Rahmet Peygamberi (s.a.a.) ve Necran Milleti
Bu sözleşmenin tam içeriği şöyledir:
‘Bismillahirrahmanirrahim
Bu, Allahın peygamberi ve nebiyyi olan Muhammedin Necran milleti için yazdığı sözleşmedir. Kendi meyveleri, altın, gümüş ve kulları hakkında hükmü ona devrettiklerine göre, her sene her birinin değeri bir kaç Vakiye olan iki bin hille (iyi çeşidinden) göndermek şartıyla onların hepsini kendilerine bağışladı. Her Recep ayında bin hille ve her Safer ayında ise bin hille olacak ve her hillenin değeri ise bir kaç gümüş Vakiye olmalıdır. Onların vergisinden az yada çok olanı hesaplanacaktır. Zırh, at ve mallardan ne verirlerse hesaplarına konacaktır (yani hiç bir şey hesapsız ve zorla onlardan alınmayacaktır). Benim oraya gönderdiğim delegelerin masrafları yirmi gün ve ondan az ise Necran halkına ait olacak ve aynı halde onları bir aydan fazla (cizye, vergiyi ödemek için) oyalamamalıdırlar. Yemende isyan ve ayaklanma olursa müslümanlara otuz zırh, otuz at ve otuz deve borç vermelidirler. O zırhlar, atlar, develer ve diğer mallardan ne kadar hasar görürse benim delegelerim hasarı ödemeyi üstleneceklerdir. Necran ve onun etrafındaki halk için kendi malları ve canları, aşiretleri ve ibadet yerleri ve onların olan her şey hakkında Allahın ahdı ve Muhammed Resulüllah (s.a.a.)ın sözleşmesi onları korumak için tanık olacaktır. Hiç bir piskopos, rahip ve keşiş kendi işi ve makamından atılmayacak ve Cahiliyet devrinde dökülen kanlar için hiç bir kan parası ve fidye vermeye mecbur olmayacaklardır. Onları kendi topraklarından sürgün etmeyeceklerdir. Onlardan onda bir vergi alınmayacaktır. Vatanları ezilmeyecek ve ordu girmeyecektir. Onlardan her kes bir hak isterse son derecede adalet ile ve zulüm yapılmadan konu incelenecektir. Bundan sonra ve gelecekte her kes tefecilik yaparsa benim ahdım ve sözüm ondan kalkmış demektir ve hiç kimseyi diğerünün günahı yüzünden cezalandırmayacaklar. Bu sözleşmede ne varsa, onlar hayırlı düşünceli olup hayır işler yapana kadar, kendi işlerini zulüm ile lekelendirmeyene kadar ve Allah kendi hükmünü bu konuda buyurmayana kadar Allahın fermanı ve Muhammed Resulüllahın (s.a.a.) zimmeti hükmedecektir. Beni Nasır aşiretinden Ebu Sufyan ibni Harb, Geylan ibni Emr ve Malik ibni ûf ve Akra ibni Habis-i Hanzeli ile Muğiret ibni Şube tanıklık ettiler ve bu mektubu Ebu Bekirin oğlu Abdullah onlar için yazdı.’
Mecmuat ul-Vesaik us-Siyasiyye, Dr Muhammed Hamidullah, s. 135
Böylelikle, bu konulara şart koşulması bu şartların zorla kabul ettirilmesi gibi bir kötü tabir ve yorumla sonuçlanmayacktır çünkü hazreti Mesihin (a.s.) öğretilerinde de bu şartlar insanın doğru işler yapıp sadık olması içindir. İslamın Peygamberi (s.a.a.) bu sözleşme ve ahdın devamlılığının şartını tefecilik yapmama olarak kaydetmiş ve bu Peygamberin (s.a.a.) zorlaması değildir; Hristiyanları onların dininde mevcut olan bir ilkeyi uygulamaya doğru sevketmektir.
Sözleşmenin sonunda gelen ve onun taahhütlerinin devamlılığını sağlayan sebep olarak kaydedilen hayırseverlik insani toplumda hakları son derecede tanımaya başka bir nedendir; şöyle ki, tefecilik yapmama ve hayırlı düşünüp iyi işler yapma inasan toplumlarında hakların tanınması ve kanunların uygulanmasının garantisidir.
Rahmet Peygamberi (s.a.a.)
Rahmet Peygamberi (s.a.a.) ve Insan Haklari