Ehl-i Beyt Mektebinde İmamet İnancı(3.Bölüm)
Fiili olarak da Resulullah (s.a.a), sürekli Hz. Ali’yi ordusunun başına geçirir ve ashabını onun bayrağı altında toplardı. Hiçbir kimseyi onun başına geçirmezdi. O, Amr bin As ve Usame b. Zeyd’in bayrağı altında savaşa giden kimseler gibi değildi. Resulullah’ın ashabı, Ali’nin her zaman Resulullah’ın ordusunda amir olduğunu ve hiçbir zaman kimsenin emri altına girmediğini çok iyi biliyorlardı.
Bundan başka, eğer Peygamber (s.a.a) vasisini tayin etmemiş olsaydı, bu, ashabı arasında bölünme ve ihtilaflara sebep olurdu. Resulullah’ın böyle önemli bir işi önceden halletmemiş olması hiç düşünülebilir mi?! Halbuki Resulullah (s.a.a) bundan daha önemsiz şeyleri bile vasiyet etmiş, ümmeti o konularda uyarmıştı.
İmamlar On İki Kişidir
Resulullah’tan mütevatir olarak nakledilen rivayetlere göre, Allah’ın Resulullah’tan sonra insanlar üzerindeki hüccetleri on iki kişidir.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor:
“Ehl-i Beyt’imden olan on iki imama Allah benim anlayış, ilim ve hikmetimi vermiştir. Onları benim tıynetimden yaratmıştır. Benden sonra onlara karşı kibirlenenlere ve onlardaki bağımı kesenlere eyvahlar olsun! Allah benim şefaatimi onlara nail etmez.”(12)
Yine şöyle buyurmuştur:
“Benden sonra imamlar on iki kişidir. Ey Ali! İlkleri sen, sonları ise Kaim (Mehdi)’dir. Allah onun eliyle yeryüzünün doğu ve batısını fethedecektir.”(13)
Bu hadislerin benzerleri Ehl-i Sünnet kitaplarında da yer almıştır.
Ayrıca, imamlardan her birisi de, kendinden sonraki imamın imamet, mâsumluk ve hilafet makamını beyan etmiş, ashabına onun isim ve özelliklerini bildirmiştir.
İslam ehli kimseler, farklı mezhep ve fırkalardan oldukları halde, Ehl-i Beyt’in temizlik ve doğruluğunu kabul etmişlerdir. Ehl-i Beyt İmamları ile ilgili herhangi bir ihtilafın söz konusu olmaması, onların fazileti birer ilahî hüccet olduklarını ispatlayan en açık delillerden biridir. Ayrıca, onların sözlerini ve hayatlarını incelemek de, onların Allah tarafından tayin edilen imamlar olduklarında hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır.
Şeyh Saduk Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Babeveyh (r.a) şöyle diyor:
“Ehl-i Beyt İmamlarının imametlerinin en açık delili şudur: Allah-u Teala, Peygamberimizin (s.a.a) doğruluğuna, geçmiş peygamberlerin kıssalarını anlatmasını, Tevrat, İncil ve Zebur’un ilmini getirmesini bir belirti kılmıştır. Halbuki Efendimiz (s.a.a) zahiren yazma bilmiyordu, Yahudiler ve Hıristiyanlarla da karşılaşmış değildi. Bu, onun doğruluğunun en büyük alametlerinden biriydi. İmam Hüseyin (a.s) da öldürülünce, yerine henüz genç yaşta olan oğlu Ali b. Hüseyin’i tayin etti. O zaman Hz. Ali b. Hüseyin henüz yirmi yaşını doldurmamıştı. Hz. Ali b. Hüseyin, babasının şehadetinden sonra halktan uzaklaşarak uzlete çekilerek kendini ibadete verdi ve özel ashabı dışında hiç kimseyle görüşmedi. Zamanın şartlarının oldukça ağır oluşu ve Ümeyye Oğullarının zulmünün oldukça fazla olması yüzünden ondan pek az ilim yayıldı. Hz. Ali b. Hüseyin’den sonra yerine, ilmi yarıp açtığı için “Bâkır” olarak adlandırılan oğlu Muhammed b. Ali geçti. O, din, kitap, sünnet, siyer ve savaş ilimlerinden çok şeyler ortaya koydu. Onun ardından da oğlu İmam Sadık (a.s) daha çok ve açık ilimler sergiledi. Öyle ki ele almadığı ve hakkında konuşmadığı ilim kalmadı. Kur’an ve sünneti tefsir etti. Enbiya’nın kıssalarını ve geçmiş ümmetlerin haberlerini anlattı. Halbuki ne kendisi, ne babası ve ne de dedesi hiçbir alim ve fakihten ders almamışlardı.
Bu, onların ilimlerini Peygamber (s.a.a)’den, daha sonra Hz. Ali’den ve sonra da birbirlerinden aldıklarının en büyük delilidir.
(12)- el-İhtisas, s. 204 ve Bihar’ul-Envar, c. 36, s. 243, 52. hadis.
(13)- Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, c. 1, s. 53.
Ehl-i Beyt Mektebinde İmamet İnancı(1.Bölüm)
Ehl-i Beyt Mektebinde İmamet İnancı(2.Bölüm)