Tevhid Veya Allah'ın Birliği(3.Bölüm)
Elbette bu, metinde de farz edildiği gibi, ayrıldıkları noktalar, birkaç şey olduğu taktirdedir. Ama eğer bir nokta olur ve birliği sağlayan zata dahil olan parçanın lazımı olursa, bu durumda tekessürü (caiz) görsek bile, o iki parçadan oluşan şey ancak tek bir fert olabilir. Dolayısıyla böyle bir türün ancak bir bireyi olur. Bu farza kitapta işaret edilmemiştir. Zira ayrıldıkları şeyin bir birkaç şey olması kaydı koşulduğundan bu bölüm farz dışı kalmıştır.
Uruz (ilineksellik) konusuna gelince: Ya onların birleştikleri şey, ayrıldıkları şeylere arız olacaktır. Bunun varlığı da inkar edilemez. Örneğin, "bu cevhere (töze) ve şu araza (ilineğe) vardır" denildiğinde varlık hem cevhere hem de araza arız olur. Zira onları var olarak nazara alırsak, varlık onların zatından olur. Ama eğer onların tümüyle birbirlerinden ayrı olan zatlarını (mahiyetlerini) nazara alırsak varlık onlara arız olur. (Yani, onların mahiyetini göz önüne alırsak, varlık onların (cevher ve arazın) mahiyet ve zatlarının bir parçası olamaz. Aksi takdirde onlar Vacib-ül Vücut olur ve yok olmaları imkansız olurdu. Oysa cevherler ve arazlar hem var, hem de yok oluyorlar. Bundan anlaşılıyor ki, varlık onların zatı değildir ve bazen onlara arız olur, bazen de olmaz. Fakat onları var olma şartıyla göz önüne alırsak varlık onların zatına dahil olur.) Veya onların ayrıldıkları şeyler birleştikleri şeye arız olacaktır. Bunun da varlığı inkar edilemez. Örneğin, birkaç insana insan dendiğinde insaniyet onların maruzu olur. Zira onların zatlarını oluşturan insaniyet, ayrıldıkları şahsî özelliklerine oranla maruz sayılır."(5) (Yani, onların ayrıldıkları şahsi özellikleri zatlarını oluşturan insaniyete arız olmuştur.)
2. İlke:
"Bir şeyin mahiyeti (zatını oluşturan şeyler) o şeyin sıfatlarından bir sıfata sebep olabilir. Yine, onun sıfatlarından birisi ayrı bir sıfatı için neden olabilir. Örneğin, şeyin "faslı" onun has sıfatına neden olur. Ama bir şeyin varlığından oluşan sıfatının o şeyin varlığından başka mahiyeti (içeriği) veya ayrı bir sıfatı aracılığıyla gerçekleşmesi mümkün değildir. Zira sebebin sonuçtan varlık bakımından önce olması gerekir. Varlıktan da önce olan ayrı bir şey yoktur."(6)
(Yani, ne mahiyet ve ne de mahiyet türünden olan sıfatlar varlığa neden olamazlar. Çünkü mahiyetin ve sıfatların, varlığa neden olabilmeleri için, önce kendilerinin var olmaları gerekir. Oysa mahiyet ve sıfatlar varlığın kendisine muhtaçtırlar ve varlık sayesinde var olurlar. Varlığın kendisine bağlı olan bir şey ise varlığa neden olamaz.)
Hace Nasiruddin Tusî bu bölümün şerhinde şunları yazıyor:
"İbn-i Sina'nın bu açıklaması da tevhid meselesi için ayrı bir mukaddimedir.
Bir şeyin mahiyetinin sıfatlarından birine sebep olmasına, ikiliğin çiftliğe sebep olmasını; fasıldan ibaret olan bir sıfatın özel sıfat olan ayrı bir sıfata sebep olmasına, natıklığın taaccübe sebep olmasını; özel sıfat olan bir sıfatın yine özel sıfat olan başka bir sıfata neden olmasına, taaccübün gülümsemeye sebep olmasını; araz olan bir sıfatın kendisi gibi başka bir sıfata sebep olmasına da, renk sıfatıyla sıfatlanmasının görülme sıfatına sebep olmasını örnek olarak zikredebiliriz. Ama burada varlık ile diğer sıfatlar arasındaki fark şudur ki, öteki sıfatlar mahiyet aracılığıyla var oluyorlar, ama mahiyetin kendisi varlık sebebiyle var oluyor. Bunun için de diğer sıfatların mahiyetten meydana gelmesi veya bazısının bazısı aracılığıyla var olması mümkündür, ama varlık onların hiç birisinin sebebiyle var olamaz." (7)
(5)- Şerh-i El-İşarat c. 3 s. 30
(6)- Şerh-i El-İşarat c. 3 s. 31
(7)- Şerh-i El- İşaret c. 3 s. 32
Tevhid Veya Allah'ın Birliği(1.Bölüm)
Tevhid Veya Allah'ın Birliği(2.Bölüm)