Haricilerin Belirgin Özellikleri(7.Bölüm)
Dini sığlık ve mezhebi dar görüşlülük Haricilerin en bariz özelliklerinden biriydi ve bugün bu özelliğe bazı müslümanlarda da rastlanmaktadır maalesef. Evet, Haricilerin slogan ve mezhepleri tarihten silinmiştir; ama daha önce de belirttiğimiz gibi bu batıl görüşün ruhunu taşıyanlar bugün de mevcuttur.
Bugün kendisi gibi düşünmekte olan belli bir azınlıktan başka herkesi kafir görüp tekfir eden ve İslam'ın yüce ufkunu böylesi daraltıp sığlaştıran niceleri vardır.
Haricilerin İslam'ın özü ve ruhuyla aşina olmadıklarını, ama cesur olduklarını söylemiştik. Hariciler cahil oldukları için sığ ve kıt görüşlüydüler, sığ oldukları için kolayca herkesi tekfir edebiliyor, fasıklıkla suçlayabiliyorlardı. Giderek İslam'ı ve müslümanlığı sadece kendilerine mahsus bir inanç gibi görme noktasına geldiler. Kendileri gibi düşünmeyen diğer müslümanları kafir olarak gördüler; cesur olduklarından kolayca iktidarın başında bulunan güçlere gidip kendi zanlarınca onları iyiliğe çağırıyor, kötülükten men ediyorlar ve bu yolda öldürülüyorlardı. Zaman geçtikçe bu cesaret ve şecaat yok olup gitti, ama sığlık, kıtlık dar görüşlülük ve dindar görünümlü yobazlık onlardan miras kaldı bu ümmete.
İşte bu merhaleden sonra cesur Haricilerin yerine korkakları beliriverdi. Bu korkak Hariciler; yani cesur olmayan dindar görünümlü sığ ve cahiller, kılıcı bir kenara attılar, başlarına dert açabilecek olan iktidardakileri iyiliğe emredip kötülükten menetme prensibinden de vazgeçtiler ve bunun yerine dil kılıcına sarılıp erdemli ve faziletli insanlara saldırmaya başladılar. Nerede erdemli ve kemal sahibi biri varsa şu veya bu şekilde onu eleştirdiler; derken onların bu töhmet ve eleştiri yağmurundan kurtulan bir tek erdemli insan kalmadı; birini Allah'ı, diğerini ahireti inkar etmekle, bir başkasını da "Peygamberin bedeniyle değil, sadece ruhuyla miraca gittiğini" dediği için suçladılar. Kimini tasavvufla, kimini başka şeylerle suçladılar. İşi öyle bir noktaya getirdiler ki bugün bu ahmak ve akılsızların fikir ve laflarını ölçü alacak olursanız gerçek bilgin ve alimlerden hiçbirinin müslüman olmadığını sanırsınız! İlim şehrinin kapısı olan Ali'yi (a.s) tekfir ettikten sonra gerisini varın siz düşünün! İbn-i Sina, Hâce Nasiruddin Tusi, Sadr'ul Muteellihin-i Şirazi, Feyz-i Kâşâni, Seyyid Cemaleddin Esedâbâdi ve nihayet son dönemlerde de Pakistanlı merhum Muhammed İkbal bu aşırı ve akılsız güruhun zehirli saldırılarından paylarını aldılar!
İbn-i Sina tekfir edildiğini duyunca şöyle der:
Beni tekfir etmek kolay mı sanırsınız?
Bendeki iman hanginizde var?
Benim gibisi bile kafirse eğer sizce
Artık müslüman kalmamış demektir yeryüzünde!
İslam dünyasının düşünür ve alimi Hâce Nasiruddin Tusi "Nizam'ul Ulema" lakaplı birinin kendisini tekfir ettiğini öğrendiği zaman şu mısraları söylüyor:
Nizamsız Nizam kafir demiş bana
Yalan mumunun ışığı olmaz.
Ben de müslüman derim ona, çünkü olmaz
Yalanın yalandan başka cevabı.
Haricilerin Belirgin Özellikleri(6.Bölüm)
Haricilerin Belirgin Özellikleri(5.Bölüm)