekteyim şimdi!"[3]

2 -Hariciler ziyadesiyle ibadet eder, sünnetlerle nafileleri kaçırmamaya çalışırlardı. Geceleri bile ibadetle geçerdi. Dünya ve maddiyata düşkün değillerdi. Hz. Ali (a.s), Haricilere öğütte bulunması için İbn-i Abbas'ı göndermişti. İbn-i Abbas döndüğünde "Fazlaca ibadet ettiklerinden alınları nasırlaşmış on iki bin kişi." dedi, "Kızgın kumlarda secde edip Allah'a yakardıkları için ellerinin ayası devenin dizi gibi katmanlaşıp sertleşmiş... Eskimiş elbiseler giyiyorlar, kararlı ve azimli görünüyorlar."[4]

Hariciler İslam'ın dış görünüşüne çok önem verir, şeriat kurallarının zahirine uymaya pek özen gösterirlerdi. Günah olduğuna inandıkları şeylerden ciddiyetle sakınmaya çalışır, günah işleyenlerden uzak durmaya özen gösterirlerdi. Ziyad b. Ebih, bir Hariciyi öldürmüştü; kölesine onun nasıl bir adam olduğunu sordu, kölesi "Ne gece yemek yerdi, ne de gündüz. Gündüzü oruç tutmakla, geceyi ise ibadetle geçirirdi." dedi.[5]

Hariciler her şeylerini inançlarına göre ayarlamaya özen gösterir, inançları doğrultusunda yaşarlardı. Hz. Ali (a.s) onlar hakkında bir konuşmasında şöyle buyurur: "Benden sonra Haricileri öldürmeyin. Zira hakkı arayıp da batıla düşenle, batılı murad edip batılı bulan kimse elbette ki aynı değildir."[6]

İmam (a.s) şunu demektedir: Haricilerle Muaviye taraftarları çok farklıdır. Hariciler hakkı arayan, ama hataya kapılan insanlardır. Muaviye ve taraftarları ise sahtekar ve düzenbazdırlar, öteden beri  batılda olmuş, her zaman batıla niyetlenmişlerdir. Artık bundan sonra onları öldürmeniz Muaviye'nin işine yarar, Muaviye onlardan çok daha tehlikelidir.

Haricilerin  diğer özelliklerine geçmeden önce bu noktayı biraz açmakta yarar var. Haricilerin takva, züht ve ibadetinden söz açılmışken, şu noktaya temas etmek zorundayım: Hz. Ali'nin (a.s) hayatındaki fevkalade şaşırtıcı, cesur ve bilgece girişimlerinden biri, işte bu ruhsuz ve cahil "dindar görünüşlü, tutucu ve mağrur akılsızlar"a karşı mücadele etmesi olmuştur.

Dış görünüşü bunca dindar olup haktan yanaymış gibi tavır takınan, köhne elbiseler giyinip gece gündüz ibadetle uğraşan bu insanlara karşı durabilmiş, savaş kaçınılmaz olunca onların tamamını kılıçtan geçirmiştir!

Eğer o gün biz Ali'nin (a.s) ashabı arasında olsaydık büyük bir ihtimalle duygularımız kabarır ve "Böylesine dindar ve ibadet ehli insanlara kılıç çekilir mi hiç!?" diye feveran ederdik.

Genelde bütün İslam tarihi ve özelde Şia tarihinin en öğretici, en düşündürücü ve en ibret verici sayfalarından biri burasıdır işte: Hariciler fitnesi!

Bizzat Ali (a.s) de bu işin olağanüstü bir durum olup belli fevkaladelikler taşıdığını bilmekte ve şöyle buyurmaktadır:

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)