Haricilerin Belirgin Özellikleri(2.Bölüm)
İmam (a.s) şunu demektedir: Haricilerle Muaviye taraftarları çok farklıdır. Hariciler hakkı arayan, ama hataya kapılan insanlardır. Muaviye ve taraftarları ise sahtekar ve düzenbazdırlar, öteden beri batılda olmuş, her zaman batıla niyetlenmişlerdir. Artık bundan sonra onları öldürmeniz Muaviye'nin işine yarar, Muaviye onlardan çok daha tehlikelidir.
Haricilerin diğer özelliklerine geçmeden önce bu noktayı biraz açmakta yarar var. Haricilerin takva, züht ve ibadetinden söz açılmışken, şu noktaya temas etmek zorundayım: Hz. Ali'nin (a.s) hayatındaki fevkalade şaşırtıcı, cesur ve bilgece girişimlerinden biri, işte bu ruhsuz ve cahil "dindar görünüşlü, tutucu ve mağrur akılsızlar"a karşı mücadele etmesi olmuştur.
Dış görünüşü bunca dindar olup haktan yanaymış gibi tavır takınan, köhne elbiseler giyinip gece gündüz ibadetle uğraşan bu insanlara karşı durabilmiş, savaş kaçınılmaz olunca onların tamamını kılıçtan geçirmiştir!
Eğer o gün biz Ali'nin (a.s) ashabı arasında olsaydık büyük bir ihtimalle duygularımız kabarır ve "Böylesine dindar ve ibadet ehli insanlara kılıç çekilir mi hiç!?" diye feveran ederdik.
Genelde bütün İslam tarihi ve özelde Şia tarihinin en öğretici, en düşündürücü ve en ibret verici sayfalarından biri burasıdır işte: Hariciler fitnesi!
Bizzat Ali (a.s) de bu işin olağanüstü bir durum olup belli fevkaladelikler taşıdığını bilmekte ve şöyle buyurmaktadır:
"Bu fitnenin gözünü çıkaran kimse benim! Karanlık ve şüphelerle dolu dalgaları iyice kabarıp da kuduzluğu iyice arttıktan sonra, benden başka kimin böyle bir girişimde bulunabilecek cüreti vardı?!"[7]
Hz. Ali (a.s) burada iki önemli özelliğine değiniyor Hariciler hadisesinin:
Birincisi; bu vakıanın fevkalade şüpheli, karanlık ve müphemlerle dolu olmasıdır. Haricilerin dış görünüşü, mümin olan her insanı etkileyecek ve şüpheye kapılmasına neden olacak şekildeydi. Bu nedenledir ki bu vakıa şüpheli ve karanlık bir hadiseydi, anlaşılması güçtü, olaya yaklaşanlar meseleyi tam kavrayamıyor, bu nedenle de sağlıklı bir karar veremiyorlardı.
İmamın kullandığı ikinci ilginç tabirse "kuduzluk" halidir. Arapça "keleb" olarak geçen bu kelime, mesela köpeklerde bilinen kuduzu ifade eder, kuduran bir hayvan etrafına saldırır, önüne çıkanı ısırır, pek tehlikeli kuduz mikrobunu yayar. Kuduz hayvanın salyasından kana geçen mikrop diğerinin de kuduza yakalanmasına yol açar. Kuduz hali bu şekilde süregider de engellenmez veya ortadan kaldırılmazsa toplum için çok ciddi bir tehlike haline gelir.
Diğer insanların sağlığını koruyabilmek için akıllı insanlar kuduran bir köpeği öldürürler.
Hz. Ali (a.s) "Bunlar kudurmuş bir hayvan kesilmişlerdi artık." diyor, "Tedavileri mümkün değildi, öldürülmekten başka kurtuluş yolu bırakmamışlardı; herkesi ısırıp bu mikrobu yayıyor ve kuduzların sayısının hızla artmasına neden oluyorlardı."
[7] - Nehc'ul Belağa, 92. hutbe.
Haricilerin Belirgin Özellikleri(1.Bölüm)
Haricilerin Ortaya Çıkışı(3.Bölüm)