• Nombre de visites :
  • 4579
  • 13/4/2013
  • Date :

Velayet-i Fakih Şehid Mutahhari’nin Bakış Açısından(14.Bölüm)

velayet-i fakih şehid mutahhari’nin bakış açısından

Liderlik ve yönticilik yöntemi akılcılık kavramına bağlı gereksinimlerle koşullara uyması gereken bir iştir. Bir sıra işlerde belki fakih kendisi yöneticiliği eline alabilir ancak çoğu konularda ise işleri başkalarına devredip kendisi onlara liderlik ve nezaret edebilir.

Din alimleri ve devlet işleri:

Yöneticiliğin çeşidi ve yönteminin tek ve sabit bir biçimi olmadığı ve koşullar, gereksinimler ve imkanlarla birlikte değişken olduğunu gözönünde bulundurduğumuz zaman kaçınılmaz olarak liderlik ve yönetimin şartı bütün toplumsal ve idari işlerine direk olarak karışmak anlamına gelmemektedir. Diğer tarafından ise işlerin idaresini layık kişilere devretmenin liderlik ve yöneticilik ile bir karşıtlığı yoktur; nitekim başka işlerde de bir özel grubun iş bağlılığına göre direk karışması ne gereklidir ve ne de yasaktır. Bu yüzden lider bir sıra bölümler ve örgütlerin idaresini bir sıra nedenler yüzünden kendi grubundan hariç ve din alimi olmayanlara devredebilir. Örneğin, din alimlerinin üstlenmesi gereken İmamlık, yargılama benzerleri işlerden başka konuları başkalarına devredip kendisi sadece gözetim yapabilir nitekim fakih liderliği son 25 senede böyle olmuştur.

Ülkenin çoğu idari ve siyasal işleri (valilik, kaymakamlık, belediye başkanlığı ve benzerleri) din alimi olmayan devletin siyasal temsilcileri üstesinde olabilir. Cumhurbaşkanlığı konusunda ilk önce din alimlerinin aday olması sözkonu değildi ancak sonraki devirlerde din alimleri de başkalarının yanında seçim kampanyalarına karışıp oyların çoğunluğunu kazanarak cumhurbaşkanı olabildiler.

Elbette din alimleri ile başkalarının yönetim vasıflarına sahip olma konusunda eşit oldukları varsayılsa da din alimlerinin bu işlere karışmamaları daha iyidir.

Şimdi konu açıklanıp belirlendikten sonra Şehid Mutahhari’nin bakış açısı ve sözlerinin anlamı daha belli oluyor ki, bazı konularda İmam Humeyni gibi o da din alimlerinin devletin idari ve uygulama bölümlerine girmemelrini tavsiye etmişse de bu öneri koşullara göre olmuş ve belldir ki koşulların ve önceliklerin değişimi ile bu söz de değişebilir.

Şehid Mutahhari Şii din alimlerinin Sünni din alimleri karşısında özelliklerini sayarken Hâmid Olegar’ın sözüne işaret ediyor ki: Şii din alimlerinin temelleri krallığın inkarı üzerindedir ve şöyle ilave ediyor:

Şii din alimleri manevi açıdan Allah’a ve toplumsal açıdan ise millete bağlıdır ve hiç bir zaman devletten olmamıştır. Bu gerçek gelecekte de böyle kalmalıdır.

Sonra şöyle ilave ediyor:

İmam Humeyni açıkça şunu söylemiştir ki, ben hatta İslam Cumhuriyeti’nde bile din alimlerinin devlet işlerini kabul etmelerini istemiyorum. Elbette bazı işler din alimlerinin uzmanlık alanındadır: örneğin, hocalık, öğretmenlik ve yargıçlık ve bz. Ancak din alimleri devlet işlerini kabuş etmemelidirler.


  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)