Ehl-i Beyt Mektebinde İmamet İnancı(2.Bölüm)
İmam olmayınca dinin çoğu hükümleri iptal edilir, pratik bir faydası kalmaz. İmamlardan bazısının bazı zamanlardaki gaybeti veya dinin hükümlerini icra edememesi de, diğer insanlar yüzündendir, imamdan kaynaklanan bir şey değildir. Dolayısıyla bu, Allah’ın lütfü için bir eksiklik sayılmaz. Allah imamı, ümmeti bir araya toplasın diye yaratır. Ama imam, ümmetin kabiliyetsizliği ve kötü istidadı sebebiyle bir şey yapamazsa, bu, insanlar için Allah karşısında bir özür ve hüccet olamaz. “Allah onlara zulmetmiyordu; ancak onlar kendilerine zulmediyorlardı.”(7)
Elbette ki imamın gaybetinde de birçok yararlar ve hikmetler vardır. Bu hayır ve hikmetlere inanan ve salih amelleriyle imamın varlığını tasdik edenlere de kat kat sevap verilecektir. Dolayısıyla imamın gaybetini bahane ederek ilahî hudut ve hakları çiğnemek de doğru bir şey değildir.
İmamın Sıfatları
İmam, zamanındaki insanların en faziletlisi ve Allah’a en yakın olanı olmalı, başkalarında dağınık bir şekilde var olan tüm iyi sıfatlara bir arada sahip bulunmalıdır. Örneğin; Allah’ın Kitabı’nı ve Resulullah’ın sünnetini çok iyi bilmeli, Allah’ın dininde en derin bilgiye sahip olmalı, Allah yolunda cihat etmeli, Allah indindekine rağbet etmeli, insanların elinde olan şeylere tamah göstermemelidir....
İmamın Mâsumluğu
İmam, söz ve amelde her türlü sapma, sürçme ve hatadan mâsum olmalı, dünyaya meyilli olmayıp heva ve hevesiyle hükmetmemelidir. Peygamberde olduğu gibi, imamda da mâsumluk sıfatı olmalıdır. Peygamberde var olması gereken nübüvvet dışındaki gerekli tüm şartlar imamda da var olmalıdır. Nitekim İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Eşlerle ilgili hüküm ve nübüvvet dışında Peygamber için gerekli her şart bizim için de gereklidir.”(8)
İmamı Naslar İle Tanımalı
İmam için gerekli olan övülmüş ve güzel sıfatları tanımak, sadece Allah’ın vahyi ile mümkün olabilir. Zira insanların batını bilinemez. Nitekim Allah-u Teala Hz. Ali hakkında şöyle buyurmuştur:
“Sizin veliniz, ancak Allah, O’nun Resulü ve namaz kılıp rüku halindeyken zekat veren müminlerdir.”(9)
Yine Resulullah’a hitap şöyle buyurmuştur:
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.”(10)
Bu ve diğer ayetlerle Resulullah’a, kendinden sonra yerine geçecek olan şahsı tayin etmesi farz kılındı. Resulullah (s.a.a) da bu emrin gereğini şu gibi sözleriyle yerine getiriyordu:
“Ben her kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Ey ashabım! Ali b. Ebî Talip, hayatımda ve vefatımdan sonra sizlere benim vasim ve halifemdir. Ali, en büyük sıddık ve hak ile batılı ayıran faruktur. Ali, insanların girdiği Allah’ın kapısıdır, Allah’a varan yol ve Allah’ın delilidir. Onu tanıyan, beni tanımış, onu inkar eden beni inkar etmiştir. Ona uyan, bana uymuştur. Bu, İbrahim’den bana gelen bir sünnettir.”(11)
(7)- um / 9.
(8)- Bihar’ul-Envar, c. 26, s. 317, 83. hadis.
(9)- Maide / 55.
(10)- Maide / 67.
(11)- Bu hadisin bölümleri, farklı baplarda birçok rivayetlerde mevcuttur. Bkz. Bihar’ul-Envar, c. 37, s. 38.
Ehl-i Beyt Mektebinde İmamet İnancı(1.Bölüm)
Ehl-i Beyt Mektebinde İmam ve Halife