• Nombre de visites :
  • 1926
  • 9/7/2013
  • Date :

Kur'an'ın Teslis İnancına Karşı Çıkışı(2)

kuranın teslis inancına karşı çıkışı

Bu durumda; ilahın tekliğinin varsayımı, O'nun dışındaki her şeyin, bu arada oğulun, O'nun mülkü olmasını, O'na muhtaç bulunmasını gerektirir. Dolayısıyla artık varsayılan oğul, onun gibi bir ilah olmaz. O'na benzer, O'na muhtaç olmayan, O'-nun gibi bağımsız bir oğulun varsayımı da,

şanı yüce ilahın tekliği (tevhit) inancını geçersiz kılar.

Şu ayet de bu anlamı vurgulamaya dönüktür:

"Üçtür, demeyin; sakının, sizin için daha iyidir. Allah, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa, O'nundur ve vekil olarak Allah yeter." (Nisâ, 171)

İkinci yöntem kapsamında ise, Meryem oğlu İsa'nın (a.s), ilahlık gerçeği bakımından Allah'a ortak ve O'nun oğlu olmadığı, çünkü onun bir beşer olduğu, beşeri özelliklere sahip olduğu vurgulanıyor.

Şöyle ki: Hz. İsa'ya Meryem hamile kalmıştır. Bir cenin olarak onu rahminde beslemiştir. Sonra herhangi bir kadın gibi çocuğunu doğurmuştur. Ardından onu, herhangi bir kadın gibi kucağında yetiştirmiştir. Derken İsa büyümüş, hayatın aşamalarını geçmiş, ömrün merdivenlerini tırmanmış,

çocukken genç, gençken yetişkin olmuştur. Bu durumların tümünde, doğal hayatını yaşayan herhangi bir insan gibi olmuştur. Herhangi bir insana arız olan şeyler, ona da arız olmuştur; acıkmış, doymuş, sevinmiş, üzülmüş, zevk almış, acı çekmiş, yemiş, içmiş, uyumuş,

uyanmış, yorulmuş ve dinlenmiştir.

İnsanlar arasında kaldığı sürece Hz. İsa'dan bu durumlar gözlemlenmiştir. Hiçbir akıl sahibi, durumu bundan ibaret olan bir kimsenin diğer insanlarla aynı türden bir insan olduğundan kuşku duymaz. Böyle olduğuna göre; o, diğer hemcinsleri gibi yaratılmış, var edilmiştir. Ölüleri diriltmek,

çamurdan bir kuş şekli yapıp ona can vermek, doğuştan kör ve alacalıyı iyileştirmek gibi gerçekleştirdiği mucizeler, aynı şekilde babasız dünyaya gelmesi gibi varoluşuyla ilgili olağanüstülükler ise, bilinen ve alışılan kuralların, doğaya egemen olan yasaların dışındaki şeylerdir. Bunlar, az bulunur, nadir olgulardır.

Ancak imkansız şeyler değildir. Örneğin; semavi kitaplar, Hz. Adem'in babasız olarak topraktan yaratıldığını söylemektedirler. Yine Salih, İbrahim ve Musa gibi peygamberler tarafından da birçok mucizeler gösterilmiştir. Vahiy yoluyla inen kitapların sayfaları arasında bunlardan sıkça söz edilir. Ama bunlar, onların ilah olmalarını, insanlık çerçevesinin dışına çıkmalarını gerektirmez.

Aynı yöntemin şu ayette de esas alındığını görüyoruz: "Elbette, "Allah üçün üçüncüsüdür." diyenler küfre saptılar. Oysa bir tek ilahtan başka ilah yoktur... Meryem oğlu Mesih, bir elçiden başka bir şey değildir. Kendisinden öncede birçok elçi gelip geçti. Annesi de gayet doğru bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi. Bak, biz ayetlerimizi onlara nasıl açıklıyoruz? Sonra da bak, onlar nasıl çevriliyorlar?" (Mâide, 73-75)

Onca eylem içinde yalnızca yemek yemekten söz edilmesi, bu eylemin, maddiliğe delalet etme ve ilahlıkla bağdaşmayan ihtiyacı ortaya koyma bakımından, eylemlerin en güzeli olmasından dolayıdır. Bilindiği gibi, doğası gereği acıkan ve susayan, sonra yemekle doyan ve iç-mekle susuzluğunu gideren kimse, ihtiyaç

içindedir ve bunu ancak başkasının yardımıyla ortadan kaldırabilmektedir demektir. Durumu bundan ibaret olan bir kimsenin ilahlığından söz etmek doğru olmaz. Çünkü ihtiyaçla kuşatılmış, bunu gidermek için başkasına muhtaç olan bir kimse, özü itibariyle eksiktir, başkası tarafından yönetilmektedir; özü itibariyle ihtiyaçsız olan ilah değildir. O, ancak bir mahluktur, yönetimi elinde bulunduran bir gücün rububiyeti altında yönetilmektedir.

Şu ayeti de bu anlama yorumlamak mümkündür: "Andolsun, "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir." diyenler küfre saptılar. De ki: "Eğer Allah, Meryem oğlu İsa'yı ve annesini ve yeryüzünde bulunan her şeyi helak etmek istese, O'ndan kim bir şey kurtarabilir? Göklerin ve yerin ve aralarında ne varsa hepsinin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır ve Allah'ın gücü her şeye yeter." (Mâide, 17)

Aynı şekilde, bundan önce sunulan ayetten sonra da Hıristiyanlara yönelik şöyle bir ifade bulunuyor: "De ki: Allah'ı bırakıp size ne zarar, ne de yarar dokundurmaya güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, işitendir, bilendir." (Mâide, 76)


Kur'an'ın Teslis İnancına Karşı Çıkışı(1)

Kur’an Nasıl Bir Kitaptır -1

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)