İbn-i Sina'nın Tevhid Delilinin Takriri(3.Bölüm)
Buna göre, her nesne ki, varlık onun mahiyetinin bir parçasını veya tamamını oluşturmak suretiyle zatının kavramına dahil değildir, varlık onun mahiyetini oluşturmamaktadır. Aksine ancak varlık ona arız olur. "Her arız olan şeyin bir nedeni olması gerekir" ilkesine göre de, o şeye varlığı verecek bir neden olması gerekir. Bu durumda o varlığın nedeni mezkur şeyin zatının kendisi de olamaz. Zira, mahiyetin varlığa neden olmayacağı önce ispatlanmıştır. O halde o şeye varlık veren şey başka bir şey olmalıdır.
İbn-i Sina'nın bu açıklamasından maksadı vacib-ül vücudun zatı kavramına varlığın dahil olduğudur. Elbette yalnızca zihinde olan varlık kavramının vacib-ül vücudun zatına dahil olduğu kastedilmiyor. Aksine maksat bütün varlıkların kaynağı olan objektif varlığın vacib-ül vücudun zatına dahil olduğudur. Vacib-ül vücudun herhangi bir parçası olmadığına göre, objektif varlık Hak Teala'nın zatının tamamını oluşturuyor. İşte filozofların: "Allah'ın mahiyeti varlığının özüdür"e dair olan sözlerinin anlamı budur." (5)
İbn-i Sina daha sonra vacib-ül vücudun cisimsel ilinek olamayacağını şöyle açıklıyor:
"Cisme has olan her şeyin varlığı cisim aracılığıyla gerçeklik kazanır kendiliğinden değil." (6)
Yani, cisimsel ilinekler tümüyle cisme bağlı olduklarından onların muhtaç ve mümkün oldukları anlaşılır. O halde Hak Teala böyle bir şey olamaz. Çünkü O vacib-ül vücuttur ve hiçbir şeye muhtaç değildir.
İbn-i Sina Hak Teala'nın cisim türünden bir şey de olmayacağını şöyle açıklıyor:
"Hissedilen her cisim hem miktar (kem) açısından bölünür ve hem de mana bakımından (mahiyet açısından) heyula (madde) ve surete (şekle) taksim edilir." (7)
Yani, Hak Teala cisim de olamaz. Çünkü cisim hem varlık ve hem de mahiyet açısından taksim edilir. Bundan cismin hem varlık ve hem de mahiyet açısından parçaları olduğu anlaşılır. O halde cisim mümkün olan varlıklar türündendir ve vacib-ül vücut olamaz. Çünkü vacib-ül vücudun ne miktar ve ne de mahiyet açısından parçası olamayacağını aksi taktirde parçalarına muhtaç olup vacib-ül vücut olmayacağını yukarıda ispatladık.
İbn-i Sina daha sonra şöyle devam ediyor:
"Bundan başka her hissedilen cismin, ya kendi türünden veya en azından cisim olması açısından onunla aynı olan ayrı bir türden bir benzerini bulursun." (8)
Hace bu bölümün şerhinde şunları yazıyor:
"Bu, cisimlerin mümkün olduğunu ispatlayan ayrı bir burhandır (delildir): Her bir cismin ya kendi türünden – eğer cisim, unsur cismi olursa- veya cins bakımından onunla ortak olan kendi türünden olmayan – eğer cisim felek cisimlerinden olursa-(9) bir benzeri vardır. Benzeri olan her şey de müsebbeptir, (başkası tarafından var edilir). İbn-i Sina sonuç olarak şunu yazıyor:
"O halde her cisim ve cisme ilintili olan her şey müsebbeptir." (10) Dolayısıyla Hak Teala cisim ya da cisimsel bir şey değildir. Zira Allah müsebbep değildir ve vacib-ül vücuttur.
İbn-i Sina'nın Tevhid Delilinin Takriri(1.Bölüm)
İbn-i Sina'nın Tevhid Delilinin Takriri(2.Bölüm)
(5)- Şerh-i El-İşarat İşarat c. 3 s. 58
(6)- Şerh-i El- İşarat c. 3 s. 59, 60
(7)- Şerh-i El-İşarat c. 3 s. 59, 60
(8)- Şerh-i El- İşarat c. 3 s. 60