• Nombre de visites :
  • 788
  • 6/4/2013
  • Date :

Mutlak Velayet-i Fakih(4.Bölüm)

mutlak velayet-i fakih

Ayetullah Necabet Bakış Açısından Mutlak Velayet-i Fakih

Bunun kanıtı ise Gadir hadisidir. O zaman, tekvîni Velayet halk bir tarafta kalsın hatta sahabelerin de çoğnun tarafından anlaşılmıyordu ve Peygamberin (s.a.a.) Gadir’de buyuruğu ise teşrii hükümetin verilmesi ve Hz. Ali’nin (a.s.) halkın işlerinde peygamberde olduğu gibi kendilerinden daha üstün olduğunu göstermektedir. Bu teşrii ve geleneksel hükümetin masum imamlara verilmesi de onların masum olduğu için değil başkalarına göre üstünlükleri içindir (1). Yoksa hükümetin ölçüsü masumluk olsaydı, İmamlar (a.s.) kendileri işleri özel yada genel temsilcilerine devretmezlerdi. Halbuki bu konuyu Peygamber (s.a.a.) tarafından yada Hz. Ali (a.s.) tarafından hükümet yada yargılama için bir çok kişinin tayin edilmesinde görebiliriz (2).

1-    Ömer ibni Hanzale hadisi. Bu hadiste Ehl-i Beytin hadislerini rivayet eden ve helal ile haram konularında bilgili olan bir kişi halka hâkim olarak seçilmiştir. Bu hadiste Velayetin mutlaklığı ise ‘ondan kabul edilmez’ sözünden çıkarılabilir (3).

Ayetullah Necabet hadisin içeriğinin sadece yargılama ve ihtilafları çözme işlerine bağlanması ihtimalini çok zayıf sanmış ve sözkonusu hadisin özel kayıtlı bir içeriği olduğunu düşünmemiştir (4). Başka bir kanıt ise hadis rivayet edenler ve din alimlerine halife sözcüğünün denmesidir. Çünkü halifenin makamı halk arasında görünürde hükümet etmektir. O zaman, hilafet halk arasında hükümet edip onlardan üstün olma anlamında idi (5).

2-    Yeni olaylar hakkında yazılı emir: Hz. İmam Mehdi (a.f.)’in yazısı mutlak Velayeti fakihin dördüncü kanıtıdır: ‘واما الحوادث الواقعه فارجعوا فيها الي رواه احاديثنا فانهم حجتي عليکم’ ‘yeni çıkan olaylara gelince, o konularda bizim hadislerimizi rivayet edenlere başvurun; çünkü onlar bizim size olan kanıtlarımızdırlar.’ Yeni çıkan olaylar ve konular olağan ve ibadi işlerde değil daha çok siyaset, iktisad ve müslümanların toplumsal ve gündelik işlerinde ortaya çıkar. Başka bir deyiş ile olaylar kesinlikle konular ile ilgilidir çünkü dîni hükümler yeni olaylar olamaz ve onları Resulullah (s.a.a.) beyan etmiştir. Ancak bu hükümlerin yeni konular çıktığı zaman onlarla karşılaştırılması bütün koşulları ihtiva eden fakihin üstesindedir (6).

3-    Hz. İmam Muhammed Bâkır’ın Ulul-Emr hakkında yorumu ve onun akıl ve bilim sahipleri olduğunu söylemesi (Alimler peygamberlerin vârisidirler hadisine dayanarak) (7).

Çeviri:Ürün Özedönüş


1-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 14-16

2-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 17

3-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması ,s. 18

4-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması ,s. 20

5-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması , s. 20

6-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması ,s. 21

7-Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması ,s. 22

Mutlak Velayet-i Fakih(2.Bölüm)

Mutlak Velayet-i Fakih(3.Bölüm)

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)