Mutlak Velayet-i Fakih(3.Bölüm)
Ayetullah Necabet Bakış Açısından Mutlak Velayet-i Fakih
Onun sözlerini şöyle özetleyebiliriz: Resulullah (s.a.a.) ve İmamlarda (a.s.) onlara ataat etmeyi lazım eden Velayetin iki boyutu mevcuttur (1):
3-Tekvini Velayet: Velayetin bu çeşidi bu hazretlerin Allah’ın fiilleri, isimleri ve vasıflarını vahiy, bilim ve esinti vasıtasıyla bilmeleri ve onların Allah’ın izniyle evrene tekvini ve oluşumsal bakımdan musallat olmalarından kaynaklanmaktadır.
4-Teşrii Velayet: bu Velayet ise Allah tarafından tayin edilme vasıtasıyle onlara devredilmiştir. (2)
Teşrii Velayetin iki bıyutu vardır:
1- Vahiy hükümeti (vahiye dayalı), hükümlerin tebliği, emir ve nehy etme ve Bazen ise Allah’ın emriyle ve vahiye dayanarak yargılama.
2- Hükümlerin uygulanması ve ihtilafların çözülmesi için gereken geleneksel hükümet. (3)
Sözkonusu ayetin mutlak ve şartsız olması hükümetin her iki çeşidi yani vahiy ve geleneksel hükümeti de içermektedir. ‘İtaat edin’ emrinin tekrar olunması Peygamber’in (s.a.a.) vahiye dayalı ve tebliğ boyutundan başka bir meseleyi göstermektedir ve üçüncü defa Ulul-Emr hakkında onun tekrar edilmemesi şunu gösteriyor ki, vahiyden başka Resulullah (s.a.a.), İmamlar (a.s.) ve onların özel yada genel temsilcileri için (Ulul-Emr) bir teşrii, geleneksel ve normal hükümet de (Peygamberin (s.a.a.) sünnetine dayalı) gözönünde bulundurulmuştur. (4)
Tekvîni Velayet kendini arıtma (tehzîb), bilim ve eylem ve Allah yolunda adım atma ve tarikat yolunu katetmekle elde edilebilir ve anlaşmalı yada başkasının tarafından icat edilmeli değildir. Ancak bu geleneksel hükümet tayin ile birliktedir (peygamberlik yada imamete seçilmek hariç).
Çeviri:Ürün Özedönüş
1- Bu konu yaratıklarda iki ilâhi boyut ve mekanismanın varlığından kaynaklanmaktadır: 1- Yaratma gücü. Bu güç dikkat ve sertliğine rağmen fâni ve geçicidir. 2- Emretme gücü. Gerçek etkisi olan ve insanda her türlü bilim, güç ve olgunluğun kaynağıdır. Bu dünya yaratılışın tecellisidir ve dünyanın Allah’ın egemenliği ilk olarak ve doğasında mevcuttur. Her zaman bütün yaratıklarda akıyor ve yeni hayat ile olgunluğa doğru götürmektedir (Mutlak Velayet-i fakih, s.32 ve 33). Nitekim Talak sûresinin 112. ayetinde şöyle okuyoruz: ‘الله الذي خلق سبع سموات ومن الارض مثلهن يتنزل الامر بينهن لتعلموا ان الله علي کل شيء قدير وان الله قداحاط بکل شيء علما’ ‘Allah ki yedi gök ve yerden de onların mislini yaratmış, onun emri bunların arasında inip duruyor. Şunu bilmeniz için, gerçekten Allah her şeye kâdirdir ve muhakkak Allah her şeyi ilmi ile kuşatmıştır.’ Aynı halde bakınız: Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 5-15
2- Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 13
3- Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 12
4- Ayetullah Necabetten ‘Dua-yi Recebiyyenin açıklaması, s. 12 ve 13
Mutlak Velayet-i Fakih(1.Bölüm)
Mutlak Velayet-i Fakih(2.Bölüm)