Sevgi Hakikatle Birlikte Olmalıdır-1
İnsanların tamamı aynı görüş, aynı duygu ve aynı zevklere sahip değildir; adil insan da vardır, zalim insan da; kimi insan iyi, kimi kötüdür. Bir toplumda insaflı insanlar olduğu gibi, insafsızlar da vardır; zorba ve fasıklar vardır.
Belli amaç ve prensipleri olan birinin bütün bu tiplerin beğenisini kazanabilmesi elbette ki mümkün değildir, nihayet onun prensip ve ülküleri bir yerde birilerinin çıkarlarına ters düşecektir. Bu durumda onun herkesçe sevilmesi nasıl mümkün olabilir?
Bir toplumda istisnasız her kesiminin ilgi ve beğenisini kazanmanın tek yolu sahtekârlık, yalan ve gösteriştir, herkese kendi nabzına göre şerbet vermektir.
Belli bir inanç ve gayesi olan dürüst biri içinse bu mümkün değildir; böyle birinin dostu da olacaktır, düşmanı da. Onunla aynı fikir ve yolu paylaşanlar onu sevecek, fikrine ve yoluna karşı olanlarsa ondan hoşlanmaz. Salt insan severlik görüşünü savunan bazı Hristiyanlara göre insanoğlunun kemalinin doruğu sevgidir, kemale eren insanda sadece sevgi vardır, bu nedenle de böyle birinin sadece çekici boyutu vardır, itici boyutu yoktur.
Kimi Budistler de böyle bir inanca sahiptir. Hristiyan ve Budist felsefede pek sık göze çarpan hususlardan biri sevgidir. Bu inanışlara göre insan herkesi, her şeyi sevmeli, herkes de onu sevmelidir. Herkes sizi sevince, kötüler bile sizi sevecektir, çünkü sizden sevgi görmüş olacaklardır.
Hâlbuki salt sevgi yeterli değildir, insanın inanç ve prensipleri de olmalıdır. Mahatma Gandhi'nin de "Budur Benim Dinim" adlı kitabında belirttiği gibi;
"Sevgi hakikatle birlikte olmalıdır, hakikatle birlikte olmak demekse prensipli olmak demektir ki, ister istemez düşman kazandırır insana. Çünkü bir nevi iticiliktir prensipli olmak; kimilerini uzaklaştırır, kimilerinin de mücadele etmesine neden olur."
İslam dini de bir sevgi okuludur aslında, nitekim Enbiya suresinin 197. ayetinde Peygamberimizin (s.a.a) bütün âlemler için yalnızca rahmet olarak gönderildiğine vurgu yapılır. Yani en tehlikeli düşmanları için bile bir rahmettir o; onları da sever.
Ancak Kur'an'da emredilen bu sevgi, her insana hoşlanacağı şekilde davranmak ve herkesin zevkini okşayıp herkesin ilgisini kazanmak değildir asla.
İslami sevgi, herkesin her şeye ilgi duyması veya kimsenin zevkine karışılmaması değildir. Aslında bu sevgi değil, ikiyüzlülük ve nifaktır. Sevgi, hakikatle birliktelik arz etmektir, hayra vesile olmak demektir; hayra vesile olacak şeyler yapmaksa pekâlâ herkesin hoşuna gitmeyebilmektedir. Nitekim insan kimi zaman birini sevdiğinden onun hayrına olacak bir şey yapmakta, ama muhatabı, minnettar kalacağı yerde onun yaptığı şeyden hiç hoşlanmadığı için düşman kesilivermektedir! Kaldı ki sevginin de daha makul ve mantıklı olanı, belli bir kişi veya bireyin değil, bütün insanlık âleminin hayrına olan şeyi yapmaktır.
Bu açıdan bakıldığında ise bir grup veya bireye yapılan iyiliğin insanlık camiası için pekâlâ zararlı ve kötü bir sonuç doğurması da mümkündür!