Hz. Hüseyin'in Tarifi ile Kerbela-3
Bütün bunlar İmam Hüseyin'in (a.s) kahramanlık, fedakârlık ve şehadetinin semeresiydi. İmam Hüseyin (a.s) hayattayken halkın kendisine müracaat durumu, şehadetinden sonra on dört asır boyunca müşahede edilen ve her geçen yıl daha bir genişleyip, derinleşen durumla (Ehlibeyt Mektebine olan ilgiyle) mukayese edilirse, Hz. Hüseyin'in (a.s) verdiği kararın ve başlattığı kıyamın ne denli isabetli olduğunu açıklığa kavuşturacaktır.
Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) kıyamı, hem önceki dönemlerde gerçekleştirilen olaylara ışık tutarak İslami hilafetin, Yezid gibilerinin saltanatına dönüştürülmesinden sorumlu olanları tanıttı ve hem de kendinden sonra kıyamete kadar gelecek olan ümmetlere kurtuluş gemisi, hidayet ve nur çırağı oldu.
Nitekim bu kıyamı, önderinin şahsiyetiyle tanıyan ve ona yapılan zulümlere dayanamayıp, onunla manevi bir bağ kuran ve böylece düşmanlarına karşı kalbinde nefret taşıyan bir insan, hakkı tanımak için büyük mesafeler kat etmiş sayılır.
Bunun yanı sıra benimsediği gerçekleri savunmak için cihat ve fedakârlık ruhuyla donanmış olur. İnsanlık tarihinin en canlı ve en heyecanlı cesaret ve yiğitliklerine örnek olan Hüseynî kıyamın önemi, sadece her yıl milyonlarca insanın en güçlü ve hırçın duygu dalgalarını kendi etrafında harekete geçirmesi ve her merasimden daha aktif ve etkili merasimler sergilemesi değil, İmam Hüseyin (a.s) kıyamının en önemli boyutunun tertemiz dinî, insanî ve kitlesel duygular olması ve bundan başka da bir etken ve amilin olmamasıdır.
Bu yüce ve tarihî kıyamı anma münasebetiyle gerçekleştirilen görkemli merasim ve gösterilerin, hiç bir mukaddime ve tebliğ faaliyetlerine ihtiyacı olmadığı gibi, bu kıyamın anısına tertiplenen merasimler, her yıl bir önceki yıldan daha canlı, daha aktif ve daha coşkulu bir şekilde önemle gerçekleştirilmektedir.
İşte bu yüzden de, bu kıyamın özel bir yeri olup, gerçekleşen bütün kıyamlar arasında herhangi bir benzerine rastlanılmamaktadır.
Bilindiği gibi Şia âleminin, Ehlibeyt imamlarının özellikle de Hz. Hüseyin'in (a.s) anısını ihya etmeğe çalışması kuşku götürmez bir gerçektir. Ancak bu anma törenleri, köksüz bir hissî davranışın ifadesi değil, geçmişte Ümeyye oğulları, şimdi ise Amerikancı İslam savunucuları tarafından sunulan saptırılmış İslam anlayışı karşısında, Resulullah'ın (s.a.a) getirdiği Hakiki İslam'ın savunulması yolundaki ilahî haykırış ve kıyamın unutulmaması içindir.
Bu yüzden Hüseynî kıyamı anmak, sürekli olarak ümmetin gafletten çıkmasına vesile olmuş ve onların zalim halifeler ve hükümdarlar tarafından gerçekleştirilen, İslam'ı saptırma amaçlı çaba ve desiselerine karşı sergiledikleri direniş ve mücadelede itici bir güç olmuştur.
İşte bunun içindir ki Ehlibeyt imamları, ashabına Hz. Hüseyin'in (a.s) yasını anmayı emretmiş, kendileri de bizzat amel ve sözlerinde buna özel bir itina göstermişlerdir. Fakat bu arada İslam düşmanları, Müslümanların birlik ve beraberliğine karşı olan yabancı güçler tarafından, bazı sorular ortaya atılmıştır. Amaçları, Şiî Müslümanları bid'at olan bir işe girişmek, İslam ve Sünnet-i Nebeviye'de mevcut olmayan, hatta bundan nehiy edilen bir işi yapmakla suçlamak ve bu vesileyle birtakım saf Müslümanların zihinlerini bulandırmaktır. Nitekim bazı gafil Müslümanlar ve her sözü körü körüne kabul eden cahil insanlar da böyle bir şeyin meşru olup olmadığı hakkında şüpheye düşmüşlerdir.
İslam'ı Ehlibeyt (a.s) kanalıyla öğrenmeyenler, Hz. Hüseyin'e (a.s) yas merasimi düzenlemeyi bir bid'at sayabilir, hatta Beni Ümeyye'ye uyarak Hz. Hüseyin'in şehadet gününü bayram olarak kabul edebilirler, böylece Hz. Resulullah'ı (s.a.a) ve Fatıma-tüz Zehra'yı rencide edip, Ehlibeyte yapılan cinayetlere ortak olabilirler.
Nitekim Hz. İmam Zeynul Abidin'in (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
"Ant olsun Allah'a, eğer Resulullah (s.a.a) biz Ehlibeyt hakkında yaptığı (bunca iyi) tavsiyeler yerine, bizimle savaşılmasını bile emretseydi, bu yaptıkları cinayetlerden fazlasını yapamazlardı..."
Ehlibeytalimleri
Hz. Hüseyin'in Tarifi ile Kerbela-1
Hz. Hüseyin'in Tarifi ile Kerbela-2