Hz. Musa (Aleyhisselam)
Hz. Musa Kelimullah Ulü'l Azm peygamberlerin üçüncüsüdür. Allah Teala Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde o Hazret'ten övgü ile bahsetmiştir.
Allah Teala şöyle buyuruyor: "Ey Musa! Ben mesajlarımla ve seninle konuşmamla seni insanlar arasından seçtim; sana verdiğimi al ve şükredenlerden ol" (1)
Yine Allah Teala şöyle buyuruyor: "Kitapta Musa'yı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi."(2)
Hz. Musa'nın Veladeti
Mısır hükümdarı olan Firavun, devamlı Yakup evlatlarına (İsrailoğulları'na) işkence edip katlederdi. Firavun kendisini, aşırı tekebbüründen dolayı ilah sanırdı. Bir gün kahinlerden biri; ona, İsrailoğulları'ndan bir çocuğun yakında dünyaya geleceğini ve onun saltanatının yıkılmasına sebep olacağı haberini verir. Bu haberi alan Firavun, böyle bir çocuğun dünyaya gelmesini önlemek için, Beni İsrail kabilesinden doğan erkek çocukların öldürülmesini emreder. Ama, ilahi gücün karşısında bir gün diz çöküp aczini itiraf edeceğini aklından bile geçirmeyen Firavun'un onca çabalarına rağmen, Hz. Musa dünyaya gelir ve Allah'ın annesine verdiği ilhamla bir sepete koyulup Nil nehrine bırakılır.
Hz. Musa'nın Firavun'un Sarayında Büyümesi
Firavun ve karısı saraylarının bahçesinden akan Nil nehrini seyrederken, insanı okşarcasına esen nesimin sağladığı nehrin hafif dalgaları üzerinde yaylana yaylana aka gelen bir sepet görürler. Hemen askerlerine, o sepetin yakalanıp kendilerine getirilmesini emrederler. Onu açtıklarında mışıl mışıl uyuyan son derece güzel, nur topu bir erkek çocuğuyla karşılaşırlar. Neye uğradıklarının ve Firavun'un saltanatını yıkacağı va'dedilen çocuğun bu çocuk olabileceğinin farkında olmadan; Allah Teala'nın, kalplerinde o nur topu çocuğa karşı uyandırdığı muhabbet sonucu onu saraya götürüp kendilerine evlat edinmeye karar verdiler.
Hz. Musa için dadı aranmaya başlanır. Bu çocuk gelen hiçbir dadının göğsünü ağzına almayınca, nihayet öz annesi dadı olarak saraya gelir ve yavrusunu, bağrına basıp süt verir. Aslında Allah Teala, Firavun'u kendi düşmanını kendi evinde beslemeye memur kılar.
Gelin bu muhteşem olayı Kur'an'dan dinleyelim: "Firavun yeryüzünde ululanmış ve halkını fırkalara ayırmıştı. İçlerinden bir topluluğu güçsüz kılıp, oğullarını boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu; çünkü o, bozgunculardandı. Biz ise, yeryüzünde güçsüz kılınanlara iyilikte bulunmak, onları önderler kılmak, onları varis yapmak, memlekete yerleştirmek; Firavun, Haman ve her ikisinin askerlerine, çekinmekte oldukları şeyleri göstermek istiyorduk. Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına gelecekten korktuğun zaman, onu suya bırak; korkma, üzülme; Biz şüphesiz onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye vahyettik. Firavun'un adamları onu almışlardı. Firavun, Haman ve askerleri, suçlu olduklarından, o, onlara düşman ve başlarına da dert olacaktı. Firavun'un karısı: "Benim de, senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur yahut onu oğul ediniriz" dedi. Aslında işin farkında değillerdi. Musa'nın annesi, gönlü bomboş sabahladı, oğlundan başka bir şey düşünemiyordu. Allah'ın vadine iyice inanması için kalbini pekiştirmeseydik, neredeyse saraya alınan çocuğun kendi oğlu olduğunu açığa vuracaktı. Musa'nın ablasına: "Onu izle" dedi. O da, kimse farkına varmadan, Musa'yı uzaktan gözetledi. Önceden, süt annelerin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası: "Size, sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim mi?" dedi. Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler." (3)
(140)- A'raf: 144
(141)- Meryem: 51
(142)- Kasas: 4. ayetten 13. ayete kadar