İmam Bakır (as) ve Siyasi Konular-2
İmam Bakır (as.) çeşitli yollarla halkı hakimlere karsı itiraz etmeğe ve onlara nasihat etmeğe teşvik ediyordu. O hazret, kendinden nakledilen bir hadisde söyle buyurmuş:
"Zalim bir sultanın yanma gelip onu Allah'tan sakınmaya davet eden, nasihat eden ve kıyametle uyaran, ikaz eden biri bütün cin ve insanların sevabı miktarınca mükâfatlandırıla-caktı. 95
Takiyye şianının, Emevi ve Abbasüerin siyah istibdadi döneminde kendilerini korumak için yararlandıkları en önemli siperlerinden biridir. İmam Bakır (a.s.) bu hususda babasından şöyle naklediyordu:
"Takiyye. benim ve babalarımın dinindendir, takiyye etmeyen birinin dini yoktur."96
Ehl-i beytin imamet iddiası ettiklerine dair bir çok tarihî delil ve şahitler mevcut olup bu iddiaya açıkça delalet ediyor. Halkın çoğu bu meseleden haberdar olup şia imamlarının imameti kendilerine mahsus bir hak olduğunu biliyorlardı. İmam Bakır (a.s.) ve diğer imamlar, teorik açıdan kendi zamanlarının hakim düzenlerinin uyguladıkları metod ve programların batıl olduğunu tekid edip. İslam toplumunda gerçek imametin uygulanma zaruretini gündeme getiriyordu:
"İşte böyledir ey Muhammet (b. Müslim}! Bu ümmetten hazır, ada ve Allah tarafından tayin edilen bir imama iktida etmeyen herkes sapmış olur ve eğer bu halde Ölürse küfür ve nifak hâlinde ölmüş olur.
Ey Muhammet! Zalim sultanlar ve onların izleyicileri Allah'ın dininden ayrılıp saptılar ve başkalarını da saptırıyorlar, yaptıktan isler de fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küle benzer, yaptıkları işlerden bir şey ellerinde kalmaz: bu da haktan uzaklaştıran sapıklıktan başka bir şey değil."97
Bu sözler haliyle halifenin valilerinin halka yaptığı zulüm hakkında halkı aydınlatmak için, ortan Ehli beyte doğru yön-
lendiriliyordu. İmam daima istemın beş temel hükmü olan velayet, namaz, oruç. hac ve zekatın beraber olması gerektiğini tekid ediyordu. Ve bu yüzden de velayet hususuna değinmek amacıyla, hadisin devamında şöyle buyuruyor:
"Allah, halkı velayet kadar önemli olan bir şeye davet ettiği halde onlar, dört hükme (namaz, oruç, hac ve zekaz) amel ettiler ama velayeti terk ettiler."98
Bir gün İmam Bakır (a.s.) Hişam b. Abdül Melik'in yanına gider ama ona halife ve emir-ül müminin diye selam etmez. Hişam bunu görünce öfkelenip etrafındaki halkın imamı kınamalarını ister ve daha sonra da imama şöyle der:
"Her zaman siz Ehli beytten biri müslümanların asasını kırarak halkı kendi imametine davet etmiştir."
Ondan sonra da imamı yererek halkın da onu kınamasını ister. İmam bu sırada halka dönerek şöyle buyurur:
"Ey millet! Nereye gidiyorsunuz, nereye sürükleniyorsunuz? Evveliniz biz Ehl-i beyt vasıtasıyla hidayete erdi ve sonunuz da yine bizim vasıtamızla son buldu. Eğer bizden erken hilafeti ele geçirdiniz ise İslam ümmetinin idaresi ve velayeti nitekim bize dönüp gelecek. Çünkü biz akibeti olan bir soyuz. Allah da buyuruyor ki. "Akıbet takvalarladır'
Hişam. imamın tutuklanmasını emretti. İmam tutuklanıp zindana gönderildiğinde, zindandakileri etkileyince Hişam. İmamın Medine'ye döndürülmesin! istedi".
İmam Bakır (a.s.)'ın döneminde, Beni Ümeyye sultanları. Ehli-i beyt'in özgürlüklerini daha da kısıtlıyorlardı. Bu baskının nedeni de, Eh-i beyt'in imamet ve dinî-siyasî önderliğinin kendi haklan olduğunu ama Beni Ümeyye'nin onu gasbettiği-ni iddia etmeleriydi.
Doğru olup olmadığı pek de belli olmayan- tarihî senetlere göre Beni Ümeyye halifelerinden sadece Ömer b. Abdül
Aziz Ehl-i beyte karşı biraz da olsa yumuşak davranmıştır. Buna göre ehl-i sünnet onun hakkında İmam Bakır (a.s.)'dan şöyle nakletmiştir:
"Beni Ümeyye'nin en necip halifesi Ömer b. Abdül Aziz'dir."'100
Aynı şekilde şia kaynaklannda Ömer b. Abdül Aziz'in, Ehl-i beytin beyt-ül maldan olan hakkını onlara verdiği101' ve de "Fedek"i Beni Haşim'e geri verdiği nakledilmiştir102.
Beni Ümeyye döneminde Ehl-i beyt üzerinde en çok baskı yaratan Hişam b. Abdül Melik idi. Onun kötü ve acı sözleri Zeyd b. Ali'yi (131 hicri kameri yılında) Kûfe'de ona karşı kıyam etmeye zorladı. Hişam ile Zeyd arasında olan bir görüşmede Hişam; hatta Ebu Cafer Muhammed b. Ali (a.s.)'ye ihanet ederek emevilere özgü alay ve eziyet etmekle, imamın lakabı "Bakır olduğu halde ona "Bakara" dedi. Onun edep dışı
"Rasulullah (s.a.a.) ona 'Bakır" lakabını verdiği halde sen ona "Bakara" diyorsun, o halde senin Rasulullah (s.a.a.) ile derin bir ihtilafın var. Onunla dünyada muhalefet ettiğin gibi ahirette de muhalefet edeceksin, o cennete gidecek, sen de cehenneme."'103
95) «Mtrtisa» (Mufid), t: 261.
96) Dtaim-ul İslam, e: t. » 95.
97) Kafi. c 1. s: 183-184.
98) Kafi. c. 1. s: 183.
99) Eimmetuna. c: 2. s: 358-59. Kafi. C. t. s: 478 den naken/el-menakib c: 2. s: 280.
100) Tezkiret-ul Hüffaz (Zahabı). c: l. s: 119
102) Hisal. c: l. •: 51/Emali-yi Tu». *: 80/Tarih-ul Hütefa (Suyuti). s:232.
103) bn-u Ebil HadkJ. c: 7, s: 132/ÜmdttnJl Metalib (İbn-i Anbet).t: 194.
İmam Bakır (as) ve Siyasi Konular-1
İmam Bakır (as)ın Kültürel Mirası-1