Hz. Hüseyin'in Tarifi ile Kerbela-1
"Ben sizi Allah'ın Kitabına ve Resulü'nün sünnetine çağırıyorum. Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir." İmam Hüseyin (a.s)
Kerbela vakası üzerinden her ne kadar 15 asra yakın bir süre geçmişse de, yeni meydana gelmiş bir olay gibi, müminlerin hatta insanlık aleminin kalbinde halen etkiler yaratmaktadır. Bunun sırrını, şehitler serveri Hz. Hüseyin'in (a.s) kıyamının taşıdığı evrensel ve ender özelliklerinde, asırlar boyunca eskimeyen bir ilahî mesaj ve keskin hüccet oluşunda aramak gerekir.
Eğer Peygamber'in (s.a.a) gözünün nuru, Fatıma'nın (s.a) kalbinin meyvesi ve cennet gençlerinin efendisi, hak ve masum imam olan Hz. Hüseyin'in (a.s) şanlı kıyamı olmasaydı, Resulullah'ın (s.a.a) gece gündüz demeden sarf etmiş olduğu çabaları sonucu yeşeren hakikî Tevhid ağacı, İslam adına hüküm süren bir facirin, yani Yezid bin Muaviye'nin eliyle kökten kurutulacaktı.
O dönemin şartları altında, Resulullah'ın (s.a.a) gerçek halifesi ve hak imam olan Hz. Hüseyin'in (a.s), Yezid gibi zalim ve fâcir birisine bi'at etmesi ve onu Resul-i Ekrem'in (s.a.a) itaati farz olan halifesi olarak kabul etmesi, hiç şüphesiz Ehlibeyt ‘in konumunun sarsılmasına, hak ve hakikatin temellerinin yıkılmasına ve İslam'ın tamamen çökmesine sebep olacaktı.
Ama ilahî iradenin mazharı olan Hz. Hüseyin (a.s), kendisini ve evlatlarını bu yolda feda ederek ümmetin gaflet uykusundan uyanmasına ve nifak hizbinin gerçek çehresinin tanınmasına sebep oldu.
Evet, İslam'ın ve Müslümanların ebedî maslahatını gözeten İmam Hüseyin (a.s), biatten kaçınmakla kıyamını başlatmaya karar vererek izzetle öldürülmeyi, zilletle yaşamaya tercih etti.
O, insanlara özgürlük, yiğitlik, gayret, aşk ve sevgi dersi verdi; onlara alçalmak yerine, kılıçların gölgesinde kanlı ölümle şerefi korumayı, hakkı muhafaza etmeği öğretti ve şu anlamda mesajlar verdi:
"Ey Allah'ım! Sen biliyorsun ki, bizim kıyamımız saltanat için yarışmak ve dünya malından bir şeyler elde etmek için değildir. Bizim kıyamımız; senin dininin gerçek nişanelerini ortaya koymak, beldelerinde ıslahat yapmak, mazlum kullarını kurtarmak ve senin farzlarınla, sünnet ahkâmına amel edilmesi için yapılan bir harekettir...
Allah'ım, senin sevgi ve itaatin uğrunda yetmiş bin defa öldürülüp, sonra diriltilmeye hazırım; yeter ki benim ölümümle senin şeriatin korunsun, emirlerin ihya edilsin ve dinin ayakta dursun. Ben, senin kelimenin yücelmesi için yolunda cihat etmeye, şeriatini aziz kılmaya ve dinine yardım etmeye daha evlâyım...
Ant olsun ki, gerçek imam (önder) Allah'ın kitabıyla amel eden, adalete sarılan, hakka boyun eğen ve kendisini sadece Allah'a adayan kimsedir.
Ey insanlar! Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki:
"Her kim Allah'ın haramını helal bilen, ahdini bozan, Resulünün sünnetine muhalif olan, Allah'ın kulları arasında günah ve haksızlık yapan zalim bir yönetici görür, ameli veya sözüyle ona karşı çıkmazsa, Allah-u Teâlâ böyle bir adamı da o zalimi sokacağı yere (cehenneme) sokar."
Ey insanlar bilin ki, bunlar (Beni Ümeyye) Allah'a ibadet edecekleri yerde şeytana kulluk ettiler. Fesadı yayıp, ilahî sınırları aştılar... Allah'ın haramını helal, helalini de haram kıldılar. Ben Müslüman toplumu hidayet etmeye ve onlara önderlik yapmaya, ceddimin dinini değiştiren fasitlerden daha layığım...
İmam Hüseyin’e (a.s) Yas Tutmanın Tarihçesi -1
Hz. İmam Ali bin Hüseyin (a.s.) -1